7 Haziran 1389
Aytuğ üst başını çıkararak kurulu döşeğe doğru ilerleyip kıble yönünde oturmuş önünde rahle Kuran'ı kerim okuyan hatununa gözlerini düşürerek baktı. Yarın yola çıkacaklardı. Murat han otuz bin civarı askeri eli silah tutan tüm erleri toplamıştı. Lazar ve Tvrtkonun aldığı canların hesabının misli ila karşılığının verileceği şehitlerinin kanlarını yerde bırakmayacakları gün nihayet gelmişti. Şehsade Beyazit aldığı duyumlarca cümle balkanın bir araya geldiğini büyük bir haçlı ordusu topladıklarını işitmişti. "Cümlesi bir araya gelseler tırnağımız etmez!" diye söylendi genç adam. Ardından yerinden kalkıp hatunun okuduğu fetih suresine bakarak yanına çöktü. "İnna fetahna leke fethan mubina... Ee... Lazar... Bizim gücümüz buradandır acep sen ne edecen!"
"Sadekallahülazıym." Laia yanında söylenen adama baktı. "Aytuğ emme konuştun. Ne ederim görmen mi?"
"Görürüm hatunum. Allah kabul etsin."
"Allah zaferimizi mübarek etsin beyim" Laia kur-anı kapatıp yerine koyması ardından kocasının karşısında bağdaş kurup ellerini tuttu.
"Pek durgun görürüm seni Leylam. Gidecem deyyu pek hüzünlenirsin he mi... Etme gözümü arkada koma gök gözlüm."
"Gözün arkada kalmayacak Aytuğum. Ne deyyu Rabbimin yoluna gidecen dep hüzünleneyim... Elinden geleni ardına komassan o vakıt mutlu olurum ben. "
"Benim cennet kapım güzel hatunum. Rabbim eyi ki seni karşıma çıkarmış. Ben senden razıyım"
"Bende senden razıyım beyim." Laia adamın yanağını okşayıp alnından öpmesi üzerine gözlerini kapatarak elini tutup öptü.
"O vakıt neyedir durgunluğun?"
"Tuna pek içlenir geride kalır deyyu Aytuğ. Neden öyle ettin sen? O da ister cihada koşmak..."
"Görmez misin Leylam daha çokça eyi değildir Tuna. Hem Recep atam da vaktiyle onun yarasından aldığını dışı düzelse de içi öyle kolay düzelmeyeceğini der. Yolumuz çetindir. Bilirsin. Atam daha yolda giderken yorulacu der. Bu kefere heç durmaz. Cihad bitmez Leylam. Daha Constantiniye vardır. Onunda sırası gelecek."
"Pek üzüldü. Ölsem hak yolda öleyim ben yarım adammıyım dep yıkmış ortalığı Maral çok ağladı."
"Ben anı cihaddan sakınmam imdilik böylesi münasiptir." Aytuğ iç geçirdi. "Gelesin hele şu güzel kokunu içime çekeyim Aytuğ hatunun burulan gözlerine gülümseyerek bakıp onu sıkıca sarması ardından öpüp kokladı. "Leylam..."
"Söyle..."
"Isıt şu suyu he?"
"Elin işte gözün oynaştadır Mecnun! Kalk sen ısıt."
"Eyi... Ver yazmanı da takayım?" Aytuğ kadına gülümseyerek ayağa kalktı. Kadın başındakini çıkarıp uzattığında ise kendi başı üzerine atarak kazanı ocağın üzerine yerleştirdi.
---
Ertesi Gün.
Laia erlerine evlatlarına bakan ağlaşan hatunlar arasında durmuş anne ve babasının ortasında Aytuğa bakmaktaydı. Genç kız annesinin elini sıkıca tutarak erinin yaptığı meydan konuşmasını sırtı dik bir şekilde dinledi.
"Tekbir!"
"Allahuekber!" Robert bakışlarını Azamattan yöne kaydırdı. Ardından kılıcını indirerek adama hafif bir baş onayı verdi.
Laia ise Aytuğ kendisine buğulu bakışlarını yönelttiğinde gözlerini kısarak baktı adama. Babası ve Azamat beyin alınmasalar da kafile ardında takılacaklarını biliyordu genç kız. Annesi ileri gitmiş babasının önüne geçemeyeceğini bildiğinden peşine takılacağına ant içmişti. Anca beraber kanca beraberdi. Laia da gidecekti. Erini allah yolunda gözünün ardında kalmasına hiç ama hiç niyeti yoktu. Aytuğun bunca vakittir bu yüzden evlenmediğini bilirdi. Laia da onun güzel niyetine ziyanlık vermek istemezdi. Hem cihadtı bu ya. Onun neyi eksikti.