2 Hafta Sonra
İspanya. Granada Al-Hamra
Jenna at arabasından indiklerinde hala sallanmaktaydı. İki haftadır gemideydiler. Uzun uzadıya beş parasız ne yapacaklarını düşünüp durmuşlardı. En sonunda Robert'in annesine ait olan yüzüğü satmaya karar vermişlerdi ki kadın pelerini tozlandığından silkelerken yere düşen altını fark ettiğinde ikisi de derin bir nefes almıştı. Caledonia üşümesin diye ona verdiğini sandığı kalın keçe pelerinin çift katlı dikildiğini ve iç kısmında yüze yakın altının dikili olduğunu gördüğünde içi rahatlamıştı. Robert bu altınların onları çok uzun bir müddet rahat yaşatacağını söylemişti. Jenna elbet anlamlandıramamıştı. Hayatı boyunca hiçbir vakit darlıkta olmamıştı kadın. Yüz altını bir baloda harcayabildiğini var sayarsa şayet şu an durumları berbattı. Neyse ki Robert idare konusunda çok iyiydi ve kıt kanaat geçinmeyi bilen bir adamdı. Bu yüzdende tüm giderlere onun bakması gerekiyordu. İspanya'da limandan indiklerinde Robert derhal birkaç altın bozduracak bir yer bulmuş dün geceyi bir handa rahatça geçirmişler, banyo yapabilmişlerdi. Robert onlara pamuklu kumaştan giysiler de almıştı. Jenna haline şükürcü olacaktı. Hala nefes alabiliyor oluşları bile mucizeydi. Zaten Laia'dan başka bir şey düşünmüyordu kadın. Bugün ise Robert'in annesinin doğduğu Granada'ya gelmişlerdi. Kocası buranın Endülüs bölgesi olduğunu ve daha çok arap izleri taşıdığından bahsetmişti. Gerçekten de oldukça farklıydı ve pek yeşil sayılmazdı. Jenna üstü bezlerle örtülü pazarın başında dikilirken Robert bir kaç adam ile sohbet etmekteydi. Kocasının buralarda uzun sene yaşadığından pek sorun yaşayacak gibi değillerdi ve buda bir diğer şükür sebebiydi. Jenna kendisine gülümseyerek gelen adama aynı şekilde karşılık verdi.
"Sanırım kalacak bir yer buldum senyora! " Robert etrafına bakındı. Otuz beş yıl elbet buraları da çok değiştirmişti ancak adam yabancı hissetmemişti kendini.
"Sevindim. Nerede? "
"Pazara oldukça yakın. Birazdan Miguel bizi oraya götürecek" Robert adamı işaret etti.
"Samimi olma Robert... Kimseyi tanımıyoruz"
"Tanıyacağız." Adam etrafa bakındı. "Önce yeni evimizi görelim ardından gelip birşeyler alırız Jenna... " Robert açıkçası kadının ne tepki vereceğini bilemiyordu. Kalacakları yer muhtemelen yatak odası kadar bir köy eviydi.
Jenna, Miguel denen adamın onları epeyce yürütmesi ardından bir köyün içine soktuğunda tırnaklarını kocasının koluna geçirdi.
"Robert? "
"Jenna? " Robert dudaklarını dişleyerek önündeki yamuk yumuk eve baktı.
"Sen o kapıdan geçemezsin Robert! " Jenna şimdi ağabeyi gibi atak geçirecekti. Jenna yutkunarak yaklaştıkları taş evin kapısına eğilerek baktı. "K-kapı yok Robert... P-pencere yok... "
"Daha iyisi için biraz zaman lazım Jenna" Robert ormanda yaptığı kulübenim daha düzgün göründüğünün bilincindeydi.
"Bu şey yamuk R-robert... " Jenna gözlerini kırpıştırarak ev etrafında dolanmaya başladı. Arka tarafta ufacık bir pencere vardı. Elbet onunda camı ya da çerçevesi yoktu. Turunu çabucak bitirdiğinde bu kez epeyce eğilerek evin içine baktı kadın. Ardından hızla çekilip adama altın veren Robert'in yanına koşturdu.