24 - Helal edesin...

1K 120 30
                                    

Ertesi gün

Laia yine Servi Hatun'a suyunu bırakmış dönüş yolunda Maral ile karşılaşmıştı. Onu uzun zamandır görmemişti Laia lakin Aycan'dan pek utandığını işitmişti. Maral Tunahan Bey'e vurgundu. Aycan güzelliğinden ötürü onu kıskandığını söylemişti kızın. Genç kız kendi kendine gülerken ne gibi bir güzellikten bahsettiklerini düşünmeye çalıştı. Maral zaten çok güzeldi. Belli ki Laia çok açık renkli olduğundan farklı gelmişti onlara. Mavi göz ise burada çok yaygın değildi. Genç kız obada gözü mavi iki üç kişi anca görmüştü. Onlara koyu renk nasıl farklı geliyorsa buradada mavi dikkat çekici olmalıydı. Kendi ülkesinde ehemmiyeti pek olmayan birşeydi. Bu insanlar dayısının gözlerini görse ne yaparlardı acaba. Ya da Eathan'ın... Ya da Luna'nın... Laia dudaklarını büküp bakışlarını öne indirerek Luna ve David'i düşündü. Canı, güzel kardeşi... Laia şüphesiz onun hrıstıyan alemindeki saygınlığını yok etmişti. David yüzü önünde utanç içinde olacaktı öğrendiğinde. Laia güçlükle yutkunarak karşı karşıya gelen kıza baktı.

Maral hala utancını yaşıyordu hatuna dediklerinin. Gitmiş bir başına yaşıyordu orada ve o kaldıkça insanlar Maral'a kaş çatıyordu. Yüzünü eğip Leyla ile konuşmaya karar verdi genç kız. "Leyla hatun az konuşalım" Maral, kızın tükenmiş bir ifade ve kızaran gözleriyle ona baktığını görünce ne yapacağını bilemedi.

Laia ağır ağır başını salladı. Kız eliyle arka tarafı işaret ettiğinde oda baş sallayarak peşinden gitmeye koyuldu lakin aklı darma dağın hüznü boyunu aşmıştı.

"Leyla... Ben o gün hırsımdan sana kötü şey ettim lakin git demek istemedim. Aşını ötele dediydim. Kusuruma bakma hatun"

"Biliyor ben Maral... "

"O vakit gel Leyla Hatun gel inat etme!" Maral kızın kolunu tutup yüzüne eğildi.

"Ben bir başıma iyi Maral. Sebebi sen değil korkma sen. "Laia kıza hafifçe tebessüm etti.

" Böyle etme bilirim sen dargınsın bana" Maral iç çekip işin aslını demek istedi. "Ben Tunahan Bey'e vurgunum Leyla... Kendimi bildim bileli... Sen obaya gelince... Böyle güzel hatun... Korktum... Hırslandım."

"Benim ufak erkek gardaş... Sen gibi dayımın küçük kızını çok sevdi... O da onu sevdi... " Laia dudaklarını birbirine bastırdı.

"Senin anan, atan, gardaşın nerededir Leyla Hatun?" Maral kızın önüne bakıp yaş akıtmasıyla ellerini ovaladı.

"Yok... " Laia titreyen çenesine eliyle bastırıp burnunu çekti.

"Ağlamayasın... Burada sana kimse birşeycik edemez... Korkmayasın Leyla Hatun... " Maral mendilini çıkarıp kıza uzattı. "Yarın Çolpan Hatun bey otağında iftar verir. Sende gelesin Leyla. Aycan'a da de! Gelesiniz."

"İftar ne? "

"Yarın Miraç'tır biz gece sahura kalkıp yarın oruç tutacağız hatun. Akşam ezan okununca da yemek yiyeceğiz... Çok sevaptır. Allah dualarını kabul eder."

"Ben de mi yapacak oruç ? "

"Dilesen yap... Emme zordur sabah ezandan Akşam ezana birşeycik yemeyesin. Yersen oruç bozulur ."

"Maral! " Tunahan kızın hatuna yine sataşmasından korktu. Adımlarını hızlandırıp Leyla Hatun'un yüzündeki kızarıklığı ve ıslaklığı görünce Maral'a kaş çattı. "Ne edersiniz burada?"

"Konuşuruz Tunahan Bey... Maral beni yarın aşa çağırır ezanda" Laia kızın kolunu tuttu.

"He... Eyi... Gelesin hatun aşa... Eyi ettin Maral."

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin