Ertesi Gün
Laia baldırına aldığı yaradan dolayı yürümekte çok büyük sıkıntı çekmiş bir süre sonra devam edemediğinden olduğu yere çöküvermişti. Peşinden gelen kızlar da bitap haldeydi. Genç kız duraksadıkları yerde fazladan çaba ile bir ağaca tek başına bağlanmıştı. Dayısının her daim "Sürüden ayrılanı kurt kapar" diyerek onu uyardığını hatırlıyordu Laia. Abraham'ın neye telaş ettiğinin idrakine ise yaşayarak vakıf olmuştu. Başını yana çevirip evvela oldukları yerde büzüşüp oturan korku dolu gözler ile etrafı izleyen kızlara baktı ardından diğer tarafa çevirerek çantasının içinde ki keseleri keyifle sallayan adamlara. Laia sessizdi. Tepkisiz... Doğru zamanı bekliyordu ve şu dakika başına bundan daha kötüsü gelemeyeceğinden içi rahattı. Onları kadın pazarlarına götürüyor olmalıydılar. Bu da demek oluyordu ki kalantorlara sunulmadan evvel zarar görmeyeceklerdi. Laia hava kararıp herifler uyuklayana dek sakince oturup kendisinden beklenen hiçbir davranışta bulunmamaya ziyadesiyle kararlıydı ki Ignatius ona su içirdiğinde de karşısına dikilip elindeki ekmekten yedirdiğinde de bir parça güç kazanmak adına aptallık etmemiş kabul etmişti. Adam bacağını sıkı sıkı sarmıştı. Laia bağlı kızlardan yöne tekrar bakarak biri ile göz göze gelmeye çalıştı. Çok ufak bir cesarete ihtiyaçları vardı ki elleri çözüldüğü an genç kız hepsinin kaçmasına yardımcı olabilirdi. Uzunca bir süre o anı bekledikten sonra sonunda en ön tarafta duran siyah saçlı kız bakışlarını ondan yana çevirdiğinde Laia çenesiyle ardında bağlı ellerini işaret etti. Kız ürkerek başını olumsuz manada salladığında Laia bariz bir göz devirme ile başını önüne eğdi.
Genç kız ne kadar vaktin geçtiğini bilmiyordu lakin hava kararmış adamlar avladıkları kuşları afiyetle yemekteydiler. Laia başını çevirerek kızlardan yana yeniden baktı. Onunla bilerek göz göze gelmemeye çalışıyorlardı. Elbet anlıyordu. Ne yapacaklarını bilememek savunmasız yetiştirilmek kadınların başlıca özelliğiydi. Güçsüzlüklerini isteyen bir dünya içerisindeydiler. Halbuki yedi kadın dört adamı pekala alt edebilirdi. Laia dolu gözlerle Moire'i düşündü. Şu durumda onunla birlikte olsalardı pek eğlenirlerdi açıkçası. Ignatius ve Leo diye seslendikleri adam bir zaman sonra alandan ayrıldılar. Muhtemelen ihtiyaç gidereceklerdi. Laia gözlerini kapatarak uyuyormuş gibi davrandı. Darius onları kontrol ettiğinde de sesini çıkartmadı genç kız. Adam ateşi söndürdükten sonra ağaç altına oturup kollarını göğsünde kavuşturarak Luka ile sohbete daldığında Laia bakışlarını yeniden kızlardan yana çevirdi. Bir tanesi kıçını kaldırıp şu ardındaki halatı dişleyecekti hepsi bu. Zİnciri ne şekilde daha hızlı çözebileceğini ve kızları serbest bırakacağını aklına gelen her detayı hesap etmişti. Laia hayal kırıklığı ile başını iki yana sallayarak ipi gevşetebilmek için ellerini oynatmaya koyuldu. Aradan geçen bir saat onu tükettiğinde ise pes ederek başını ağaca yaslayıp kendini saldı genç kız.
---
Gece yarısı elinin ardındaki kıpırtı ile uyandığında adamları kontrol etmeye koyuldu. Az ileride Ignatius kollarını göğsünde bağlamış uyukluyor. Çalılardan tarafta hangisi olduğunu seçemediği adamlardan biri esir tuttukları zavallı bir kıza kötü şeyler yapıyordu. Laia bakışlarını adamın altında kurtulmaya çalışan ağzı tıkalı kızdan kaçırarak ellerindeki kıpırtıya odaklandı. Akıllarının başlarına gelmesi için böyle olması gerekiyordu demek... Genç kız ,elleri serbest kaldıktan sonra ipi tutmaya devam ederek evvela latince "git" diye fısıldadı ardından Osmanlı dilinde aklına uzaklaşmak namında "otur" kelimesinden başka bir şey gelmediğinden "otur" dedi. Kız oturarak yavaş yavaş yerine geçtiğinde ise Laia boynunu çıtlatıp omuzlarını çevirerek elini aşağı götürüp zinciri tuttu. Evvela onu ayırmak icap ederdi. Gözlerini Ignatius'un üzerinden ayırmadan yavaş yavaş hareket ettirmeye çalıştı. Sabır... Aceleci olmayacaksın diyordu babası. Acele hataya sevk ederdi. Kendine en az zararı vererek uygun zamanda halletmesi gerekiyordu. Laia adamlardan Luka olanın yanlarına gelmesiyle nefesini tutarak hareket etmeyi kesti. Adam evvela ona bir müddet baktı ardından bağlı kızlardan birini alıp o da diğeri gibi bir köşeye doğru ilerledi. Laia kızların sessizce ağladıklarını duyduğunda dişlerini sıkarak. "Yardım!" dedi Osmanlı dilinde. "Yardım edin" diye ekledi Latince ve aynı kelimeyi ispanyolca da ingilizce de kullandı. Altındaki zinciri ses çıkartmadan oynatmaya çalışırken Ignatius'un "Ne yapıyorsunuz!" diye gürleyerek ayaklanmasıyla kollarını kasıp ellerini ardında birleştirdi. Neyseki adam kadınlara fenalık eden diğerlerine doğru hareketlenmişti ve Laiada fırsattan istifade doğrularak altındaki zincirin kördüğümünü hızla çözdü. Tam kaçacaktı ki hala ürkekçe oturan kızlara dönüp birinin kolundan tutarak ayaklandırdı ve boşluğa itekledi. "Lanet olsun gidin! Kaçın!" dedi latince. Kızlar bir anda ayaklanıp hareket ettiklerinde Laiada doğrulup onları yeniden itekledi ve koşmak için etrafına bakındı lakin zincirin ucundaki kız düştüğünde onu kaldırmak için yeniden durmak zorunda kaldı.