58 Allaha emanet

874 103 35
                                    

Birkaç Gün Sonra...

Laia yüzünü sıcak keten kumaştan hafifçe ayırıp gözlerini yukarı kaldırdı. Aytuğun gözleri içine giren sakalları kıpırdanıp yüzünü ovalaması ile sonuçlandı. İnanması güçtü lakin son birkaç gündür bir adamın kendisine doladığı kolları arasında gözlerini açıyor bundan da hiç rahatsızlık duymuyordu. başını hafifçe geri çekip şimdi uyanmış kendisine bakan adama yöneltti bakışlarını. 

"Hayırlı sabahlar hatunum" Aytuğ gülümseyerek dudaklarını kadının alnına değdirip etrafına bakındı. "Gün ışımış"

"Işımış ya..." Laia da tepeye bakıp iç geçirdi. "Kalkıp aşa yardım edişim gerek Aytuğ. Ayıp yapıyor ben."

"Olur mu heç hatunum. Hem anamın yardımcı hatunları hazır eder aşı. İmdilik yorulmayasın. Hem bu yeni koşturmaca seni eyice yormuşsa sana da bir yardımcı alalı he?"

"Y-yardımcı?" Laia dirseği üzerinde doğrulup ona tepeden bakan adamın sıcak bakışlarına karşın omzundan dökülüp kendi saçlarıyla karışan koyu renk tutamlarına baktı. Ardından eliyle öteleyip iç geçirdi. "Ben gelin. Yapacu aş, iş..." 

"Sen gayrı bu obanın hanım hatunusun Leylam. Daha yeni olduğundan bilmezsin lakin senin çok başkaca görevlerin vardır. İkisine yetemen... E birde ben varım" Aytuğ kadına muzip bir gülümseme  gönderip eğilip yanağına ufak bir öpücük kondurdu ardından kendini tutamayarak hapşırdı. "Öyle olmasa bile er kişinin durumu yeterliyse hanımı dilediğinde yardımcı alması gerektir. Hatun kişi eri otağından çöp kaldırmak zorunda değildir. Bizim dinimiz böyle emreder."

"Laia ağrıyan başını ovalayarak doğrulup nemli saçlarına ıslak yastıklara bakıp iç geçirdi. "Biz ölecü yuğ yuğ...Anam böyle yuğmadı beni." 

Genç adam sinir bozukluğuyla gülerek oturdu. "Ne edecü hatun? Ya elleşmecü ya..." Aytuğ dilini şaklattı. "Yapacak bir şey yoktur. "

"Kesecü saçımı"

"Hey!" Aytuğ kaş çattı. "Elini sürmeyesin değişiriz külahları!"

"Ne diyor sen?" Laia saçlarını eliyle toparlamaya çalıştı. "Hasta olacu biz."

"Anda ben kurutacu saçını sakın ha Leylam! Müsaadem yoktur." Genç adam ayaklanıp Kaftanı ve pantolonuna bakındı. Laiası da kalkıp katladığı yerden aradıklarını çıkararak giyinmesine yardım etti. Aytuğ oturup saçlarını tepeden deri iplerle tutturarak toplaması ardından kalanını ördükten sonra kalpağını başına oturttu. SOnrasında gidip ocağın altını tutuşturdu. "Gelesin evvela az kurusun sonra tak başlığını. Genç adam hatunun bağdaş kurup uzun saçlarını tarayışını bir müddet izledikten sonra işi bittiğinde başlığını alıp başına geçirdi. Ateşten kızaran yanaklarına dayanamayıp gül dudaklarına ufak bir buse kondurup kokladıktan sonra kaş çatarak doğruldu. "Kendine gelesin Aytuğ bey!" diye söylendi. 

"He şunu bil!" Laia başını iki yana salladı. "Elini kolunu bağlayacu Aytuğ!" 

"Bağla" Gençadam sırıtıp yeniden kadına sarıldı lakin sırtına şaplak yiyince geri çekildi. "A...aaaaa..... unuttum ya! Benim aile gidecü bugün! Aytuğ! Ya gitti onlar ne edecü Aytuğ koş!"

"Yok Leylam heç kim gitmez!" Aytuğ kadının peşinden ana girişe koşturdu. Ortada kurulan büyük masayı gördüğünde ise duraksadı. 

"Ana! Gitti!" Laia soluklandı. 

"Kim getti de hele Leyla!" Çolpan da telaş etti. 

"Benim dayı amca teyze! Moire!"

Çolpan kızın yorgun yüzüne peşinden gelen oğluna bakıp kaşlarını kaldırarak önüne döndü. "Vakti şaştınız herhal sabah aşı etmeden kim nereye gidecü! Ben ana atana haber ilettim. Gelecü anlar da aşa."

"Daha erkendir dersin" Aytuğ çenesini sıvazladı. "Eyi ben içerde beklerim o vakit."

"Ana!" Laia kadına yanaşıp sofraya baktı. "Hamur yoktur edeli... Çorba edeli... Ben imdi gideyim tavuk keseyim... Keseyim çünkü maazallah canım her bir şeyi kesmek ister!"

"Haspinallah!" Çolpan cıklayarak ellerini ardına atıp kendi bölmesine doğru ilerledi. 

"Leylam gelesin hele" 

"Aş edecü aş!" Laia ciyaklayarak kendini aş odasına attı. Öyle iki koklaşmayla kalsalardı... Olmuyordu... Laiada edepsiz olmuş hiçbirşeye sesini çıkaramaz hale gelmişti. "Gir yıkan çık yıkan! Tövbe tövbe!"

---

"E, vakit geldi..." Adelard etrafına bakındı. 

"Kalsanız... Sen kal Moire?" Laia Moire e sıkıca sarılıp kokladı. Moire de ona kollarını doladı uzunca bir müddet öyle kaldılar. 

"Bebek doğsun yine geleceğim Laia. " Moire başını kuzeninin omzuna yaslayıp kokusunu içine çekti.  

"Herkesi çok sevdiğimi söyle Moire..." Laia geri çekilip Callie ve Morigan teyzeye de sıkıca sarıldı ardından dayısının kollarına bıraktı kendini. "Dayıcığım iyi ol!"

"Ben iyiyim Laia... Olacağımda... Bu baban beni bulduğuna üfletti. Kendide durup durup üflüyor... Ne yapıyorsa..." 

Laia iç geçirerek gözlerini kapattı. "D-davide onu çok sevdiğimi söyle dayı"

Ian gözlerini kırpıştırdı lakin sessiz kaldı. Açıkçası Davide Laianın yaşadığından bahsetmeyi düşünmüyordu. Bu riski göze alamayacak kadar iyi tanıyordu yeğenini. Adam iç geçirerek kafa salladıktan sonra yeğeninin sırtını sıvazladı. "Bahara yeniden geleceğim Laia... Her gelen ile yeniden geleceğim" 

Laia gülümseyerek geri çekilip gidip Lord harison ve Sİmon Mcleodun elini öpüp onlara da sarıldı. 

"Yapma Laia." Adelard iç geçirerek geri çekildi. 

"Bu hayatta her şey ama her şey senin istediğin gibi olsun çocuk! Sen bizi bir arada tuttun. Bende yaşadığım müddetçe senin için her şeyi yapacağım!" Sİmon kendince kafa sallayıp doğruldu. 

"Hayde Küheylan! Yine gelesin!" Aytuğ adamın koluna vurdu özletmeyesin! Yeğenime de eyi bakasın!"

"Siz?" Laia öylece dikilen anne babasına baktı. 

"Biz Antalyaya dek onlarla gideceğiz Laia"

"Üç gün üç gündür" Robert omuz silkti. Henüz kopmaya hazır değildi.

Laia dudak bükerek Aytuğa baktı. Adamda kendisine gözlerini düşürdüğünde gitmenin mümkün olmadığının bilincindeydi genç kız. Burada hanım olarak mesuliyetleri vardı.  Hepsiyle yeniden vedalaşması ardından derin derin soluyarak geldikleri arabanın içine kadınların binişini izledi ve diğerleri atlara bindiler.

Aytuğ hatununun boncuk boncuk akıttığı yaşlarına kalp ağrısıyla bakarak elini kaldırıp gözlerini sildi ve onunla peşlerinden bir müddet yürüdü. 

"Allaha emanet olun!" Laia göz yaşları ile elindeki matarayı peşlerinden dökmesi ardından titrek bir nefes vererek bir zamanlar beraberce söyledikleri o şarkıyı mırıldanmaya koyuldu. 

Aynı şarkı, aynı anda Ferguson kalesi, Sİnclair Kalesi ve McAodha kalesinden de yükselmekteydi...

----

Çok uzatamıyorum... Üzgünüm...  Finalden önce Üç bölüm vardı kafamda ama bir bölüm yazabilirsem yazarım. Sanki beni çok yakınımdan ayırıyorlarmış gibi korkunç bir his içerisindeyim...



LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin