İlişkiler: Konu romantik ilişkiler olduğunda hayır diyememe riski her zaman vardır. İlişkinizi idare etmek adına pek çok zaman alttan almayı kabullenir, bazı şeyleri sineye çekersiniz. Ancak hayatın kırmızı çizgileri de vardır. Bu kırmızı çizgileri göstermekten, sesimizi çıkarmaktan korkmamamız gerekir.
Yanlış kurulmuş ilişkilerde gün yüzüne çıkan sorunları kaybetme pahasına görmezden gelmek sıkça yapılan hatalardandır. Esasında hiç de bize uygun olmayan, kişiliğimizin ve hayat tarzlarımızın örtüşmediği insanlarla çatışmalı, duygusal yönden bizi doyurmayan ilişkilerin içine hapsolabiliriz. Çocukken doyurulmayan “sevilme” kasamız açık verdiğinden bir ilişkiyi sürdürmek zorunda hissedebiliriz. Bu insanlar çoğu zaman sizin açık veren sevgi kasanızın farkındadırlar ve görünürde sizin kasanızı doldurmaya çalışıyor gibidirler ama siz onların size zarar veren hal ve hareketlerini görmezsiniz bile. Onların her istediğine evet der bazı kabullerle bu ilişkiyi hayatınıza alırsınız.
Hayır diyerek kendi alanınızı korursunuz. Bu sadece kendi alanınızı korumanız anlamına gelmez aslında diğer insanlara da kendi sınırlarını hatırlatma konusunda yardımcı olur. İnsanların kendi sorumluluklarını bilmesi, nerede durması gerektiğini görmeye ihtiyaçları vardır.
Hayır diyememek başkalarının esiri olmanızdır. Yanlış kurulan iletişim bağları sizi özgürleştirmek yerine ayaklarınıza pranga takar.
Hayır demek ilişkilerin bir saygı çerçevesine alınması demektir. Siz hayır diyemediğiniz için size saygı ve sevgi duyan insanların yüzleşmeleri gereken başka gerçekler vardır ve bu sizin sorununuz değildir. Sizi gerçekten seven ve saygı duyanlar siz hayır deseniz bile ne sıfatla olursa olsun yanınızda sizinle birlikte yürüyeceklerdir.
Bir anlamda hayır kelimesini ilişkilerinizi ayrıştırmak için bir turnusol kâğıdı gibi kullanmalısınız. Turnusol kâğıtları kimyada çeşitli maddelerin hangi özellikler barındırdığını bulmak için kullanılır. Örneğin bir aside batırdığınızda kâğıtta oluşan renk değişimi ile o maddenin hangi özellikte olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Kendi hayatınızda kullanacağınız hayırlar da bu şekilde bir işlev görebilirler. Hayır, gerçek iyiyi ve gerçek kötüyü ayrıştırmak için mükemmel bir araçtır.
Evlilikler söz konusu olduğunda hayır demek çok daha karmaşık bir hal alır.
Çünkü evlilikte artık iki kişi yoktur “birlik” vardır ve bu bir olma durumunun getirdiği karmaşıklık neye evet neye hayır denmesi gerektiği hakkında çelişkili durumlara yol açabilir.
Evliliklerde şüphesiz iki tarafın da sorumluluklarının bilincinde, beraberce hareket etmesi gerekir. Bir tür dans gibi kimse kimsenin ayağına basmadan sürdürülen iki hayatın birleşip tek bir nehir gibi akmasıdır doğru olan. Kimin neyi, ne kadar vereceği evlilik öncesi sürdürülen tanıma döneminde her iki tarafın da belirlediği şeylerdir. Burada bir dengesizlik söz konusu olduğunda ya da evliliğin ilerleyen zamanlarında bu dengesizlik fazla veren, fedakâr tarafın isyanına yol açtığında kırılma başlar. İsyanın karşılığı yükselen öfkedir, sınırların kaybolması her iki taraf için de hayal kırıklığına yol açar. Başta bu durumu kabullenen ve diğer tarafta talebine karşılık sürekli fedakârlık gören için yıkım daha da büyük olabilir.
Mutlu bir birlikteliğin sınırları nasıl çizilir?
Mutlu birliktelikleri kalıcı ve daha sağlıklı hale getirmek için eşinizle, sevgilinizle yaşadığınız sorunu çerçeveleyin.
Sorunlar neler? Partnerinizin hayatınıza fazla müdahale etmesi mi, evde kurulan düzene özen göstermemesi mi, sizi kendi hayatının içine fazla dahil etmiyor oluşu mu, psikolojik zorbalık mı? Neler yaşıyorsunuz öncelikle sorunu netleştirin.
Sorunu tespit ettikten sonra bu sorunu yaratan temel çelişkilerin nedenine odaklanın. Yanlış şablonlarla hareket ediyorsanız sevdiğiniz insanla kurduğunuz ilişkinin arazisinde yanlış sınırlar da çizmiş olursunuz. Eğer eşiniz, sevgiliniz sizi bir ebeveyn olarak algılıyorsa sorumluluklarını size yıkması ve sizin de eş, sevgili olarak bunları üstlenmeniz gerektiği gibi yanlış bir inanca kapılıyor olabilir. Birbirinizin hayatında ne olduğunuz, nerede durmanız gerektiğini belirlemek yanlış şablonların ortadan kalkmasına yardımcı olur. Sadece sevilmek için bir ilişki sürdürülemez.
Özünüzde yatan özgüvensizlikten dolayı hayatınızda birini tutuyor olmak bir başarı da değildir. Bu tıpkı temeline saatli bomba yerleştirilmiş bir binanın içine girip oturmaya benzer. Ama zaman ilerler, takıntılar, baskılar, tartışmalar belirdikçe temeldeki zayıflıklar gün yüzüne çıkmaya başlar. Size işaret eden yerler işte bu kalıplardır aslında. Bu kalıplara sarılmak sizin takıntılı bir şekilde ısrar etmenize, büyük resmi gözden kaçırmanıza, aşırı kontrolcü davranmanıza yol açabilir.
Tespit ettiklerinizi partnerinizle paylaşın. En önemlisi de bu konuda bir çözüme ulaşmanın beraberce mümkün olduğunun altını çizin ve temelde sevgi, saygı, dürüstlük varsa eğer bu konuda desteğe ihtiyacınız olduğunu söyleyin. Bir birey olmanın ne demek olduğunu hem kendinize hem de karşınızdakine hatırlatın. Yapıcı adımlar çoğu zaman sonuç vermese de denemeye değerdir.
Daha büyük bir şeyi beslemek ve büyütmek adına bunu gönülden dileyin.
İlişkinizi sürdürmek adına sahteliklerin gözünüzü karartmasına izin vermeyin.
Güzel duygularla inşa ettiğiniz bir birliktelik sizin adınıza bir sömürülme aracına döndüğünde hayır demeyi bilin. Unutmayın taviz tavizi getirir. Sizin mutlu ilişkinizi korumak adına kendinizden vereceğiniz her taviz, karşınızdakinin yaşam bahçenize bir adım daha atması demektir, bir adım daha, bir adım daha...
Ve özenli bahçeniz işte yok oldu.
İlişkilerde sınır çizmenin sizin için neyin kabul edilebilir ya da edilemez olduğunu belirlemek için kendinize şu soruları sorun:
İlişkinizde hoşunuza giden ve gitmeyen şeyler neler?
Partnerinizin hangi davranışları size saygı duymadığını hissettiriyor?
Partnerinizin hangi davranışları size sevildiğinizi hissettiriyor?
Hangi davranışlar karşısında mutsuz ve huzursuz hissediyorsunuz?
Bu soruların yanıtları belli başlı konu başlıkları üzerinde gezinir. İlişkide sınırların çizilmesi gereken belli başlıklarsa sizin düzenleme yapmanız gereken alanları gösterir.
Bu alanlar şöyle sıralanabilir:
Yaşam alanınız: Ortak bir alanı paylaşıyorsanız beraberce işbirliği içinde olmanız gerektiğini hatırlatın. Ev işlerinde, gelir-gider dengelerinin sağlanmasında, eksiklerin tamamlanmasında bir sınır ihlali varsa dengeyi yeniden düzenleyici şekilde harekete geçmeyi önerin.
Davranışlar: İlişki içinde saygının azalması, kullanılan dil ve kelimelerin içeriğinin olumsuz olması davranışlarla ilgili sınırların kaybolduğunu gösterir.
Küsmek, alınmak, tepkisiz kalmak, yüksek sesle konuşmak, bağırmak, fiziksel şiddet sınırların yeniden çizilmesinin başlıca işaretleridir. Partnerinize davranışlarını ve bu davranışların onda yarattığı duygu ve düşünceleri ifade edin.
Kişisel alan: İki kişilik bir hayatı paylaşıyorken ayrı bir birey olarak sürdürmek istediklerinizden mahrum kaldığınızı hissettiğinizde kişisel alan sınırlarınıza giriliyor demektir. Yalnız kalmak istediğiniz zamanları yaratamamanız, kendi arkadaşlarınıza ya da ailenize zaman ayıramamanız, sosyalleşmek için kendi planlarınızı gerçekleştiremiyor olmanız size bazı ipuçları verebilir.
Mahremiyet: İkili ilişkilerde korunması zor ve sıkça ihlal edilen alanlardan birisi de mahremiyettir. Derinde kendinize daha özel bir alan açma hissi doğaldır ve bu konuda sınırlar geçirgen bir hale gelebilir. İş hayatı, arkadaşlar ya da diğer üçüncü kişilerle sürdürülen ilişkileri beraber olduğunuz insanla sürdürdüğünüz ilişkiden ayrı tutamamanız, bu konuda sürekli bir şeyleri paylaşma ve anlatmaya yönelik olarak zorlanmanız sınırlarınızın silinmek üzere olduğunu gösterir.
Sağlıklı bir ilişkinin odaklanması gereken üç temel şey yakınlık, tartışmaları sağlıklı yapmak ve ortak bir amaca inanmaktır. Sınırlar da bu odak noktalarının kaybolmaması için vardır. Mutlu bir beraberlik ancak bu şekilde sürdürülür.
![](https://img.wattpad.com/cover/335571016-288-k421209.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayır Diyebilme Sanatı
Документальная прозаMüthiş Psikoloji tarafından yazılmıştır Gerçekten "özgür" müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediğ...