Zaman Yönetimi “Odaklanmak hayır diyebilmektir.”
Steve Jobs Gün içinde yetiştirmeniz ve yapmanız gereken pek çok şey vardır. Öyle ki bazı durumlarda kendinize, hobilerinize ve özel hayatınıza bile yeterince vakit ayırmamaktan şikâyetçi olmaya başlarsınız. Bunca telaş arasında sizi sıkıştıran, bir şeyleri yapmaya zorlayan insanlara hayır demediğinizde kendi kişisel ihtiyaç ve isteklerinizden vazgeçmek durumunda kalırsınız. Zaman kıymetlidir ve geriye döndürülemez. Hayır demek bir anlamda size zamanınızı yönetebilme becerisini kazandırır. Gereksiz işlerle uğraşmaz, bunun yerine öncelikler listenizde belirlediğiniz şeylere ayırırsınız vaktinizi.
Zamanı kontrol edemediğinizde sadece kendinizi değil başkalarını da zor durumda bırakmış olursunuz. Zaman yönetiminde sizi aşan şeylere balıklama dalma dürtünüz yüzünden bocalayıp durabilirsiniz. “Ben her şeyi yaparım” tavrı ile her şeye evet derseniz asıl yapmanız gerekenlere yeterli zamanı ayıramazsınız.
Başkalarının beklentilerini tatmin etme aracı olduğunuzda her durumda çalınacak bir kapı haline gelirsiniz. İyi niyetli olmayan kişilerse bu zaafınızı görerek sizi sömürmek için elinden ne gelirse yapar. Bu da sizin kendinize olan özsaygınızı yitirmenize neden olur. İstemeden söylediğiniz evetler size kızgınlık, utanç, mutsuzluk ve kullanılmışlık hissi olarak geri döner. Bu sıkıcı bumerangı fırlatıp atmaktan vazgeçmeniz gerekir.
“Yasaların işlemediği tek bir hırsız vardır ve bu hırsız insanoğlunun en değerli şeyini çalar: Zaman...” der Napolyon. Etrafınız zaman hırsızlarıyla doludur.
Arkadaşlarınız, sosyal medya, gereksiz dedikodu yapan insanlar, üretmek yerine tüketmeyi daha çok tercih edenler, sonu gelmeyen tartışmalarla tükenmiş bir ilişki... Gözünüze perde indiğinde çeşitli motivasyonlar neyin sizden neyi çaldığını anlamaya engel olabilir. Ruhsal ve bedensel olarak sizi tüketen ilişkiler ve alışkanlıklarımız farkında olmasak da en çok zamanınızdan çalarlar.
Çok güzel bir hikâye vardır. Zamanın etkin kullanımı konusunda ders veren bir öğretmen bir gün öğrencilerine bir sınav yapar.
Öğretmen masasına kocaman bir kavanoz yerleştirir. Sonra sınıfa getirdiği torbalardan birinden aldığı iri kaya parçalarını kavanozun içine koymaya başlar.
Kavanozda başka taş koyacak yer kalmayınca öğrencilerine döner ve sorar:
“Kavanoz doldu mu?”
Öğrencileri hep bir ağızdan “Evet doldu” diye yanıt verir.
Bunun üzerine öğretmen eğilip masanın altındaki çakıl dolu kovayı alır ve kavanoza dökmeye başlar, ara ara kavanozu sallayarak daha fazla taş parçasının boşlukları doldurmasına izin verir. Sonra yeniden sorar:
“Peki şimdi doldu mu?”
Öğrenciler bu sefer daha temkinlidir “Tam dolmuş sayılmaz” derler. Zaman öğretmeni bu sefer bir kova kum döker kavanozun tepesinden. Döktüğü kum her yeri doldurana kadar devam eder ve yine sorar:
“Kavanoz doldu mu?”
Öğrenciler bu kez “Hayır dolmadı” der. Öğretmen “Aferin” diyerek eline aldığı bir sürahi suyu döker bu kez. Ve sonra “Bu gördüklerinizden ne ders çıkarttınız?” diye sorar.
Afacanlardan biri “Gün içinde yapmanız gereken şey ne kadar çok olursa olsun her zaman yenilerine yer vardır” der.
Öğretmen sınıfa döner ve şöyle der: “Hayır, çıkarmanız gereken ders şu: Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanozun içine koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.”
Sizin hayatınızdaki büyük taş parçaları neler? Onları öncelikli olarak kendi hayat kavanozunuza yerleştirdiniz mi? Yoksa kum ve suyla kavanozunuzu çoktan doldurdunuz ve büyük parçaları dışarıda mı bıraktınız?
Yaşamınızda olması gereken büyük taş parçalarından önce kavanozunuza sızmak isteyenler olacaktır. Siz buna müsaade ettiğiniz sürece geçirdiğiniz zamandan çalan bu insanlar farklı farklı kostümlerle kapınızı çalabilir. Önceki bölümlerde bahsettiğimiz öncelikler konusu zaman kavramı ile birlikte yönetilmelidir. “Uygun zamanda, uygun insanlarla, uygun eylemler” mottosu hayır demeniz gerekenleri seçip ayırmak için oldukça işlevseldir.
Her Şeye Hazır Olun Hayır dediğinizde suçlayıcı cümleler duymanız olasıdır. “Bunu bana nasıl yaparsın?” “Senden böyle bir şey beklemezdim!” “Beni nasıl yarı yolda bırakırsın?” gibi ifadeler göğsünüzün üstüne bir ağırlık olarak oturabilir. Bu cümlelerin manipülasyona ve denetlemeye yönelik cümleler olduğunu fark edin.
Gerçek sorumluluk sahibi insanlar asla böyle cümleler kullanmazlar.
Kendi sınırlarının içinde kaybolmuş bir kişi elbette kendi içdünyasında gezdirmeyecektir bakışlarını. Sizin hayır diyerek onlardan elinizi ayağınızı çekmeniz nedeniyle oluşan boşluk hissi onlarda suçlayıcı bir psikoloji yaratabilir. Bu gibi durumlarda size yöneltilen suçlamaların üzerinize yapışmasına izin vermeyin. Her ilişki iki tarafın karşılıklı mutabakatı üzerine kuruludur. Talepkâr olan tarafın reddedilmesi bu sahte mutabakatın onların yüzüne çarpılmasıdır ve bu sert bir gerçekliktir.
Suçlayıcı ifadeler duyduğunuzda siz de suçlayıcı bir tavır içine girmeyin.
Sonuçların kaybolmasına izin vermeden dirençli bir şekilde kararınızın arkasında güçlü bir duruş sergileyin. Hayatınızın iplerini tekrar elinize almak elbette sizi kontrol altında tutmak isteyenler için inciticidir. Onlar her ne pahasına olursa olsun sizin başkaldırmanızı, tavır koymanızı ve kendiniz olmanızı istemeyeceklerdir.
Hayır deyip de büyük bir tepkiyle karşılaştığınızda sakin kalın, kontrolünüzü yitirmeden neden evet demediğinizi açıklayın ve sonuçlarını mutlaka söyleyin.
“Seninle mutlu olmadığım için bu ilişkiye devem etmek istemiyorum...”
“Zihinsel ve bedensel olarak kaldıramadığım için bu projeyi yürütemeyeceğim...” cümleleri sonuçları da barındıran açıklamalardır.
Hayır diyememeniz bazı insanların sizden uzaklaşmasına, sizi terk etmesine neden olabilir. Bu sonuçlar her zaman olasıdır. Ancak hayat adildir ve olması gereken olur. Sizin kendiniz olmanız başka insanlarca kabul görmediğinde bırakın gitsinler.
Hayır derken kaybetme riskini göze almanız gerekir. Bir iş, bir ilişki, makam ya da mevki belki sadece sizi konforda tutan alışkanlıklar... Her ne olursa olsun hayır demek kayıplara yol açsa da hayatınızda yerine oturacak bir dengenin de habercisidir.
Hayır duyan insanlar yaşamlarında yüzleşmek zorunda kaldıkları şeylerle kendileri mücadele etmelidir. Sizin evetlerinizle yerine getirdikleri şey her neyse şimdi bunu kendileri gerçekleştirmelidir. Bu noktada kabahat işlemiş gibi bir psikolojiye yenik düşebilirsiniz ancak bunun sınırlarını da çizmeyi unutmayın.
Suçlu değilsiniz sadece istemediğiniz bir şeyi hayatınızdan çıkarttınız. Bunun sorumlusu siz değilsiniz, bundan dolayı acı çekecek olanlara kötülük değil iyilik yaptınız.
Hayır dediğiniz kişi çok sevdiğiniz biriyse bu insanla ilişki tarzınızı yeniden düzenleyin. Belki sadece arkadaş olarak, belki de hayatından uzaklaşarak.
Adım Adım Hayır “Şunu iyi bilmelisin, önüne çıkan yanlışa ne kadar çabuk hayır dersen, doğru karşına o kadar çabuk çıkar...”
Anonim Neden hayır demeniz gerektiğini belirledikten sonra şimdi sıra harekete geçmekte! İlk başta biraz zorlanabilirsiniz ama hayır demenin özgürlüğünü elde ettikten sonra her şey sizin için çok daha keyifli olacak.
İşte altın kurallar:
Dürüst ve net olun: Her şeyin başı keskin bir duruş, net ifade edilen istekler ve kararlı olduğunuzu karşı tarafa temiz bir şekilde göstermek. Asla yalan söylemeyin, yalanlar yeni yalanlar demektir. Eğer koşullu sevgiye dayalı bir ilişkinin içindeyseniz muhtemelen diğer insanların sizden duyacağı hayırlar onların hoşuna gitmeyecektir. Böyle durumlarda aslında onları reddetmediğinizi, bir seçim yaptığınızı ve bu seçimin nedenlerini izah edin. Sizi ısrarla evine çağıran arkadaşınıza “Gelmeyi çok isterim ama çok yorgunum” demeniz kendinize ve karşınızdakine sunabileceğiniz bir dürüstlüktür.
Zaman kazanmaya çalışmayın: Sakın kimseyi oyalamayın, bu şekilde sadece kendinizi oyalamış olursunuz. Ve bekleyişin yarattığı stres sizin bir süre sonra verdiğiniz kararın arkasında duramamanıza yol açabilir.
Kendiniz için zaman isteyin: Eğer zaman kazanmak istiyorsanız bunu kendiniz için yapın. Hemen yanıt vermek zorunda değilsiniz. Seçenekleri değerlendirmek, artısını eksisini hesaplamak adına bir gece üzerinde düşünmek belki de gözden kaçırdığınız şeyleri daha iyi görmenize yardımcı olur. Ertelemek düşünmek için gereken zamanı size verir.
Bahane üretme dürtüsüne direnin: Sizden istenen bir şeye hayır demekte zorlandığınız durumlarda kendinizi ikna etmek için çeşitli bahanelere sığınabilirsiniz. “Ama bana ihtiyacı vardı...” “Sadece bir seferlik...” “Üzülmesini istemedim...” “Ama ben böyleyim...” gibi bahanelerin ardında yatan gerçekleri ancak siz görebilirsiniz. Bunlar sizin teknenizdeki deliklerdir. Kendinize dürüst olun. Hayır diyememenin yükü kendi yarattığınız bir yük olabilir.
Karşınızdakinin bunu duyması belki de rahat bir tepkiyle karşılanabilir.
Denemeden bilemezsiniz.
Kararınıza sahip çıkın: Güçlü bir duruş herkes tarafından takdir edilir.
Sonuçlar her ne olursa olsun kazanın ya da kaybedin savaşınızın en önemli kısmı burasıdır. Kararınızdan vazgeçmeyin.
İstekte bulunanla yeni takvim yapın: Talepte bulunan kişi ısrarcı bir kişilikse ve hayır demeniz pek mümkün değilse şartlarınızı öne sürerek zaman planlaması yapabilirsiniz. Özellikle iş hayatınızda uygulamanız gereken bu adımdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayır Diyebilme Sanatı
Non-FictionMüthiş Psikoloji tarafından yazılmıştır Gerçekten "özgür" müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediğ...