“Dünyanın en güçlü adamına hayır demek kolay bir iş değildir ama bazen de o üstün kişinin saygısını elde etmenin tek yolu haddinizi aşmaktır.”
House Of Cards dizisinden Şablonlardan Kurtulun Hayır deme sanatını icra etmenin incelikli yolları vardır. Doğruluğunu sorgulamadan inandığınız şablonlar yüzünden hayır demeyi kötü ve yapılmaması gereken bir şeymiş gibi üzerinize yapıştırmış olabilirsiniz. Oysa hayır demek sunduğunuz büyük bir hediyedir hem kendinize hem de başkalarına.
Hayır demeyi öğrenmek için nelere hayır diyemediğinizi bulun. Sizi rahatsız hissettiren durumlar, maddi ve manevi olarak sizi doyurmayacak teklifler, aşırı beklentiler, enerji vampirleri... Öncelikle kişileri ve hayır diyememe nedenlerinizi belirleyin.
Sizin hayır diyememe nedeniniz aşağıdakilerden hangisi?
Bir şey rica edildiği için.
Birisi yardımına ihtiyacım var dediği için.
Çıkıntılık yapmamak ve uyumsuz olmamak için.
İnsanları kırmamak için.
Merhamet ve vicdanım ağır bastığı için.
Kaybetmekten korktuğum için.
Diyette olmama rağmen ikramı reddedemediğim için.
Kötü insan olarak yaftalanmamak için.
Hayır diyemediğiniz şeyler sizi hapseder. Doğru olduğuna inandığınız yanlışlar, samimi bağlarla kurduğunuzu düşündüğünüz ilişkiler, gereksiz yükler ve duygusal çalkantılarla hayatınızı tıka basa doldurmuş olabilirsiniz. Oysa hayır demek sizin hayatınızı tıkayan fazlalıkları seçip ayırmanız demektir.
Hayır demek hayat yolunuzda önünüze gelecek yeni şeylere evet demektir.
Hayatta kalmak için kullandığınız ve işe yarar sandığınız yöntemler çoktan paslanmış olabilir. Düzgün sandığınız ilişkiler çoktan ömrünü doldurmuştur belki de. Siz alıştığınız ama sürdürmek istemediklerinizi terk ettikçe ve hayır dedikçe hayatın dengesi gereği sizin için de yeni fırsatların değerlendirilebilme olasılıklarını hayatınıza dahil etmiş olursunuz. Unutmayın hiç kimse ya da hiçbir şey vazgeçilmez değildir. Kötü olan bir şey yoktur, yeni vardır ve yeniye alışmanız için de geçirmeniz gereken zaman...
Hayır deme nedeniniz yeniliğe duyulan korkudan kaynaklanıyor olabilir. Kötü de olsa alıştığınız bir düzeni, rahat rahat yayıldığınız konforu terk etmek size zor gelebilir. Günümüzde pek çok ilişki ne yazık ki sırf bu nedenlerle sürdürülmeye devam etmektedir. Sürekli sizi zorladığı, ezdiği ve kötü davrandığı halde birini terk etmeme gerekçeniz, yeni biriyle yeni bir şeylere başlama korkusundan kaynaklanıyor olabilir. Bu hapsedici bakış açıları, sizin gelişiminizi de engeller.
Hangi yaşta olursak olalım kişiliğimiz her an gelişmeye devam eder. Ve siz hayır demedikçe kendiniz için gereken gelişim fırsatlarını ters tepmiş olursunuz.
Mutsuz olduğunuz halde terk edemediğiniz işinizi sırf yeteneklerinizi yeterince geliştiremediğinizi düşündüğünüzden erteliyor, tonla dert çekmek zorunda kalıyorsunuzdur belki. Bu da yine sizin gelişiminizin önüne çektiğiniz bir settir. Yeni bir iş, yeni bir dil, yeni yetenekler demekse eğer kendinizi bundan sakınmak yerine öğrenmenin ve gelişmenin iyileştirici gücüne bırakmalısınız.
Sınırlarınızı zorlamadan potansiyelinizi görmeniz imkânsızdır. Korkularınız yükselmenizi engellemesin.
Uyumlu olmak adına üstlenilen sorumluluklar pahalıya patlar. Uyumlu davrananın zaman zaman kendini sorgulaması kaçınılmazdır. İçinizden gelmediği halde sırf uyumlu olmak adına yaptıklarınız yüzünden içinizde hissettiğiniz olumsuz duygular, kurulan ilişkilerde zaman içerisinde yaşanacak kırılmanın da habercisidir.
Boyun eğmek ve kendinizi mağdur gibi görmekten vazgeçin. Bu hayatınızı dengeli yaşamadığınızı gösterir. Sürekli karşı tarafın beklentilerini karşılamaya yönelik bir hayat yaşıyorsanız nasıl dengede durabilirsiniz ki? Bir tahterevallinin bir ucuna oturmuş bir filin karşısındaki kuş nasıl dengeyi sağlayabilir? Baskı, işgal ve denetlemeler hayatınızdaki fil gibi ağırlığı her zaman kendi tarafına çekecektir. Sizin bu alışverişte göstereceğiz çabalar ancak o filin orada oturmasına hizmet eder.
Otomatik Düşünceleri Bırakın Zihnimiz işlevi olsun olmasın 70.000’e yakın düşünce üretiyor demiştik.
Adeta bir düşünce fabrikası harıl harıl çalışıyor. Bu düşüncelerin hangilerinin işimize yaradığını hangilerininse yaramadığını, aksine hayatımızı zorlaştırdığını yeterince fark edebiliyor muyuz peki?
Zihnimizde oluşan düşünce baloncukları sürekli konuşur. Neyi yapacağınıza, neyi seveceğinize, neyi söyleyeceğinize, nasıl hissettiğinize dair onlarca baloncuk... Bu düşünce baloncuklarının bazıları sizi kendi içine hapseder ve dışına çıkamayacak hale getirir. Anında beliren, ani refleksler gibidir bunlar.
Temelleri çocukluğunuza, aile yaşantınıza uzanır. Bu düşünceler ne derse desin siz onların sizi yönlendirme şeklinden kendinizi kurtaramazsınız. Hatta hiç fark etmezsiniz bile.
Zihninizde beliren bu otomatik düşüncelerin nasıl geliştiğini yukarıdaki bölümlerde anlatmıştık. Hayır demeye uzanan yolun önemli taşlarından biri olan otomatik düşüncelere takılmamayı öğrenmeli ve geliştirmelisiniz.
Bunlar sizin güzel bir orman gezintisinde ayağınızın takıldığı çukurlar gibidir.
Sürekli sendeler ve gezinin tadını çıkaramazsınız. Bu çukurları kapatmak, hayat yolculuğunuzun dengeli ve keyifli seyri için gereklidir.
Önceliklerinizi Belirleyin “Hayattaki önceliklerimizi belirlersek, bunların dışında kalanlara gülümseyerek hayır demek daha da kolaylaşır.”
Stephen Covey İstemeyerek söylediğiniz evetler hayatınızdan çalar ve başkaları için yaşayan bir hizmetkâra dönüşürsünüz. Hizmetkâr kostümünü size giydirmemeleri adına kendi yaşam sınırlarınızı ve önceliklerinizi belirlemeniz gerekir. Aksi takdirde istemediğiniz şeylerle uğraşmak zorunda kalabilirsiniz.
Hayatınızdaki öncelikleri belirlememek enerjinizi tüketen şeylerin sürekli etrafınızı sarmasına neden olur. Enerjimizi en çok tüketen alışkanlıklar arasında yaşanan her durumu kişisel algılamak, geçmişe takılıp kalmak, aşırı stres, aşırı düşünce, çözüm değil suçlu kovalamak, dedikodu yapmak gibi şeyler sayılabilir.
Kendinize bir liste yapın. Elbette hayat sert ve katı kurallarla örülmez, her zaman sürprizlere açık olmak ve olağan akışında yaşamak gerekir. Aşırı planlı-programlı olmak, rutinin içinde kalmanıza ve yaşamdan bir süre sonra keyif alamamanıza yol açar. Ancak sorumluluklarımızı belirlemek ve bunların dışında kalanlara da her zaman açık kapı bırakmak lezzetli bir yaşam için gereklidir.
Aslında bu listeyi yapmanın incelikli bir yolu da hayatınızın işgal altındaki yerlerini keşfetmenizden geçer. Kim kontrolünüz dışında hangi şeyleri çalıyor?
Hayatta nelere hayır diyemiyorsunuz? Önce hırsızları tespit edin. Daha sonra kontrolünü kaybettiğiniz yerlerin kumandasını tekrar ele alın.
Hafta sonu en azından bir günü tamamen kendinize mi ayırmak istiyorsunuz?
Ya da yazacağınız kitabınızla ilgili yoğun bir şekilde çalışmanız lazım ama arkadaşlarınızdan bir türlü fırsat bulamıyor musunuz? Duygusal olarak maniple mi ediliyorsunuz ve sömürü batağına mı çekiliyorsunuz?
Hepimizin hayatında işgal ediciler vardır. Ailemiz, eşimiz, sevgilimiz, arkadaşlarımız, alışkanlıklarımız, zor durumdaki insanlar, çocuklarımız, patronumuz, iş arkadaşlarımız, özel bağ kurduklarımız... Bunlardan bazıları hayatımızdaki konumları gereği özel ve değerli olsalar da zaman zaman sınırlarımızı zorlayabilirler.
Eşinizle ya da sevgilinizle kurduğunuz bağ nedeniyle onları kırmamak, üzmemek ya da yalnız kalmamak adına evetlerinizi rafa kaldırmış olabilirsiniz.
Zor durumda olan ve yardımınıza ihtiyaç duyan birine merhametinizden hayır demekten kaçınabilirsiniz. Tüm bu durumlar eğer zamanınızdan, duygularınızdan ve kendi kişilik özelliklerinizden bir şeyleri alıp götürüyorsa işgal altındasınız demektir.
Yapacağınız listeye önceliklerinizi yazın. Size keyif veren ya da sizin ilginizi üzerinde tutmanız gereken şeyler var mı bunları bulun. Bu listeyi yaparken yine tuzağa düşüp başkalarını mutlu etmek adına yaptıklarınızla doldurmayın.
Yazdığınız 10 madde sizin haricinizde sadece etrafınızdakileri içeriyorsa siz Evet Diyarı’nın yüce gönüllü bir hizmetkârısınız demektir.
Şimdi hayatta size keyif veren şeyleri düşünün. Örneğin “Haftada bir kez sinemaya gitmekten hoşlanırım” ya da “Akşamları kesinlikle iş maillerime bakmayacağım” diyebilirsiniz. “Arkadaşımın bana iş yıkmasına müsaade etmeyeceğim” ya da “Patronuma karşı mesafemi koruyacağım.” Bu liste sizin sınırlar listenizdir.
Unutmayın en ağır yük, hayır diyemeyen insanın yüküdür. Bir ömür başkalarını taşır sırtında.
Daha çok gayret etmek, korktuğunuz için nazik olmak ya da başkalarının sorumluluğunu üstlenmek ilişkilerinizin kusursuz olması adına işe yaramazlar.
Gereksinim duyduğunuz sevilme, yakınlık kurma gibi ihtiyaçların karşılanmasını sağlayan çözümler sizin her şeye evet demenizle mümkün olmaz.
Başkalarının sorumluluklarını almak yerine kendi hayatınızı sahiplenin.
Kendiniz için istediğiniz hayatı düşünün. İçinde hapsolmak istemeyeceğiniz bir ilişki, sizi tatmin etmeyen bir iş hayatı, olmak istemediğiniz bir mekân, katılmak zorunda olmadığınız bir yemek davetine evet demek kendi önceliklerinizden vazgeçmeniz demektir. Hayatınızda yerine getirmeniz gereken sorumluluklar ve bunun üstüne bir de kendiniz için kendinize karşı yapmanız gerekenler vardır.
Bunların yeterince farkında mısınız?
Zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal ihtiyaçları görememek bu alandaki sınırların işgaline ve tükenmenize neden olur. Önceliklerinizi iyi belirleyin.
Yorgun argın bir halde eve döndüğünüzde, belki de kuracak tek cümle için bile gücünüz yetmediğinde size derdini anlatmak isteyen bir arkadaşınıza hayır demek ya da yoğun iş temposunda zihninizin tükendiği anlarda patronunuza mazeret üretmeden bunu belirtmek ve sizin de bir kapasitenizin, sınırlarınızın olduğunu hatırlatmak kendinizi tüketmemek adına yapmanız gereken önemli şeylerdir.
Neye hayır deyip neye evet diyeceğimizi seçimlerimiz belirler. Her seçim bir sorumluluk demektir yani siz evet dediğinizde aynı zamanda bir sorumluluk sırtlanmış olursunuz. Ne yazık ki sorumluluk alma konusunda olgun yaklaşım sergileyebilen insan sayısı azdır. Bir şeyleri başkalarına yıkmak konusunda oldukça istekli olanlarımız vardır. Bu bazen yaşanan bir tersliğin tamamen başkalarına mal edilmesi gibi duygusal bir yük ya da yerine getirilmesi gereken bir görev, iş olabilir. Sonuçta yaşadığınız olumsuz duygular nedeniyle evet demenizin faturalarını başkalarına kesmektense, bunun sizin seçimleriniz olduğunu görmek tekrar aynı hataya düşmemek adına çizeceğiniz bir yol haritasıdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayır Diyebilme Sanatı
Kurgu OlmayanMüthiş Psikoloji tarafından yazılmıştır Gerçekten "özgür" müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediğ...