Ortak değerler: Para kazanmak, ihtiyaçlarımızı tamamlama zorunluluğumuzun olması çalışma hayatında birtakım değerlerin varlığını ortadan kaldırmaya gerekçe değildir. Faydalı olmak, üretim süreçlerinde bir rolünüzün olması, hem çalıştığınız kuruma hem de kendi hayatınıza anlam kazandırmak önemlidir. Çalıştığınız yerle aynı değerler uğruna savaşmıyorsanız, etik olarak kendinize uygun düşmeyen durumların bir parçası olduğunuzu hissediyorsanız hayır demeniz gerekir.
Yöneticileriniz kapasiteniz ve becerileriniz konusunda sizden yüksek beklentiler içinde olabilir. Yapamayacağınız görevleri yapmak zorundayken bulabilirsiniz kendinizi. Deneyim ve tecrübelerinize göre sizi aşan ve yapamayacağınız bir sorumluluğun size yüklenmesine hayır demelisiniz. Eğer bu sorumluluklar görev tanımınızı da aşıyorsa bunu yöneticinize belirtmeniz gerekir.
İş hayatında çalışma arkadaşlarınızla sınırlar konusunda yaşayabileceğiniz sorunlar neler olabilir?
Çalıştığınız kurumda genelde sorumluluk üstlenmekten kaçınan ya da kendi yerine getirmesi gereken işleri başkasına yıkmaya çalışan birisi tarafından esir alınmış olabilirsiniz. Eğer “Her şeye yeterim!” yanlış inancına sahip biriyseniz itiraz etmez ve kabul edersiniz. Ancak kapasiteniz nihayetinde sınırlıdır.
Aldığınız sorumluluğu yerine getirmeniz için enerji, zaman, fiziksel ve zihinsel olarak çaba harcarsınız. Üstelik bunların yanı sıra işi hakkıyla da yerine getirmeniz gereklidir. Sırtınızdaki küfenin alabileceği yük bellidir ve siz hayır demediğinizde küfenize sürekli bir şeyler koyanlar varsa altında kalmanız muhtemeldir. Bunun cezasını başkaları değil siz ödersiniz.
Korku ve kaygılardan dolayı sorumluluk almaktan kaçınan arkadaşınızı sürekli koruyucu bir tavır sergiliyor olabilirsiniz. Ya da iyi niyetiniz suiistimal ediliyor olabilir. Arkadaşlarınız söz konusu olduğunda dikkat etmeniz gereken şey onların sınırlar konusundaki yanlış yönelimleri kadar sizin de sınırlarınızın geçirgen bir halde olmasıdır.
Yardımsever olmak güzeldir. Beraber çalıştığınız iş arkadaşınızla işbirliği içinde olmanın hem kendiniz hem de ortaya koyduklarınızı geliştiren ve büyüten bir işlevi olmalıdır.
Çalışma hayatının zaman zaman çok yoğun ve yıpratıcı olduğu bir gerçek.
Kurumsal bir yer de olsa kurduğunuz bağ ve sadakat sizin oranın bir çalışanı olduğunuz gerçeğini de değiştirmiyor. Dolayısıyla iş yaşamında sunacağınız fedakârlığın da bir sınırı olmalı.
Kendinizle ilgili sınırları çizmediğinizde nelerle karşılaşabilirsiniz bakalım.
Fedakârlığın boyutlarını abarttığınızda özel hayatınız ihlal edilmeye başlar.
Ailenizle, sevdiklerinizle ya da tek başınıza geçirmeye ayıracağınız zamanı işinize ayırmaya başlarsınız. Sürekli mesaiye kalmak, hafta sonu raporlarla ve dosyalarla boğuşmak zorunda kalır ve kafanızda sürekli işle yaşayan bir hale gelirsiniz. Aslında bunu siz yaparsınız. Siz hayır diyemediğinizde yaşamınızdaki diğer alanlar iş hayatınız tarafından işgal edilir.
Düşünün yaşam bahçenizin bir kısmını kaplaması gereken iş yaşantınız tüm bahçeyi işgal edecek bir boyuta geldi. Böyle bir durumda da sizin yeni ekecekleriniz için uygun toprak parçası kalmayacaktır. Üstelik büyütülen sağlıksız ve verimsizse ruhsal dünyanız da bundan nasibini alacaktır.
Yoğun tempoda çalışmak, geç saatlere kadar iş kovalamak sağlığınızı da bozmaya başlar. Fiziksel ve psikolojik olarak yıpranırsınız. Üstelik çalışırken yaşadığınız stres ve gerginlik etrafınızdaki insanlarla kurduğunuz ilişkileri de olumsuz etkiler.
Çok sık rastlanan bir durumdur. Zorlayıcı bir işgününden eve döndükten sonra üzerimizdeki kiri pası eşimize, çocuğumuza dökebiliriz. Stres altındayken içimizde biriken öfkeyi yanlış kişilere yönlendirebilir ve onları üzebiliriz.
Hayır diyerek altından kalkamayacağınız yüklerin altına girmemiş olursunuz.
Örneğin belli bir bütçe karşılığında yapmanız gereken bir iş teklifi aldınız.
Üstelik iş teklifini getiren kişi de sizin oldukça yakın bir dostunuz olsun ve size ricada bulunsun diyelim. Size kabul edip etmeyeceğinizi sorduğunda pek çok motivasyonla ne diyeceğinizi düşünürsünüz. Değil mi?
Peki neleri gözden geçirirsiniz?
Öncelikle teklifi getirenin yakın dostunuz olması ve üstelik de ricada bulunması nedeniyle çoktan cebinizdeki hayırların bir kısmı yanmıştır bile.
Arkadaşınızı kırmaktan, onu geri çevirmekten dolayı hissedeceğiniz mutsuzluğun emareleri içinizde bir yerlerde belirmeye başlamıştır hatta.
Sunduğu teklif karşılığında verilecek bütçe fena da değildir ama işe baktığınızda epey yorucu bir mesele olduğunu anladınız.
Böyle bir durumda evet demeniz sizin yapılması gereken işi zamanında yapamama, yeterince iyi yapamama gibi sonuçlarla uğraşmanıza yol açabilir.
Üstelik aracı arkadaşınızı da size kefil olduğu için zor durumda bırakabilirsiniz.
Üstüne üstlük eğer yaptığınız işle ilgili en azından o alanda tanınıyorsanız bu sizin için negatif bir algı da yaratır ve muhtemelen sizin çalışma stiliniz artık bu şekilde anılabilir.
Hayır demenin bazı anlarda faydaları tahmin edemeyeceğinizden de büyük olabilir. Eşinizi dostunuzu kırmamak adına söylediğiniz evetler, sizin emek vererek inşa ettiğiniz kişilik değerlerinizi ve mesleki bilinirliğinizi zedeleyecek sonuçlar doğurabilir. Hayır diyerek ayrıca gereksiz bir stresten de kurtulmuş olursunuz.
Yapabileceklerinizin seçimi sizin elinizde. Kimsenin elinize tutuşturduğu seçenekleri yapmak zorunda hissetmeyin. Kendi yapabileceklerinizin farkında olmanız ve bunu aynı zamanda da yönetebilmeniz size mutlu ve başarılı bir hayatın kapılarını açar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayır Diyebilme Sanatı
Non-FictionMüthiş Psikoloji tarafından yazılmıştır Gerçekten "özgür" müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediğ...