Askeriyeden mecburi bir şekilde emekli olduktan sonra , kendimi işsiz bir şekilde dolanırken bulmuştum.
Neredeyse işimden ayrılalı altı ay kadar oluyordu. Boş boş oturuyor olmak, yıllarını askeriyeye adamış biri olarak , bana oldukça zor geliyordu. Bu durum zaten bozuk olan psikolojimin daha beter hale gelmesini sağlamıştı.
Günümün çoğunu uyuyarak , uyanık olduğum zamanlarda da içerek geçiriyordum. Nerde sabah nerede akşam ettiğimi bilmediğim günlerim gecelerim birbirini kovalayıp duruyordu.
Askeriye düzenine yıllarımı verdiğim için , öz bakımımdan asla ödün veremesem de , içsel yıkımımı bir türlü önleyememiştim.
Ne kadar geç yatarsam yatayım, sabah aynı saatte ayakta olmak , günlük tıraş olmak , kıyafetlerimin sürekli ütülü ve düzenli olması. Evimin her daim ne olursa olsun düzenli olması . Bana askeri geçmişimden kalan en büyük mirastı.
Erken uyansam bile, sonra bütün günümü yatakta geçirmekse içsel yıkımımın yakamı bırakmamasından kaynaklanıyordu.Alışkanlığım sadece erken kalkmaktan ibaret olarak kalmıştı.
Eskiden kafamı kaşıyacak vaktim bile olmazdı. Bu durumu düşündükçe daha da çok üzülüyordum.
Çevrem çok geniş olmasına rağmen, bana askeriyeyi hatırlatan her insandan uzak kalmayı seçmiştim.
Başlarda beni çok sık arayan herkes, benim mesafeli kalmam sonucunda aramayı , sormayı da yavaş yavaş kesmeye başlamışlardı.
Kimseyi suçlamıyordum. Yalnız kalmak tamamen benim seçimimdi. Bu durumdan mutsuz değildim. Arada bir eski halimi özlesem de ,bir daha askeriyeye dönemeyeceğim için bu özlem dolu düşünceleri kafamdan def ediyordum.
Her gün bir diğer günün aynısı olarak devam ediyordu. Genç yaşta emekliye ayrılmış ,işe yaramaz boş bir insan olmuştum artık.
Bu düşüncelerle bir bütün olmuş bir şekilde hayatıma devam etmeye çalışıyordum.
Başlarda içki acımı hafifletir gibi olmuştu ama artık oda işime yaramaz hale gelmişti.
Doktorum ağır bir depresyon geçirdiğimi, ilaçlarımı aksatmamam gerektiğini söylese de bunların safsata olduğunu düşünüyordum. Benim ilaca değil , işe yaradığımı hissettirecek bir işe ihtiyacım vardı.
İş içinse hiç bir şey yapmıyordum. Boş boş gezinip ,işin önüme düşmesini bekliyordum. Olmayınca da hayata küsüp kendimi daha çok dibe itiyordum.
İyi gelecek şeyi bilip bunun için adım atmamaksa neydi hiç bilmiyordum. Ben bile artık kendimi anlamıyordum.
Herkesin saygı duyduğu , beni görünce önümde hazır kıta durulan bir komutan değildim artık. Hiç bir saygınlığım ve özelliğim kalmamıştı. Bazen düşününce kendime yüklediğim tek misyonun askerlik olmasının bana ne kadar zarar verdiğini anlıyordum.
Artık her şey için çok geçti . Hayatımı böyle olmasını kabul edip , devam etmem gerekiyordu ama bende adım atacak güç kalmamıştı.
Bunun bilincinde olarak ,Yine kendimi bitirene kadar içmeye ve hiç bir şey düşünmeden eve gidip sızacağım bir gün geçirmeye karar vermiştim. Önüme gelen ilk bara daldım barmenin karşısına geçip içkimi sipariş ettim.
Etrafla ilgim yoktu ama etrafta olan ses bana iyi geliyordu. Evde içki içtiğim zamanlarda, sessizlikten dolayı kendime daha çok sarıyordum. Kalabalık ilgimi çekmese de , etraftaki sese ihtiyacım vardı.
Artık ufak ufak beynimin uyuşmaya başladığı vakit yanıma bir bedenin oturduğunu fark etmiştim. Yine de ilgimi çekmediği için bakmayıp içkimi yudumlamaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA
Romanceiki baskın karakter , iki farklı hayat , iki farklı dünya ... ve birlikte olmamak için onlarca sebep. peki ya kalpleri? not : bütün hikayelerim yetişkin içerik. yaşınız küçük yada cinsellikten hoşlanmıyorsanız uzak durun.