"omi amca!" küçük kız, sessiz olmaya çalışarak girdiği odada kiyoomi'nin başında dikilmiş, fısıldayarak uyandırmaya çalışıyordu. aslında odaya girdiğini ikisi de duymuştu, atsumu bozuntuya vermeden uyuyor taklidine devam ediyordu çünkü her sene böyle yapmaya alışmıştı. kiyoomi ise yavaşça gözlerini aralayıp yeni uyanmış gibi yapmıştı. oysa sabahın köründe atsumu'ya ilk hediyesini veren o olmuştu zaten. "dedem ve babaannem geldi, biz de gidelim hadi. sessiz ol da babam uyanmasın." fısıldayarak sözlerine devam etti reina.
"anlaştık, hemen geliyorum prenses."
bunun üstüne küçük kız odadan çıktıktan kısa süre sonra kiyoomi de oturma odasına gitti. özellikle gözleri atsumu'ya çok benzeyen kumral bir adamla daha önce tanıştığı annesini gördü sevgilisinin. adam, dizine oturttuğu reina'nın heyecanla anlattığı şeyleri dinlerken çok keyifli gözüküyordu ama miya ailesinin şu ana kadar karşılaştığı tüm üyelerinin yüzüne çökmüş hüzün onda da mevcuttu. kiyoomi'nin geldiğini duyduğunda ona dönen adam, olduğundan çok daha yaşlı gözüküyordu. reina'yı kucağına alıp ayağa kalktı ve elini kiyoomi'ye uzattı.
"hayatım kaç kere söyledim, temas yok." kiyoomi ile daha önce tanışmış olan kadın sıcak bir gülümsemeyle yetindi.
"kusura bakma, alışkanlık işte." adam mahçup bir şekilde gülümsedi kiyoomi'ye. "memnun oldum oğlum, biz yokken atsumu'ya iyi baktığın için teşekkür ederim."
"siz kusura bakmayın asıl, böyle biraz samimiyetsiz oluyor. hem teşekkür edilecek bir şey yok." kiyoomi, karşısındaki adamın gülümsemesine içten bir karşılık verdi. sevgilisinin ailesi tarafından böyle sıcak karşılanmak içini ısıtmıştı. kendi ailesine zorla kabul ettirebildiği yöneliminden dolayı bu tarz tatlı bir tavır bir yana, nezaketen bir gülümseme bile görmemeye alışkındı çünkü. atsumu'nun ailesi hiç de öyle geri kafalı insanlar olmadıklarını göstermişlerdi.
"dede, omi amcam çok güzel kitap okuyor biliyor musun?" reina heyecanla bağırdı. "ve ben paris'te tatlıcı açacağım! sen paris'in nerede olduğunu biliyor musun dede?"
"biliyorum tabii bir tanem, söyle babana da götürsün seni."
"babam!" minik elini ağzına kapattı reina. "hadi uyanmadan pastamızı bitirelim!" ve dedesinin kucağından atlayıp pasta yapan babaannesine yardım etmeye gitti. ikisi pastayla uğraşırken kiyoomi, oturup atsumu'nun babasıyla sohbet etti. oldukça keyifli olan sohbetlerini bölen reina'nın koşarak gelip pastanın hazır olduğunu söylemesiydi. daha sonra hep beraber atsumu'yu uyandırmaya gittiler ve sarışın adam oscar'a layık bir oyunculuk sergiledi. bunu fark etmeyen tek kişi olan reina harici herkes gülmüştü.
kahvaltı edip pastalarını yerken güzel bir film seyrettiler. atsumu gerçekten mutlu gözüküyordu, anne ve babasına sarıldığı o ilk an haricinde. üçü sarıldığında aralarında hiçbir konuşma geçmemiş de olsa da çok şey paylaştıkları belliydi. çalan kapı ayrılmalarına sebep olmasaydı daha uzun süre öyle kalabilirlerdi. sonra silkelenip kendine gelen atsumu, yüzüne bir gülümseme yerleştirmeyi başarabilmişti.
günün kalanında yavaş yavaş eve doluşmaya başlayan insanlar atsumu'nun kafasını dağıtmışlardı. akşama evde içmeli, dağıtmalı bir parti vereceklerini kiyoomi'ye söylediklerinde adamın ilk düşündüğü "reina'ya ne olacak?" olmuştu. sonra shoyo ona hafifçe gülümsemiş, dedesi ve babaannesinin onu kendi evlerine götüreceklerini söylemişti. bununla birlikte rahatlayan kiyoomi, gözlerini yeniden sevgilisine çevirdiğinde onun da kendisine baktığını görmüştü.
"ne fısıldaşıyorsunuz bakalım?" yanlarına gelip de kolunu shoyo'nun omzuna attığında sordu atsumu.
"manitanın sana sürprizi varmış." deyip göz kırparak sıyrıldı atsumu'dan shoyo ve ne sürprizi olduğunu bilmeyen kiyoomi ile yalnız bıraktı onu.
"ee, ne sürprizi varmış sevgilimin bana?" diye soran atsumu, bir adım attı sevgilisine ve yakasını düzeltmeye başladı onun. sevgilisinin, beline dolanan ve onu iyice kendine çeken kollarını hissettiğinde sırıtmaya başladı. aslında kiyoomi'nin sürprizi falan olmadığını ve bir şeyler planladıklarını biliyordu ama umrunda değildi. sevgilisiyle cilveleşmek için bir fırsat görürse bunu kullanırdı.
"sabahkinden bu gece de verecekmiş, ister miydin?" kiyoomi de açık kale gördüğünde gol atmaktan çekinmezdi.
"istemek ne kelime, pastayı üflerken bile onu diledim." dedi ve dudaklarını birleştirdi atsumu.
"oğlum, bizi eve bıraksana. reina da bizimle kalacakmış bu gece." annesinin konuşmasıyla sevgilisinden yavaşça uzaklaşan atsumu kızına bakıp gülümsedi.
"babaannelerde mi kalacaksın sen güzelim?"
"evet! dedem benim için yaptığı salıncağı göstercekmiş! işin bitince sen de gelirsin, olur mu babiş?"
"olur tabii ki güzel kızım." kucağına aldığı kızını öpücüklere boğdu atsumu. daha sonra hep beraber çıkmak için hazırlanmaya başladılar. atsumu, kiyoomi'nin de gelmesini istemişti, bunu söylerken kalbinin çarptığını ve avuçlarının terlediğini hissetmişti. onun gerginliğini fark eden kiyoomi her ne kadar evi bu deli danalar sürüsüne bırakmak istemese de aralarında aklı başında olan arkadaşlarının da olmasına güvenerek kabul etmişti sevgilisinin teklifini. iki adam, miya ailesiyle bir araba yolculuğunun ardından ertesi gün geleceklerine söz verip arabaya tekrar bindiler.
"atsumu, başka bir yere mi gidiyoruz?" evden farklı bir yola saptıklarını fark ettiğinde sordu kiyoomi.
"evet." dedi atsumu güçlükle yutkunurken. "osamu'ya gidiyoruz."
bu cevaptan sonra kiyoomi'nin en son beklediği şey bir mezarlığa park etmeleriydi.
—
bu fic haikyuu #2 olmuş hiç beklemiyordum çok sevindimm
osamu'ya bir şey olmamış olsun lütfen diyen biri vardı, üzgünüm 😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me | sakuatsu
Fanfictionliseden sonra tekrar karşılaştığı atsumu'nun bir çocuğu olduğunu öğrenen kiyoomi'nin onların hayatına dahil olma hikayesi.