-25-

133 12 34
                                    

geçmiş

akşam olağanüstü başlamıştı. güzel ışıklandırılmış restoranın sıcak havasında tabak çatalların birbirine değince çıkardığı seslerin yanı sıra keyifli kahkahalar yükseliyordu. atsumu'nun masasında da durum farklı değildi, tek fazla olan yanlarındaki bebeğin sesiydi. bu kadar minik bir şeyi bu denli sevebileceğinden habersiz olan üçlünün tüm ilgisini üzerine çekiyordu adeta.

"senin baban beni kıskanıyor kızım." her zamanki gibi kardeşiyle atışıyor olan adam çocuğu kucağına alırken konuştu. "bir şey söyle şu babana." çocuk ise ne olduğunu anlamak şöyle dursun, neden bebek sandalyesinden alındığını bile algılayamamıştı doğal olarak. ancak atsumu'nun onu havada tutmasıyla keyiflenmiş olacak ki gülüyor, adamın suratına dokunmak için uzanmaya çalışıyordu. daha yeni konuşmaya başlamış çocuğun minik ağzından çat pat bir "baba!" çığlığı yükselince atsumu gülmeye başladı.

"ben de mi baba olayım? çok mu seviyorsun sen beni?" çocuğun yanaklarını öperken sordu, bu kadar çok öpülmekten hazzetmeyen bebek hafifçe yüzünü buruşturup mızırdanmaya başladığında rintaro kollarını uzatıp çocuğun kendine gelmesini sağladı.

"rahat bırak bebeğimi atsumu." rintaro, sinir olmuş gibi yapmaya çalışsa da ikilinin yakınlaşmasından hoşlanmış gözüküyordu. üstelik uzun süredir görmedikleri koca bebeklerini özlemişlerdi.

"ne babasından bahsediyorsun? sen kendin bebeksin bir kere." reina'nın elini tuttu konuşurken osamu. "büyüdüğün zaman bakarız."

"lan 'samu, ben senden büyüğüm be!" çıkıştı atsumu.

"annem sen üzülme diye öyle dedi diye kaç kere söylemem gerekiyor. aş artık bunları, koca bebek."

"senin canın dayak istiyor galiba?" atsumu sinir olmuş gözükse de kendisi de farkındaydı böyle atışmayı bile özlediğinin. kardeşi ve en yakın arkadaşı, bu dünya tatlısı kızı evlat edindiğinden beri ikinci görüşmeleriydi atsumu'yla. maçlar ve antrenmanlar için seyahat etmesi gerekiyordu atsumu'nun ama yine de tüm süreç boyunca ikiliye destek olmayı başarmıştı. hatta o ikisine bebek sahibi olmak için çok erken bir yaşta olduklarını söylemeyen tek kişiydi. onların tüm ilişkileri gözünün önünde yaşanmıştı, kimse kardeşi ve en yakın arkadaşını ondan iyi tanıyamazdı ve eğer o ikisi, buna hazır olduklarını söylüyorlardıysa hazır olduklarından emindi.

üstelik osamu'nun onigiri işi oldukça iyi gitmeye başlamıştı, bu gidişle iyice popülerleşeceği belliydi. reina'ya muhteşem bir hayat sunabileceklerini çok biliyordu atsumu. bu yüzden hiç sorgulamadı. sevgi dolu bir aile ortamında büyümenin sahip olunabilecek en büyük lütuf olduğunu, en az osamu ve rintaro'nun birbirlerine deli gibi aşık olduğunu bildiği kadar iyi biliyordu. şimdi bir süreliğine onlara yerleşmiş olan atsumu, orada geçireceği günlerin harika olacağından emindi.

"sanki atabilecek de." osamu konuştuktan sonra alaycı bir şekilde gülmüştü.

"saçmalamayın." diyen rintaro'ya şok içinde baktı atsumu. genellikle kavgalarını dört göz ve bir de kamerayla bekleyen adamın şu an karşı çıkmasına şaşırmış gözüküyordu. "bebeğimin sizin gibi şiddete yatkın olmasını istemiyorum."

"aşkım o zaman atsumu'yla beni reina'yla aynı eve koymak iyi bir fikir değildi." osamu konuştuktan sonra reina ona dönüp güldü, hiçbir şey anlamamış olsa da böyle gülüyor olması herkese şirin gelmişti. osamu eğilip kızının yanağını öptüğünde çocuk bundan rahatsız olmuş görünmemişti ki bu atsumu'yu biraz sinir etmişti. sonuçta babası o, diye geçirdi içinden, çocuk tüm vaktini onunla geçiriyor. kızının gülüşü tüm dikkatini dağıtmış olan osamu keyifle gülümsedi.

"sizi çok özlemişim." bunun birden nerden çıktığını atsumu da anlayamamıştı, böyle şeyleri kardeşiyle de rintaroyla da birbirlerine pek de söyleyen tiplenden değillerdi. yemeğin o saniyesine kadar zaten hepsinin aklından geçen buydu, üçü birlikte vakit geçirmeyi çok özlemişlerdi. lisede bir saniyeleri bile ayrı geçmeyen üçlüye birkaç ay görüşmemek fazla gelmişti. zaten evli olan çiftle yaşayan atsumu, ailelerinin bir parçasıydı. bu yüzden önce şaşkınlıkla yemeklerinden ve reina'dan bakışlarını uzaklaştırmış olan iki adam daha sonra hafifçe gülümsemeye başlamıştı.

"biz de seni özledik atsumu, iyi ki geldin." rintaro gülümsedi, reina keyifle el çırptı. konuşmalardan hiçbir şey anlamayan çocuğun tepkileri oldukça yerliydi.

"artık yapışırsın zaten bize." osamu sırıtarak konuştu.

"evinize benim için oda yapan sizdiniz. ne yapayım ben sizin inek evinizde? her yerde bir dolu kitapla animasyon figürleri..."

"kültürsüz işte aşkım görüyorsun, aynı odada kaldık yıllarca ama alıştıramadım."

rintaro bunun üzerine gülerek, "sen çok mu kitap okuyorsun sevgilim?" diye sordu alaycı bir tavırla.

"en azından bir çeşit kültürüm var, bunda hiç yok."

"var, por-" rintaro'nun ağzına ve osamu'nun ensesine aynı anda attığı şaplaklardan dolayı susmak zorunda kalmıştı atsumu, tabii hemen toparlandı. "ne var be? ne anlayacak sanki çocuk? hem bunlar hayatın gerçekleri, değil mi reina?" atsumu'nun kendine bakarak sorduğu soru üzerine reina yine ellerini çırptı.

"kızımın yanında uslu dur, aklını alırım." osamu'nun lafı üzerine ikili tekrar atışmaya başladı. herkes bu şekilde hararetle muhabbet ederek birbirlerine görüşmedikleri süreçte sanki her gün görüntülü konuşmuyorlarmış gibi neler yaptıklarını anlattı. sonunda yemeği bitirdiklerinde reina'nın uykusu gelmiş, mızmızlanmaya başlamıştı. osamu hesabı ödedikten sonra çıkıp arabaya geçtiler. diğer çocukları gibi davrandıkları atsumu'yu arkaya, reina'nın yanına atmışlardı.

"iki saniye sonra uyur, arabaya binince duramıyor." dedi rintaro.

"iki gıdım canı var zaten, tabii duramaz." dedi atsumu ve yanlarından kayıp giden yol dikkatini dağıtınca başka bir konuya atladı. "tekrar sizinle yaşamaya başlamak çok eğlenceli olacak." bugün, atsumu'nun onlara söylediği ikinci güzel şeydi ve bu pek de hayra alamet değil gibiydi. tabii kimse buna takılmadı. arabanın yarı açık ön camlarından içeri sızan tatlı yaz rüzgarı, güzel bir müzik, yıldızlı gökyüzü ve yanınızda en sevdiğiniz insanlar... atsumu, daha mutlu olamayacağını hissetti ve reina'ya dönüp uyuduğunu görünce gülümsedi.

sıradan bir insanın başına gelen diğer tüm güzel şeyler gibi, bu da pek uzun sürmedi. atsumu'nun uzun zaman sonra geçirdiği en güzel gecenin hayatının en berbat gecesine döndüğü o saniye, kafasını ön cama geri çevirdiği ve koca kamyonun beyaz farlarını gördüğü o saniyeydi. burdan sonrasını hâlâ net bir şekilde hatırlayamasa da, canından çok sevdiği kardeşi ve en değer verdiği arkadaşının son haykırışları, kendini yanındaki küçük kızın üstüne siper edişi ve bebeğin korkuyla ağlaması beyninden bir daha asla silinmedi atsumu'nun.

stay with me | sakuatsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin