-10-

197 20 21
                                    

"yani şimdi çıkıyor musunuz?"

"öyle demedim shoyo." utanmıştı yine atsumu.

"sana seni sevdiğini söylemiş. sen de ondan hoşlanmıyor musun?" 

"evet ama bu bir ilişkiye hazır olduğum anlamına gelmiyor." buzlu americanosunun dibini höpürdeterek çekmeye başlamadan hemen önce söylemişti atsumu. bir süre sonra daha gelmediğini fark edip pes etti ve arkasına yaslandı. shoyo zaten çok kahve içmediği için kendininkini ona uzattı. hep böyle yaparlardı.

"böyle giderse hiçbir zaman hazır olmayacaksın, atsumu. omi-san çok iyi biri, bunu sen de biliyorsun." 

"evet, elbette öyle. birkaç sene önce bana böyle gelseydi gözümü kırpmadan kabul ederdim." derin bir nefes aldı. "onu ilk gördüğüm andan itibaren ondan çok hoşlanmıştım zaten. ama şimdi olmaz, bunu sen de biliyorsun. ona anlatamam, o da merak eder. kimse yanımda yokken ağlamaya o kadar alıştım ki o yanımdayken de ağlarım, ağlıyorum da. gittikçe daha fazla merak edecek ve benim konuşmaya gücüm yok."

"bence omi-san senden böyle bir şey beklemez. sen hazır olana kadar bekler. hem denemeden nerden bilebilirsin ki?" shoyo'nun haklı olduğunu biliyordu atsumu. onu onaylarcasına kafasını salladı. en azından bunu kabul edip etmeyeceğini sorabilirdi kiyoomi'ye.

--

babam bugün ilk defa okul kampına gitmem için izin verdi!" diye haykırdı reina, kiyoomi'nin kollarına atlarken. kiyoomi'nin fiziksel temastan kaçınmadığı az sayıdaki insanın arasına girmişti küçük kız, tabii babası da. kiyoomi onun yumuşacık yanağına küçük bir öpücük kondurdu. küçük kız heyecanla tüm ayrıntıları anlatırken onu gülümseyerek dinledi.

"çok sevindim canım," dedi kiyoomi. "artık kampa gidebilecek yaşa geldin." dedi kiyoomi, atsumu'nun buna kızı büyüdüğü için değil, aşırı korumacı tavrından kurtulmak için izin verdiğini bilse de. sarışın adam mutfaktan çıkıp kapının kenarına yaslandı ve gülümseterek kiyoomi ve kızının bu hâlini seyretti. nasıl bir görüntü oluşturduğunu bir bilse, diye geçirdi kiyoomi onun güzelliğine bakarken. 

"hoş geldin, omi-kun." 

"hoş buldum. bu güzellik kampa gidiyormuş." 

"sorma, izin verdiğimde hepinizi sıradan arayacaktı neredeyse." kiyoomi güldü. bu sefer bu görüntünün gerçekliğini sorgulama sırası atsumu'daydı. bir insana gülmenin bu kadar yakışması haksızlıktı. kiyoomi, reina'nın kitap okumasını istemesi üzerine kitaplığa yönlendiğinde atsumu da mutfağa geri döndü. reina gitmeden önceki son akşamları olduğu için özel bir yemek yapmaya karar vermişti. bu birkaç gün, atsumu için zor geçecekti. bu yüzden kiyoomi ve daha sonra diğer arkadaşları onunla kalacaktı. 

atsumu yemeği hazırladığında reina'ya ellerini yıkamasını söylerek seslendi. tam o sırada okudukları kitabı bitirmiş olan kiyoomi, onu yerine koymak için ayağa kalkmıştı. küçük kız lavaboya koşarken kiyoomi kitabı yerine koydu. atsumu pek de öyle çok kitap okuyan biri gibi gözükmese de kitaplıkta reina'nın kitapları dışında da bir ton kitap vardı. bunlardan bir tanesini eline aldı kiyoomi, kendi de pek kitap okumaya vakit bulamazdı ama yine de seviyordu. 

kitabı karıştırırken sayfalarda bir potluk fark eden kiyoomi, o sayfayı açmaya çalışırken bir fotoğraf düştü kitabın arasından. fotoğrafı almak için eğildi ve daha sonra bakakaldı. o ana kadar, atsumu'nun bir ikizi olduğunu nasıl unutmuştu? fotoğrafta atsumu, osamu ve kiyoomi'nin gözünün bir yerden ısırdığı bir genç adam daha vardı. onu yerden aldığı anda odada birinin varlığını daha fark etti kiyoomi. dönüp de kapıya baktığında dehşete düşmüş bir ifadeyle ona bakan atsumu'yu gördü.

stay with me | sakuatsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin