Baş ağrımın ortadan kalkması için bir tane Adil patlattım.
(Advil= Ağrı kesici)
Önlüğünü son giydiğimden bu yana birkaç gün geçmişti ve kendimi işe dönmek için kaçınırken bulmuştum.
Sadece biraz para kazanmak için değil, aynı zamanda Jackson'ı tekrar görmek için de...
Esrarengiz geçmişi hakkında daha fazla şey bildiğime göre, onun hakkındaki algının değişip değişmediğini görmek istedim. Eğer onun hareketlerinden ya da yüz ifadelerinden biraz daha mana çıkarabilirsem...
Onu psikanaliz etmek için para almıyordum ama o, çözmek istediğim bir bulmacaydı.
Yarım şişe suyu kafaya diktim ve 606 numaralı odaya doğru yol aldım. Anahtarımı kilidin içine soktum ve içeri girdim.
Tamamen boş...
Hemen panik moduna geçtim.
Jackson yine mi kaçtı?!
~~~~~~~~~~
Programın hasta dosyasının yanına asıldığını görmesem, kıyameti kopararak koridorlarda koşmak üzereydim.
"Diğer hastalarla eğlence" zamanındaydı.
İç çekerek ferahladım.
Tanrı biliyor ya, gözetimimdeyken bir tane daha firara ihtiyacım yoktu.
Kargaşa sesini duyduğumda, dinlenme odasına gidiyordum. Adımlarımı hızlandırdım.
Bu sefer ne oldu?
~~~~~~~~~~
Ken ve birkaç hemşireyi, odanın dışında dururken buldum. Endişeli ifadelerle içeri bakıyorlardı ve ayakları gergin bir şekilde geri gidip geliyordu.
"Neler oluyor?" diye sordum kardeşime.
Büyük pencereye doğru başını sallayarak,"Kendin gör," dedi
Jackson'ı, bacaklarını çapraz yapmış halde yerde otururken gördüm. Duvara asılmış olan büyük, düz ekran televizyona bakıyordu.
Ağzını bir maske kapatıyordu ve bilekleri de her zamanki deri kelepçelerle birbirine bağlıydı.
Ama yanında başka bir hasta vardı.
Kızgın Dave.
Hayır
~~~~~~~~~~
"Tam bir pisliksin Jackson!" diye bağırdı Kızgın Dave. "Buradaki herkes senden korkuyor ama senin bir bok olmadığını biliyorum."
Jackson onu görmezden geldi. Bakışları televizyona sabitlendi. Bu sadece Kızgın Dave'i cesaretlendiriyor gibiydi.
"Ne oldu, sürtük? Bana bakmaya bile korkuyor musun?" Kızgın Dave güldü, Jackson'ın yüzüne tükürdü.
Jackson'ın gözünün seğirdiğini gördüm ve kalbim hızla atmaya başladı. "Sen hasta bir pisliksin, biliyor musun? Bütün o insanları doğradın."
Jackson yumruklarını sıktı. Damarlarının kollarının üzerinden dışarı çıktığını görebiliyordum.
Ken'e," Belki de daha fazla koruma çalışmalısın..." dedim.
Ken telsizine uzandı.
"Ve harhangi biri değil," diyerek devam etti Kızgın Dave. "Birinin kendi annesini öldürmesi için gerçek bir piç olması..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTUDAKİ JACK
General FictionHemşire Riley, psikiyatri koğuşundaki en kötü hastalardan biri olan Jackson Wolfe' a atandı. Wolfe'un çevresindeki herkes aniden ölürken, onun uğruna ölünecek kadar seksi olması da oldukça ironikti. Jakson, cazibesiyle Riley' i kendisine çekerken...