13(isteme 2)

364 26 3
                                    

Mustafa'nın elinden ilk önce çikolatayı sonra da çiçeği aldım.

"Güzel olmuşsun." Gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Sen de güzel çiçekler almışsın." Gülümsedi.

"Bana yakışıklı olmuşsun demek yerine çiçeklere güzel demeyi mi seçiyorsun yani?" Gergince alt dudağımı ağzımın içine yuvarladım. Gözlerimi de çiçeklerin üzerine diktim.

"Kardeşim uğraşmasana nişanlınla." Şaşkınlıkla kapıdan gelen sese döndüm. Kaç kişi vardı? Sekiz. Hepsinde de gülen bir yüz. Ve... Üstlerinde üniformaları vardı. Gözlerimi kapatıp önüme döndüm.

Kapıyı kapıda duran sekiz kişinin yüzüne kapatsa mıydım acaba? Gelmeseler miydi içeriye?

"İçeriye girebilir miyiz yenge?" Sakince başımı salladım. Hala şaşkındım. Bu kadar kişinin geleceği bir isteme beklemiyordum. Ayrıca daha Mustafa'nın nişanlısı bile olmamıştım ki! Ne diye nişanlın demişti!?

Derin bir nefes alıp sakin kalmaya zorladım kendimi.

"İçeriye geçin siz. Ben de çikolatayı mutfağa koyayım geliyorum." Mustafa bana gülümseyip, arkasına taktığı altı erkek iki kızla salona geçti.

Kız? Timinde kız da vardı. Daha fazla şaşkınlığı kaldıramayacak olmamla hızla mutfağa ilerledim. Çikolatayı boş bir yere koyup kucağımda çiçekle boş elime aldığım bardağa su koyma çabasına girdim.

Sonunda bardağa koyduğum suyu içebildim ve kucağımda tuttuğum çiçekle içeriye geçtim. Oturacak yer kalmamış salona şöyle bir göz attığımda ise gerginliğim geri üzerime çöreklenmişti.

"Sen gel buraya otur istersen." Mustafa'nın yanındaki sandalyeden kalkan kıza baktım. Bana gülümseyerek bakıyordu. Başımla teşekkür ettim. O da bana gülümseyip boşta kalan son sandalyeye oturdu. Ben ise sandalyeye oturmadan çiçeği ortamızda süs niyetine duran masaya koydum.

"Aslı abla bugün ayrı bir güzel olmuşsun." Feray'ın ortaya bomba gibi düşen sesi yine tüm gözlerin bana dönmesine sebep oldu.

Galiba bugün gerginlikten ölecektim.

"Teşekkür ederim Feray. Sen daha güzel olmuşsun."

"Bir görümce zaten böyle olmalı değil mi?" Elimi ağzıma kapatıp kıkırdadım. Daha sonra Feray'a başımı salladım.

"Yani komutanıma bakmasan ben seni kendime alırdım."

"Meviş."

"Şaka yapıyorum komutanım. Hem ben mavişimi alacağım. Dimi gız maviş." Sandalyedeki mavi gözlü kız sakince gülümseyip başını salladı onun söylediğine. Çokta güzel u dönüşü yapmıştı. Sanırım mavişi daha önemliydi.

"Bir daha şaka yaparsan, seni biz bile kurtaramayız Meviş." Meviş'in yanındaki adam Meviş'i sözleriyle dürttü.

"Ayıp ama komutanım ya."

"Sana arkadaşlarını çağırma demiştim, Mustafa." Kadir amca da sonunda konuşmaya katıldı. Diğerleri ise sadece dinleme peşindeydi. Hatta bir de kahkaha atıp gülümseme.

"Kendileri sonradan plana dahil oldular baba. Gördüğün üzere hala üniformayla duruyorlar."

"Kadir baba, cidden ayıp ediyorsun ya. Hem biz komutanımızın en mutlu olduğu gününde yanında olmayalım mı?" Meviş.

"Olmayıverin bir kez de oğlum."

"Kalbimi kırdınız." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Meviş, Türk dizilerinde olan o komik kişi gibiydi. Çünkü elini kalbine koymuş, somurtma peşindeydi.

"Ben en iyisi kahvelerinizi yapayım." Diyip ayağa kalktım. Ortaya bomba gibi düşen sesime Meviş hemen doğruldu.

"Ben şekerli istiyorum."

"Sana kahve yok Meviş." Meviş az önceki pozisyonunu tekrar aldı. Bu sefer de komutanına kırılmıştı.

"Meviş benim de kalbim kırılıyor. Yapma öyle." Diye seslendim. Meviş yine doğrulmuş rol yapmayı bırakmıştı.

"Yenge gibi yenge yemin ediyorum." Ona gülümsedim. Diğerlerine de nasıl kahve içtiklerini sordum. Öğrendikten sonra mutfağa geçtim o sırada Feray da bana yardım etmek için peşimden gelmişti.



🐺
Bölümü neden bu saatte atıyorsun demeyin olur muuuu😚🫶 ben de biraz b12 eksikliği varda unutabiliyorum bazen yapacağım şeyleri

Yarın ki bölümde görüşürüzzzz

layemut || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin