36

251 17 2
                                    

Aslı'dan...

Bazı anlar korkudan ve kalbinin sıkışmasından uyuyamaz insan. Kalbi durur ve atmaz hatta bazı akşamlar.

Bugün o akşamı yaşıyordum. Kalbim durmuştu resmen, atmıyordu. Korkuyordum. Arada nefes alamıyordum, kesiliyordu istemsizce...

Çünkü Mustafa ortalıkta yoktu. O, bu, şu... Hatta timinden tümüyle haber yoktu.

Telefonumun zil sesini duyduğumda yerimde sıçradım. Uzun bir süredir duvara dalmış öylece yatağımda oturuyordum. Başımı eğip, önümde ekranının açık olduğu telefonuma baktım uzun süre. Mustafa'nın mesaj kutusu açıktı ve öylece dalıp gittim yine.

Arayan kişi iki üç defa çaldırdı bu süreçte. Bir kez daha aramaya başladığında, gözüm yukarıdan düşen aramaya kaydı. Mavi'ydi. Mavi?

Hızlıca telefonu açıp kulağıma yasladım. Neden hemen aramaya bakmamıştım ki..?

"Alo?"

"Aslı? Sen misin..?" Sesi kısık geliyordu.

"Evet, evet. Benim." Sustum öylece. Soramadım nerede olduklarını...

"Şimdi sana bir şey söyleyeceğim ve sakin olacaksın. Anlaştık mı?" Gözlerimi kapatıp, sertçe yutkundum.

Bugün beşinci gündü ve ben, onlardan şimdi haber alıyordum. Lütfen Mustafa'ya bir şey olmamış olsun...

"Kusura bakma lütfen. Patlamadan bu yana ilk defa zamanım oldu. O gün aradığında aramana geri dönemediğim için üzgünüm." Nasıl söyleyeceğini bilemediği için yavaştan alıyordu. Hayır, en baştan başlıyordu.

"Mustafa'ya bir şey mi oldu?" Diye sordum anında. Onun konuyu dağıtmasına izin veremezdim. Özür dilerim Mavi...

"Şey," sustu. Söyleyemiyordu işte. Ona bir şey olmuştu ve ben şu an nefes alamıyormuş gibi hissetmeye başlamıştım.

"Ney? Ne oldu Mavi? Kötü bir şey mi?" Ayağa kalkıp, odamdan çıkmak için adımladım. Annemgilin yanına gitsem daha iyi olacaktı. Çünkü burada bayılacak mışım ve kimse beni bulamayacakmış gibi hissediyordum. Hem, Mustafa'nın yanına da gidemezdim öyle...

"Vuruldu."

"Neresinden?"

"Karın boşluğundan, neyse ki bir ameliyatla kurşun çıkarıldı. Size birkaç gündür dönemememin sebebi ise komutanımın söylememizi istememesiydi. Telefonlarınızı bu yüzden açmadık." Derin bir nefes aldı. Ben de istemsizce nefesimi tuttum. "Biliyorum, şu an ona kırılacaksın ama emin ol böylesi daha iyi oldu. İki güne de hastaneden taburcu olacakmış. Doktoru dedi yani, taburcu olabilirmiş diye. Ve komutanımın şu an sana haber verdiğimden haberi yok." Sustum. Konuşmadım. Çünkü Mavi'nin dediği olmuştu. Kırılmıştım ona...

Kızgındım da aynı zamanda.

"Hangi hastanedesiniz?" Babamla göz göze geldim. Öylece bakıyordu bana.

"AŞ Hastanesi." Başımı salladım o görmesede. "Anladın değil mi hangi hastane olduğunu?"

"Anladım. Bir saate geliriz." Ankara Şehir Hastanesi... Telefonu kapatıp, babama baktım.

"Arayan Mavi'ydi. Ankara Şehir Hastanesindelermiş." Babam hemen ayaklandı. Bende üstüme bir şey almak için odama koştum. Annem de koştur koştur evden çıkmıştı. Kadir amcagile gidiyordu emindim. Gerçi onlara da haber gitmiştir bile.

layemut || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin