"Ne yazacağımı inan ki bilmiyorum!" Yanımda olan anneme sitem ederek söylediklerim ile mutfak masasının sandalyesine somurtarak oturdum.
Ne yapacağımı söylemiyordu! Neler yazabileceğimi de söylemiyordu. Sadece gülümsüyor, benim hayatımın aşkını bulduğumu söylüyordu.
Halbuki adamla daha yeni tanışmıştım! Babam yüzündendi her şey. Başıma bir bela olarak sarmıştı. Tamam evlendirmek isteğini anlıyordum ama ben evde kalmış biri değildim ki! Sadece önüme, sürekli yanlış kişiler çıkıyordu.
"Anne, lütfen bir şey söyle de bir şey yazayım." Bir kez daha ne yazabileceğimi sordum. O sırada içeriye giren babam, bir anneme bir bana baktı.
"Ne istiyor yine?"
"Dün Mustafa bir şey demiş buna, onu sormuş ne demek istiyorsun diye." Bekledi bir süre, kızardığımı biliyordum. Babama bakmaya ise korkuyordum.
Kızmayacağını bilsemde kendimi tedirgin hissetmekten geri alamıyordum.
"Ne zaman konuşmaya başladınız siz Mustafa'yla?"
"Sen gidip onun babasına, benim kızla Mustafa evlensin dediğinden beri." Gülümsedi.
"Hanım, görüyor musun? O günden bu yana illaki bir şeyler hissetmeye başlamışlardır birbirlerine." Annem de gülümseyip babamı yanağından öptü.
"Olsun o kadar da canım."
"Ben Mustafa'ya karşı hiçbir şey hissetmiyorum."
"İşte şimdi bunu dediyse başlasın bizim mesai." Ben ne zaman bir erkekle konuşmaya başlasam ve işler çığrından çıkmaya başlasa, babam sürekli bunu derdi bana.
"Baba. Cidden bir şey hissetmiyorum. Hem aramızda bir mesafe de var tamam mı!?"
"Zamanla aşarsınız kızım. Hatta bana torun bile verirsiniz." Aniden oturduğum sandalyeden kalktım. Başımı iki yana sallayıp babama söylendim.
"Ben çocuk bakıcısı olamam evlendikten sonra."
"Kızım, çocuk bakıcısı ol demedim sana. Bana torun verirsiniz dedim." Başımı iki yana, daha hızlı bir şekilde salladım.
"Evlenirken düğünden kaçarım ha." Babam ufak bir kahkaha attı. Annem de bu dediğime gülüyordu.
"Mustafa hemen bulur seni." Kollarımı göğsümde kavuşturdum.
"Nasıl bulacakmış beni? Polis mi ki?"
"Hayır, polis değil. Asker." Kaşlarımı çatıp, babamın dediğini algılamaya çalıştım.
Asker. Böyle demişti değil mi? Bir yanlışı olmalıydı bence. O narin ve kibar bir erkekti. Nasıl asker olabilirdi ki?
"Nasıl asker?" Sonunda sorabildiğim soruya annem yanıt verdi.
"Bildiğin asker işte kızım. Rütbesi de iyi hem, Yüzbaşı."
"İyi de askerler yıllık izinde bile otuz gün kullanabiliyorlar. Mustafa'nın kaç günü var?"
"Mustafa yıllık iznini daha yeni kullanmaya başlamış kızım."
"Düğününüz için gerekli izni kullanmaya başladı gibi düşünebilirsin birtanem." Babamla annemin bana şaka yaptığını söylemesini bekliyordum.
Asker beklemek kolay mı sanıyorlardı da beni askere veriyorlardı?
"Anne, baba. Asker beklemek kolay mı sanıyorsunuz siz? Ya şehit haberi gelecek o görevden ya da sapasağlam kendi. Buna nasıl dayanmamı bekliyorsunuz!?"
"Dayanan illaki dayanıyor anneciğim." Derin bir nefes alıp arkamı döndüm onlara. Kırıcı bir şey söylememek için kendimi sıkıyordum.
"Ben dayanamam ama..." Özlerim gideni... Geri gelmezse de çok ağlarım.
🐺
Adamımızın asker olduğunu öğrendikkkk🤤BTK yeni bölümü de 20:00 da geliyooorrrrrr😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
layemut || texting
Random"Layemut." Diye fısıldadım. O devam ettirdi beni. "Şehitler ölümsüzdür." 🐺 📌Bilgilendirme *Kurgu Ankara da geçmektedir.* *Görücü usulü evlilik vardır.* *Çoğu kısımda WhatsApp üzerinden konuşmalara yer verildi.* *Belli kısımlar düz yazı şeklinde ol...