33

207 16 4
                                    

Mustafa'dan.

Aslı'yı bıraktıktan sonra eve değil, bizimkilerin toplandığı kafeye doğru yol aldım.

Saat sekiz buçuktu. Her ne kadar bazı insanlar için geç olsada bizim için her zaman erkendi.

Mesela ben gece yatağa yatıp, düşünmek yerine gözlerimi kapattığımda o dağa tırmanıyordum. Hayır. Arkadaşlarımla birlikte her zaman oradaydım. Kendi canım önemli değildi. Vatanım benim için her zaman öncelikti.

Kafenin bahçesine adımımı attığım anda sağımdan duyduğum sese bakışlarım çevrildi. Silah sesi. Birkaç kurşun ve patlayan bir bomba.

O an düşünemedim bile kendimi. Herkesin yere yatmasını bağırırken içeriden elinde silahlarıyla çıkan Meviş ve Mavi beni koruma ateşi altında tuttu. Herkesin güvenliğini sağladıktan sonra belimden çıkardığım silahım-dan çıkan ilk kurşunu, buraya ateş eden ilk şahsa sıktım.

Vatanımı senin pis ellerine bırakmam soysuz!

Aslı'dan.

"Anne o ses de nereden geldi?" Tedirgince annemin koluna tutundum. Evde babam yoktu ve birkaç dükkan ileriden bir patlama sesi bu civardaki tüm evleri inletmişti.

Korkuyordum.

Ya babama bir şey olduysa diye..? Ya da Mustafa'ya bir şey olduysa diye...

"Sakin ol Aslı. Başka bir şey olmuştur. Bomba patlatacak değiller ya şehrin ortasında kızım!" Annemin bileğini tutmayı bırakıp elime telefonumu aldım. Rehbere girerken ilk kimi arayacağımı bilemedim o an tedirginlikle.

Gözlerime gözyaşları dolarken kapının zil sesini duydum.

"Anne?" Annem bana kısa bir bakış atıp hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Bir süre ses duymadım. Tam hareketlenip mutfaktan çıkacakken babamın sesini duymam ile hızlandım. Elimde telefon, karşımda babamı görür görmez gözyaşlarıma hakim olamadım. Yanaklarıma doğru süzüldüler.

Babama sıkıca sarıldım.

"Aslı, sakin ol kızım." Babamdan biraz uzaklaşıp, gözlerine baktım. "Korktum."

"Korkmana gerek yok, ağlama." Babam yüzümü avuçlarının içine alıp baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.

"Mustafa'yı ara sen bir bakalım kızım." Ben daha sakinleşmeden aklıma tekrar düşen düşünceler, gözlerimin daha çok dolmasına sebep oldu.

"Baba bir şey olmamıştır dimi?"

"Olmamıştır. Olmamıştır. Arama sen Mustafa'yı, ondan önce git elini yüzünü bir yıka da gel hadi yanıma. Hanım sende elini yüzünü yıka bir, betin benzin atmış." Derin bir nefes aldı. Ardından bana baktı ve elimden telefonu alıp alnımdan öptü.

"Bende o sırada Kadir'i arayıp Mustafa'yı sorayım. Evde değilse onu da ararım." Annem benim elimi tutup lavabonun olduğu yere getirdi.

Babam elimden telefonumu almamış olsaydı çok daha güzel olurdu aslında...

"Anne..."

"Aslı baban bir şey olmamıştır dediyse, olmamıştır kızım."

"Ya olduysa?" Bir yandan ağlıyor bir yandan da annemin sabrını sıkıyordum. Bunu çok net hissettiriyordu bana.

"Aslı! Baban arayıp soracak işte kızım. Delirtme beni!" Ellerimi yüzüme kapatıp başımı eğdim. "Ah be kızım." Annemin kollarını etrafıma sardığını hissettim.

Ya bir şey olduysa..?

layemut || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin