47

64 5 0
                                    

Mustafa'nın anlatımıyla

Karargahın iki sokak ötesinde bulunan okuldan gelen ihbar üzerine silahımı alıp hızlı adımlarla çıkmıştım dinlenme odasından. Peşimde timim ve birkaç asker daha.

O okulda Aslı okutuyordu çocukları. Şu anda hafta sonu olduğu için okulda olmadıklarını tahmin ediyordum. Tabi Aslı'nın işi belli olmaz gibiydi. Bir öğretmendi sonuçta, çocuklar için eğlenceli şeyler bile tasarlamak için gidiyor olmalıydı ya da burada hafta sonu ders yapıp, hafta içi üç günü tatil günü yapıyor olmalılardı.

Ve terör örgütü ise dağdan inmişti anlaşılan.

Uzun zamandır ses çıkarmıyorlardı, yeni öğretmeni duydukları gibi inmiş olmalılardı daha doğrusu.

Aslı'nın orada olmamasını umdum. Bazen umduğum gibi gitmiyordu işlerim ama ummaktan başka çarem de olmuyordu.

(...)

"Aslı!" Hay sikeyim. Geç kalmıştık. Geç kalmıştık ve Aslı o adamın kolları arasında, kafasına silah dayalı bir haldeydi.

Soğukkanlı duruşuna şok oldum ama biliyordum ki; arkalarında, kapının oraya sinmiş kafalarını çıkarmış onları izlemekte olan çocukları korkutmamak adına büründüğü rolden ibaretti o hali.

İçindeki korkuyu gözleri bana dönünce hissettim. Kalbime bir şey dokundu. Lütfen, diye yalvarıyordu resmen. Lütfen...

Gözlerini kapattı ve bekledi.

"Mahir!"

"Komutanım!" Meviş'le aynı şekilde bağırdım. Bu bir operasyon olacaktı ama benim ortaya atılmam hesaba katılmamış olacak ki; Meviş ben koştuğum anda peşimden gelmiş, diğerleri ise direkt saklanmıştı. Bu işte iyi olmuştu.

Aslı'yı kurtarabilirdim. Bütün dikkatini bana veren Mahir'e baktım. Dudaklarına bir gülümseme yayıldı. Aslı'nın ise gözleri hala kapalıydı.

"Çocukları buraya yolla." Dedim aniden.

"Hop, dur orada komutan." Olduğum yerde bekledim. "Timin nerelerde senin? Söyle de çıksınlar ortaya!"

"Ne yapacaksın sen timimi!?"

"Söyle, çıksınlar ortaya!" Diye bağırdı aniden. Aslı'nın irkildiğini ellerini hareket ettirmesiyle anladım.

"Beş çocuk gönder buraya, söyleyeyim çıksınlar."

"Pazarlık yapma şansın yok komutan!"

"Öğretmeni istemiyorum, çocukları istiyorum. Bu konuda bir pazarlık dönebilir bence."

"Ah, komutan. Öğretmen umrunda değil yani?" Dişlerimi sıkıp gözlerimi kapattım.

"Sen anlamazsın bizim önceliğimiz kim ya da kimler. Gönder beş çocuk!" Dişlerimin arasından konuşup arkamdaki Meviş'e omzum üzerinden baktım. Göz kırpıp ne yapması gerektiğini de söylediğimde Meviş bir adım geriye gidip işini halletmeye koyuldu.

"Anlamaz, dinlemez, ipi kopuk serseri gibisin komutan!"

"Var say ki öyleyim Mahir. Bu konularda senden daha da deliyim!" Mahir göz ucuyla arkasına baktı. Aslı'yı da peşinden sürükleyerek okul kapısına dığru gitti ve bir müddet sonra içeriye girdiler.

Güvenlikçiye bakındım. Okul bahçesinde yaralı ya da ölü kimse görünmüyordu. Büyük ihtimalle içerideydi. Durumunu tam kestiremesemde yaralı olduğunu hissediyordum.

layemut || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin