32

235 15 2
                                    

Mustafa'dan.

"Seni eve bırakayım. Bugün yeterince yoruldun."

"Hayır, yorulmadım ama istersen..." sustuğunda ona döndüm. Yavaş adımlarla yürüyorduk. İlk önce onu kahve içmeye götürecektim ama sonra yorulduğunu anlayınca eve doğru yürümeye başladık birlikte. "Bizim eve gelebilirsin. Annem evdedir, babamda gelir bir iki saate. Akşam yemeğini birlikte yeriz." Gözlerimin içine bakamıyordu. İlk söylediği cümle onun kızarmasına yol açmıştı.

"Yarın akşam ailemle birlikte gelelim o halde." Kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Dudaklarında hafif bir tebessüm vardı.

"O da olur ama... Hiçbir şey almadan gelin olur mu?" Diye mırıldandı bu sefer. Bu kadar utangaç biri değil gibiydi...

"Sadece beyaz gül alırım o halde." Ellerini kaldırıp itiraz etti hemen.

"Beyaz gül de alma, ailenle birlikte gel sadece."

"Tamam. Duruma göre hiçbir şey almadan gelirim." Gülümsedi ve ellerini biri diğerinin üzerine gelecek şekilde önünde birleştirdi.

Yürümeye devam ettik. Sessizlik içindeydik. En güzel halimiz...

"Operasyonda yaralanan oldu mu timinden?" Ona döndüm. Gözleri yoldan geçen arabaları izliyordu. Önüne bakmıyor, düşerse, benim o düşmeden tutacağıma inanıyor gibiydi. İnansındı, tutardım.

"Hayır, yaralanan olmadı. Herkes sapasağlim bir şekilde evinde."

"Timin Ankara da yaşıyordu değil mi?" Ona başımı salladım. Görmedi.

"Evet, hepsinin evi buralarda. Birbirimizden çokta uzakta değiliz."

"Seni mi koruyorlar?"

"Hayır tabi ki. Birimizin haberi yok diyelim operasyona gideceğimiz zaman, hemen haber yetiştirebilelim diye bu civarda oturuyorlar." Kaşları havalandı.

"İyide haberinizin olmaması imkansız ki."

"Haberimizin olmaması imkansız değil. Meviş'in uykusu çok derindir mesela iki telefon çalmaya uyanmıyor. İllaki kapısının yumruklanması lazım. Harekete anca öyle geçip, tehlikenin geldiğini anlayabiliyor. Bir diğeri de Samet, telefon kullanmaz o kadar çok. Deli eder insanı ama telefondan uzak yaşayan insan, keskin nişancı ya hani, gözlerini önemsiyor diye düşünüyorum ben." Gülümsedi.

"Samet en iyisini yapıyor ama Meviş hakkında bunu söyleyemem. Ceza alması gerekiyor." Ufak bir kahkaha attım.

"Meviş duymasın yengesinin onun hakkında dediklerini." Diye fısıldadım ardından.

"Duymaz merak etme. İkimizin arasında bu koca bir sır." İşaret parmağını ve baş parmağını birleştirip ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı. Ben de onu taklit ettim.


🐺
Yedekte olan son bölümüm🫡 hemen biriktirmeye başlıyoruummm

layemut || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin