49

63 4 0
                                    

Mustafa'dan.

İçimde endişe yeşeriyor bulunduğu yere kök salıyordu. Okulun içinde nelerin döndüğünü merak ettim. Tam o an okulun kapısı açıldı. Dışarıya beş çocuk çıktı. Arkalarında Aslı vardı. Aslı'nın arkasında ise Mahir iti.

Mahir Aslı'ya tek bir cümle söyledi. Ne dediğini anlayamadım. Ardından Aslı çocuklara doğru eğilip, bizi gösterdi. Bizim yanımıza gelmelerini söyledi. O an çocuklar zincirlerinden kopmuşlar gibi koşarak bize doğru gelmeye başladılar. Dudaklarımı istemsiz bir gülümseme sardı.

Beş kız çocuğu güvende. Özgür.

Her ne kadar diğer çocukların hala içeride olduğunu bilsem de onların da güvende olmak üzere olduklarını biliyordum.

Sıra Aslı'yı zincirlemiş olan o itten kurtarmaktaydı.

"Askerlerim çocukları güvene alsınlar çıkacaklar yerlerinden." Mahir gülümsedi. O pis nefesini Aslı'nın saçlarına verdikçe sinirleniyordum.

Onun saç teline elalemin adamının eli bile değemezdi. Bugüne kadar benden kaçmıştı ama ben ondan bir milim bile uzaklaşamamış, gidememiştim.

Aşık olmuştum. O başkalarıyla iletişime geçip bir ilişki yürütmeye çalışsa da başaramamıştı ama beni kıskandırmayı iyi başarmıştı.

Bugüne kadar iyi dayanmıştım. Bugünden sonra, onu arkasındaki o itten kurtardıktan sonra yanımdan ayırmayacaktım. Gitmeye kalkışsa, elinden tutup yanıma oturtacak yaptığım ve söylediğim şeyler için özür dileyecektim. O ise bana benden neden gitmek, neden kaçmak istediğini açıklayacaktı.

"Askerlerin çok oyalandı komutan!" En fazla beş dakika olmuştu. Neydi bu adamın derdi?

"En fazla beş dakika oldu Mahir, beş dakika da bir insanı güvenli bir yere almak çok zor. Biliyorsun, böyle şeyler en fazla otuz dakika alır." Gülümsedi.

"Bakalım öğretmenin de otuz dakikası var mıymış!?" Soru sorar gibi çıkan sesiyle öğretmene baktı. "Öğretmen," derin bir nefes aldım. "Söyle bakalım kaç dakikan var." Aslı'nın gözleri gözlerime değdi.

"Komutana bir ömür ayıracak vaktim var ama sana bir saniye bile yok pislik." Mahir iti Aslı'nın boynuna kolunu doladı bir anda. Yerimde hızla birkaç adım attım onlara doğru. Meviş kolumdan tutmasa yanlarına kadar gidecektim. Bunu Aslı'yı öldürtme sebebi olarak sayardı karşımdaki it.

"Senin gibi güzel bir kadının bana ayıracak vaktinin olmaması çok gülünç. Halbuki birazdan okula girip işimizi halledecektik." Kaşlarım çatıldı. Aslı'yı bir obje olarak görmesine sinirlendim.

Çünkü o benim canım, kanımdı. Sevdiğimdi. Aşık olduğumdu. Ona değen bir el yerine bin el yakardım ben.

"Öldürürüm lan seni!" Meviş kollarımdan tutmuş zaptetmeye çalıştı beni. Beceremedi. Ellerinden kurtulup birkaç adım da geldim önlerine. Elimdeki silah artık yerdeydi ve ben onu ellerimle halletmek istiyordum. Yüzünü paramparça etmek istiyordum. Çenesini kırmak, burnundan soluduğu çiçek kokumu nasıl içine çektiğini defalarca kez anlattırıp öldürüp diriltmek istiyordum.

"Aramızdaki bu anlaşmayı bozan sen olursun komutan." Dudaklarında alayla işlenmiş gülümsemesine dişlerimi sıkarak baktım. Aramızda Aslı barikat görevi görüyordu.

Tek yumrukla arkasındaki adamı bayıltabilirdim ama o sersemlikle Aslı'nın başına yaslı olan silah patlayabilirdi. Korktum. Onu kaybetmekten korktum. Ama gönül işi meslekte en son gelirdi. Şu an sıradan bir insan, bir öğretmen olarak görmem gereken kişiyi zaafım olarak belirlemiştim.

Her ne kadar bir askerin zaafı olmaması gerektiğini bilsem de... O benim fazlasıyla zaafım olup çıkmıştı.

"Hadi bir anlaşma daha yapalım komutan." Kaşlarım çatıldı. Benden isteyeceği şeyi aslında devletimden istiyordu. Bir ses vermedim ona. "Öğretmeni sana sağ bir şekilde teslim edeyim, sonra aracımla gitmeme izin ver ama tek bir şartla. Ve bu şart bir daha buraya inmemem için gerekli olsun."

"Belanı sikmeden söyle şartını."

"Buraya bir daha öğretmen gelmeyecektir."

"Sana nereden güveneyim ben bu sözünü gerçekleştirdikten sonra?"

"Güvenemeyeceksin işte komutan. Güvenemeyeceksin." Dişlerimi birbirine bastırdım. Sinirlerimle oynuyordu.

Başımı yavaşça sağıma doğru hareket ettirdim. "Git." Anlamındaydı.

Önüne kalkan gibi tuttuğu Aslı'yı da peşinden sürüklüyordu. Timimin arasından hızlı adımlarla geçti ve okul kapısına vardı. Ben de onları bu süreç boyunca takip etmiştim. Etmeye de devam edecektim.

layemut || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin