Bir gün erken gelsin dedim, iyi demiş miyim?
Bu arada Voteleriniz göz yaşartıyor cidden yapmayın böyle şımarıyorum... :DKeyifli okumalar 👋
......
Hicran
Alnını yavaşça benimkine yasladığında uzun boyu başını eğmesine neden olmuştu, ellerimi ceketinin üzerinden gövdesine yasladım. Bu kadar yakın olmamız yanlıştı. Çok yanlıştı. Yanaklarım içten bir yanmayla, ensemde sıcak bir rüzgar estirdi. Başörtümün örttüğü kulaklarım kızarıklığını saklasa da titrek nefeslerimi zapt edemiyordum.
"Lütfen... uzak dur benden..." neredeyse fısıltıya yakın bir sesle titrekçe konuştuğumda, baskın bir iniltiyi andıran sesi kulaklarımda dolandı.
"Yapamam... elimde değil yapamam..." bakışlarımı içindeki ateşi alev alev gösteren koyulara çevirdim. Nedenini çözemediğim bir kasılma , gördüğüm bakışların etkisi ile bedenimde dolanırken, düşüncelerim beni utandırdığında kapattım gözlerimi.
Gövdesindeki ellerimle onu yavaşça geri itmek istediğimde , bileklerim büyük elleri tarafından dikkatle sarıldı ve kalbine doğru çekilip, ceketin içindeki sıcak bedene bastırıldı. Çıldırmış gibi hızla atan kalp onunda en az benim kadar heyecanlı olduğunu bana hissettirdi.
"Ben, evleniyorum Pamir... ne olur daha fazla yapma..." avucumun altında hırçınca çırpınan kalp giderek hızlandığında, kendinden emin bir fısıltı bıraktı yavaşça çıkan asansörün içine.
"İzin vermem... buna izin vermem." Gözlerim yeniden yüzüne aralandığında, boynumu geri vererek yüzümü onunkine çevirdim. Bakışları gözlerimde dolanırken usulca dudaklarıma kayıyordu.
"Keşke başka bir yolu olsaydı, ama yok işte... dur artık lütfen. Bozma benim dengemi... karıştırma aklımı dur..." nereden geldiğini anlamadığım bir yaş yanaklarımdan aşağıya akarken, ansızın yanaklarımın üzerinde sıcak bir dudak hissediyordum. Göz yaşımın tam üzerinde, onu ısısıyla buhar eden bir öpüş. Dusaklarının tenimi yakışıyla neye uğradığımı anlayamazken, yanağıma temas eden dudağı yumuşak bir sesle fısıldadı.
"Seni kendim için istiyorum hicran... kendim için, ruhum için... ağlama, bırak dengeni bozayım, söz veriyorum birlikte toparlarız, bırak dağılalım..." geri çekildiğinde alnını yeniden alnıma yasladı ve gözlerimizi aynı hizaya getirdi.
"Ruhumun içindeki karanlığın kasveti sadece sen yanındayken yok oluyor, anlıyor musun... sadece sen etrafımdayken renkler canlılaşıyor... sensiz yapabilmem mümkün değil. Anlayacaksın... güveneceksin... teslim edeceksin kendini
bana... " asansörün kapıları açıldığında, usulca alnını geri çekti ve başını omuzunun üzerinden geri çevirdi.Boynu burun çizgimde durduğunda kokusunu sessizce çektim içime, buna bir son vermek istiyorum fakat sözleri ruhumun tüm ihtiyacını karşılıyorken ne mümkün.
Aldığı kesik bir nefesle bedenini geri çekti ve dağılan dikkatini toparlayarak , yüzünü bana çevirdi. "Gel benimle..." uzanıp elimi usulca kavradı ve beni açılan kapıdan dışarıya doğru ilerletti. Bakışlarım stresle indiğimiz katta etrafta dolandığında, elimi hızla çektim sıcak avuçların arasından.
Kimselerin olmadığını gördüğümde, Pamir'in bakışları üzerimde gezindi. "Odaya geçelim , rahat konuşmak istiyorum." Yüzündeki gülümseme ile sıkkın bir nefes çektim. "Benden ne istiyorsun... ne olur bırak bana çizilen yolda ilerleyeyim... " gözlerim hızla dolarken, bunun tek nedeni Pamir'e karşı içimdeki bu duyguyu görmezden gelemememdi.
"Hicran oda da konuşalım. Beni dinlersen anlayacaksın. Buna eminim anlayacaksın..." ikna etmek için deli gibi çırpınırken, asansörün kapıları ardımda açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL KUŞU +18 (Kitappad uygulamasında)
Teen Fiction"Pamir.." İniltiyle karışık sesim, hazzını artırırken , dişleri tenimle birleşti.. Hafif bir baskınlıkla bıraktığı öpüşle hırıltılı bir fısıltı yayıldı kulaklarımın yamacına. "Karımı istiyorum, bunda yanlış hiç bir şey yok, bu günü teninde kutlamak...