Sua'dan
"Kahve ister misin?"dedi Bay Jeon.
Bu kibarlık nereden geliyordu?
Bu adam bu gün iyi miydi?
"Olur."demiştim şaşkınlıkla.
O ise evin tam merkezindeki koltuğa kendini atıp iyice mayışmıştı.
"Hadi o zaman bize hamaratlıklarını göster birazda."
Sinirle nefes vermiştim. Sakinim...Sakinim... Sakinim...
Kibarlığından değildi tabi amacı bana kahve yaptırmaktı.
"Üzgünüm ama beni patronum koruma olarak işe aldı. Mutfak hizmetlerinde çalışmıyorum."demiş ve bende kendimi karşı koltuğa atıp onun gibi mayışmıştım.
"Üzgün olmana gerek yok. Patronun kahve yapmanı istiyor."demişti çarpık bir gülüşle.
Anlayamıyordum samimiyet kurmak için mi bunu yapıyordu yoksa beni sinir etmek için miydi?
Derin bir iç çekip kalkıp mutfağa gittim ve kahve aramaya başladım. Sonunda bulduktan sonra u yapıp Bay Jeon'un yanına ilerledim.
Bacak bacak üstüne atmış, kafasını kanepenin başına yaslamış bir şekilde oturuyordu.
Yanına gidip kahveyi ona uzattım. Yerinden doğrulup bir bana bir kahveye baktı.
"İçine zehir atmadın değil mi?"demişti ciddi anlamda sorgularcasına.
"Hayır."demiştim ve ona daha da kahveyi yakınlaştırmıştım.
Kahvenin bir ucundan tutacağı sırada fincanı bırakmıştım.
Doğal olarak sıcacık, mis gibi özenerek yaptığım kahve Bay Jeon'u yakmıştı.
Ardından panikle yerinden ayaklandı.
"Manyak ne yaptın sen?"demişti bende keyifle iki adım gerileyip gülmemek için elimi ağzıma siper etmiştim.
"Özür dilerim."demiştim.
Hızla pantolonunun düğmelerini açmaya başlamıştı. Gözlerim korkuyla yüzüne doğru kaydı.
"Ne yapıyorsun?"
Ne yaptığı şu an aklına gelmişçesine bakışlarını bana getirdi. Hızla odalardan birisine girdi.
Bende kendi kahvemi aldım. Kanepeye yerleşip keyifle kahvemi içmeye başladım.
Kahvemi yudumlarken Jungkook odadan çıktı üstünde bir eşofman takımı vardı.
Mutfağa girdi ve elinde suyla çıkıp karşı koltuğa oturdu.
"Annemle babam vefat etmeden önce bu evde yaşardık."demişti.
Ciddileşip elimdeki fincanı masaya indirip onu dinlemeye başlamıştım.
"Gündüzleri dadım bakardı akşamları da annem ve babam gelirdi."
Uzunca dışarıya doğru dalıp kalmıştı. Derin bir iç çekip gülerek devam etti.
"Annem geceleri bana masal okurdu. Her masal okuduğunda kendimi masallardaki yakışıklı prens yerine koyardım."
Gülüşü solmuş ve bakışları yeri bulmuştu sanki yüzünden pişmanlık akıyordu.
"Peki ben nasıl böyle bir insan oldum?"demişti mırıldanarak.
Olduğum yerden hafif kıpırdanarak konuştum.
"Bazı insanlar iyi olmak ister Jungkook. Ama hayat ona karşı inat eder sanki zorla kötü insan yapıyormuş gibi. Senin içinde hâlâ çocuk var görmüyor musun Jungkook?"demiştim.
O ise direkt bakışlarını yüzüme kitlemişti.
Gülerek konuştu."Bana samimiyetle hitap ettin. Tuhaf.
İnsanlar bana saygıyla hitap eder sanki bir canavarmışım gibi davranıyorlar, benden uzak duruyorlar ve samimiyet bile kurmuyorlar.
Peki hayat bana neden böyle acımasız davrandı Sua?
Ya da sana neden acımasız davrandı?"
Gözlerinin doluluğuyla bana bakmıştı.
Bakışlarımı oynadığım ellerime indirmiştim.
Gözlerim doluyordu, boğazım düğümleniyordu.Hayır, hayır, hayır şimdi değil lütfen...
"Kader. Her insanın acıları vardır. Kimisinde büyük izler bırakır, kimisinde küçük. Kimisinde de öyle hisler bırakır ki insan acısını bile hissedemez."demiştim.
Kafamı kaldırdığımda bana kilitlemiş olan gözlerini gördüm.
"Bu gece bana masal okur musun Sua?"
Bazen geçmiş insanın canını acıtsa da bazen de insan geçmişi tekrarlamak ister. Eğer geçmiş tekrarlanabiliyorsa işte hayattaki en güzel şeylerden birisi de o'dur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark House | JJK
Mystery / Thriller"Bir anlaşma yapalım. Ben senin karnını doyurup, burada kalmana izin vereceğim ve koruyacağım. Senden tek bir şey istiyorum." dedi. O anlaşma beni bataklığa sürükledi ama o bataklıkta birisini buldum. İkimizde bataklıktaydık. Bu bataklığın sonunda...