Yazar"dan
"Neden? Neden?Neden? Neden? Neden?"yaklaşık on beş dakikadır aynı kelimler ağzından çıkıyordu karanlıktan nefret eden adamın ağzından.
'Neden?'
Bir soru muydu? Bir cevabı arayış yöntemi değil miydi?
Jungkook cevap mı arıyordu?
"Neden hep yalnız kalmaya mahkumum."demişti genç adam gözünden firar eden yaşla.
En son ne zaman ağlamıştı?
Anne babası öldüğünde mi?
Çaresiz kaldığında mı?
O kadar uzun zaman olmuştu ki en son ne zaman ağladığını hatırlamıyordu.
Peki şimdi neden ağlıyordu?
Hayatına daha yeni girmiş bir kız için mi?
O kız ona ne ifade ediyordu?
Ameliyathaneden çıkan doktorla genç adam ayaklandı.
"Choi Sua'nın yakını siz misiniz?"
Soruya karşılık genç adam göz yaşlarını silip kafasıyla onayladı.
"Hastayı birazdan odaya alacağız. Kurşun karın boşluğuna isabet etmiş organlarında büyük ölçüde kalıcı hasar yok. Bu saatten sonra hastamızın uyanmasını bekleyeceğiz."
Doktor konuşmasının ardından genç adamın yanından ayrılmıştı. Ardından ameliyathaneden çıkan ufak kıza dikkat kesilmişti.
Onun bu hâlini görmek kalbini deli gibi çarptırıyordu. Nedendi?
Nasıl bu kadar kısa sürede bu kıza bağlanmıştı?
.
Sua'dan
Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlayamadım.
Ardından yanıma dönmemle Jungkook'u görmem bir olmuştu.
Gözlerindeki karalığı görmüştüm.
"Sua... Uyandın. Ben yanlış görmüyorum değil mi?"demişti olduğu yerden doğrularak.
Onu dinlemeye hâlim olmadığından en son ne olduğunu hatırlamaya çalıştım.
Jungkook'la tartışıyorduk ve...
"Sua beni duyuyor musun?"
Onun beni ayıltan sorusuna yanıt verdim.
"Evet ama bana ne oldu?"
Hemen koşarak odadan çıkıp gitmişti. Ardından yeniden koşarak yanıma gelmişti.
"Bunu daha sonra konuşalım.Doktor gelecek şimdi."
Ardından kapıdan gelen birkaç kişiyi görmemle ona cevap vermeyi ertelemiştim.
.
Jungkook'tan
Sua'nın kontrolleri yapıldıktan sonra Sua uyuya kalmıştı.
Ona ne olduğunu sormuştu ve bense onu geliştirmiştim.
Bunu kim yapmıştı?
Adamlarıma çevreyi arattırmıştım olayın ardından ama hiçbir iz bulamamışlardı.
Ben ise olayın olduğu yere bir daha gitmemiştim.
Koridordan ani bağrışma sesiyle irkilmiş ve dikkatimi sese vermiştim. Tanıdık gelen sesle dışarıya doğru adımlamıştım.
Tam da tahmin ettiğim kişiyi görünce dışarıda kapıyı kapatıp kolundan tutup olabildiğince uzağa çekiştirdim.
"Senin yanında güvende değil anlamıyor musun? Saçma sapan bir şey yüzünden kızı yanında tutuyorsun bırak kızı."demiş ve yakamdan çekiştirmişti.
"O benden bir şey istedi bende karşılığını istedim. Sende aynı şeyi yapmaz mıydın Min?
Bu alemin tek kötüsü gerçekten ben miyim?""Evet bu aleminde bu dünyanında tek kötüsü sensin. Sen olmasan bu kız ölümle burun buruna olmayacaktı. Kızı götürüp belanın dibine soktun."
Gerçekten haklı mıydı?
"Emin misin Min? Neden sanki onu sanki normal bir hayattam söküp almışım gibi konuşuyorsun? Senin yanında da böyle de değil miydi? Başı belaya girmiyor muydu?
Min.
Sua kendini beladan sakınmıyor. Tam aksine kendini belaya sürüklüyor.
Haklısın. Benim yüzümden oldu. Benim yüzümden başı belaya giriyor ama senin yanında da en az benim kadar güvende olacak.
Sua'nın hayatı bu bundan sonra ya bundan iyi bir şekilde mutlu olur ya da bundan sonra başı beladan çıkmaz şimdiki olduğu gibi.
Sua'nın mutlu olmasını istiyorum. Benim yanımda olmasını ve en önemlisi güvende olmasını.
Lütfen Min bırak yanımda kalsın onu sonsuza kadar korumak istiyorum."Karşımda alaylı gülüşüyle bir adım yaklaştı.
"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun Jeon. Sua seninle olacak mı sanıyorsun? İnsanın en canını yakan kişi kendisidir. Kendini gerçekleşmeyecek şeyler için kandırıyorsun. Bu işin sonunda senin canın yanacak."
"Evet. Mücadele etmeyi seviyorum. Sevdiğim için mücadele etmeyi hemde daha çok.
Varsın canım yansın. İstediğimi almadan dönmem Min. Bunu en iyi sen bilirsin. Yıllar önce de olduğu gibi yine ben alacağım."
"Yine senden bir şeyler koparacağım diyorsun yani. Hayatı bir oyun gibi oynuyorsun Jeon. Ama bil ki hiçbir zaman oyunda aynı pozisyon bir daha gelmez. Dönülemeyecek yollara girersin, direkt elenirsin.
Bu seferki rakibin benim Jeon. Kızımı kimseye kaptırmayacağım. Yıllarca ona babalık abilik ettim. Bundan sonra da öyle yapacağım."
...
Yazar'dan
İki gözleri kararmış tehlikeli adam...
Birisi intikam arzusuyla dolmuş diğeri ise sürekli kazanmanın verdiği kibiriyle.
Ama unutuyorlardı.
Birisi intikam hırsıyla boğulur. Yaptığı hatalardan geri dönemez. Ateşi yakar ve her tarafı kül eder.
Diğeriyse kibiriyle boğulur. Tolstoy şöyle der:
"Kibir ve inat, bir kişinin kendisini önce mükemmel görmesini sağlar,sonra da sonunu getirir."Peki ya ikisi de yanlış yollara girerse?
İkisininde unuttuğu bir şey vardı.
"Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur."
Aleksandr Puşkinİkisinin de birbirinden farkı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark House | JJK
Misteri / Thriller"Bir anlaşma yapalım. Ben senin karnını doyurup, burada kalmana izin vereceğim ve koruyacağım. Senden tek bir şey istiyorum." dedi. O anlaşma beni bataklığa sürükledi ama o bataklıkta birisini buldum. İkimizde bataklıktaydık. Bu bataklığın sonunda...