Hoş geldiniz <3
İyi okumalar.
Sınır: 15 vote 20 yorum
____________Dilek
Kapıyı çaldım. Ama açan olmadı. Yine çaldım kapıyı. Ama bu sefer "kim o?" Sesi duyunca gülümsedim.
Evime sesizce girip bütün eşyaları topladıktan sonra yavaş adımlarla evimden çıkmaya başarmıştım. Ve şimdi hatice ablaya ve Bahriye ablayla vedalaşıp, son yılım olan üniversiteye gidecektim. Sonuçta kasım ayına 5 gün kaldı. Ve 16 gün sonra okular açılacaktı. Bu yüzden İstanbula -okulumun olduğu yere- gitmem lazımdı.
"Benim" dedim heycanlı sesimle. Kapıyı açıp hemen beni aşağıdan yukarı süzdü, hatice abla. Hemen Ardından da bana sım sıkı sarıldı.
"H-hoş geldin" diyebildi sadece. Ben ne olduğunu daha anlamamışken konuşmaya devam etti.
"Gel içeri Dilek" diyip beni salona çekiştirmeye başladı. Gittiğimde herkes salonda toplanmış sanki beni bekliyormuş gibi beni görünce yerinden dikleştiler.
Anlamaz gözlerle onlara bakarak "bahriye abla?" Dedim, hâlâ meraklı gözlerle. Hatice abla beni çekiştirerek hemen koltuğa oturtu ve konuşmaya başladı.
"Üvey baban tarafından mı taciz edildin dilek?" Gözlerimi sonuna kadar açarak selime baktım.
Elerini dizlerine koymuş, başını yere eğmiş dertli dertli bakıyordu. Aynı zamanda dalgalı saçları birbirne girmiş, dağılmıştı. Gözlerinden bahsetmek bile istemiyorum. Çünkü sanki saatlerce ağlamış gibi gözüküyordu.
Onlara o söylemişti. Utanmasam, ben gidipte ona zar zor kağıt bırakmayıp herkesin önünde söylerdim. Ve aynı zamanda üvey babamı şikayet ederdim. Ama, ama içimde bir korku vardı ve o korku "insanlar acaba hakımda ne düşünür" korkusuydu. Bu korkumdan nefret ediyordum. Çünkü ne kadar umursamamaya özen göstersem de olmuyordu.
Gözlerim dolmaya başlıyordu. Herkes bana bakıyordu. Tabi o hariç. Sanırım söylediği için benden çekiniyordu. Hem artık neye yarar ki artık söylemiş, bitmiş.
"E-evet" diyebildim sadece, bir süre sessizliğin ardınan.
"Neden şikayet etmedin?" Diyip konuşmaya devam etti, hatice abla.
"Biz senin yanındayız kuzum." Diyip elimi tuttu. Ben ise göz yaşlarımı elimin tersiyle silerek gülümsemeye çalıştım.
"Ben veda etmek için geldim hatice abla" dedim ve devam etmek istedim ama ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı. Sanki tam da sırası. Ama hiç kendimi bozmadan devam ettim.
"Haklısın, ama ne yarar ki, zaten bu yerin bana uygun olmadığını öğrendim. Sonuçta artık islam dinini iyice araştırıp öğrendim. Ve son yılımıda okuyup öğretmen olmaya gideceğim" diyip, tek bir kelime bile konuşmalarına izin vermeyerek kalktım ve hızla koştum.
Ama aynı zamanda da elimi ağzıma kapatarak sesizce ağlıyordum.
Evden çıkar çıkmaz hemen botlarımı giyip, binadan bavulumu aldım. Arkamdan ismimi duymamla arkamı döndüm.
Selim, benim arkamdan koşuyordu tabi bende durunca o da derin bir nefes alarak yavaşça yaklaştı.
"Ö-özür dilerim Dilek" diyip gözlerini kaçırdı. Ve konuşmaya devam etti. "Ben söylemedim Dilek. Ablam dün kağıdı bulup okumuş" diyince alayca güldüm.
"Yalan söylemediğin ne malûm selim"
"Vallah doğru söylüyorum" diyince gülümsedim, yanaklarımdan yaşlar akmaya devam ederek. bu sefer sesimi biraz yükselterek konuştum.
"Artık neye yarar" diyip arkamı döndüm. "Allah'a emanet ol masum kız" diyince arkamı dönmeyerek hiç bir şey söylemeden ilerlemeye devam ettim.
Uçağıma yarım saat kalmıştı ve benim yetişmem lazımdı. Bu yüzden taksiyi durdurup hemen havalimanın adresini verip ilerledik.
...
Uçağa korkulu korkulu bindim. Sanırım uçaktan fobim vardı ve ben bunu daha yeni öğreniyordum.
18 numaralı koltuğa oturup derin derin nefes aldım. Acayip çok korkuyordum, o kadar korkuyordum ki kalbimin duracağını düşünmedim değil. Ve daha uçak başlamadan önce böyleysem uçak kalkınca ne olacak Allah bilir.
Bildiğim, ah! Pardon Selimin bana ezberletği kısa surelerin hepsini 12 defa falan okudum. Birazcık bile olsa rahatlayınca derin bir nefes alarak elerimi kalbimin üzerinden yavaşça kaldırarak gözlerimi de aynı hızda yavaşça açtım.
Gözlerimi açtığımda yanımdan gelen tatlımı tatlı sesle başımı oraya çevirdim.
"Çok korktunuz galiba" diyip gülümsedi, yanımda oturan çocuk.
Çocuk dediğime bakmayın. Sanırım benden 1-2 yaş büyüktü.
Gözlerimi başka tarafa çevirerek konuştum. "Evet biraz" diyebildim, sadece.
En içten gülerek konuştu "biraz mı ?"
Allahım bir insan bu kadar mı güzel güler? Sanırım, EVET! Çünkü yanımda ki o kadar güzel gülüyor ki âdeta melek gibi.
'Ay Dilek ne saçmalıyorsun Allah aşkına' dedim kendi kendime çünkü gerçekten saçmalıyordum.
"Nereye gidiyorsunuz ?" Diye sordu, merakla. Hemen cavap verdim.
"Son yılın, üniversitede. İstanbula gidip orda okuyacağım zaten orda okuyordum ama bir sebebten buraya geldim şimdi ise geri dönüyorum istanbula" diyince şaşırarak bana baktı.
"Öyle mi hangi okul ?" Diye sorunca okulun ismini söyledim. Şaşırarak;
"Desene aynı üniversitedeyiz" diyince bu sefer en içten gülümseyen ben olmuştum.
Nasıldıııııı
Allah'a emanet olun. Bu arada Dilek elden gidiyor, Selimmmm.
Neyse sınır gelince yeni bölüm hemen gelir <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmamın oğlu
Abenteuer~kapak tasarımı bana aitir. İyi okumalar. siz: Merhabaaa imam oğlu imam oğlu: Aleyküm selam siz: Ne!? imam oğlu: lafa, Merhaba diye başlanmaz beyfendi. siz: beyefendi mi? Jkjkjkjkjkjkj imam oğlu: güldürecek bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. siz:...