Ne!?
Ne yani birkaç hafta sonra nişanlanacağım adam benim süt kardeşimiydi? Nasıl ya. Ben inanmıyorum süt kardeşim olduğuna. Bu kadar tesadüfte olmazdı, olamazdı.
Yemin ediyorum salaksın Dilek. Süt kardeşin değilse Bahriye abla annesinin ismini nerden bildi gerizekalı.
Haklı.
Her zaman ama neyse.
Ben daha idrak edemeyip iç sesimle konuşurken birden emre ayağa fırladı.
"Yalan atıyorsunuz!" Diye bağırdı. Ve konuşmaya devam etti. "Evet! Yalan atıyorsunuz. Zaten şu selim denen kişide ilk girdiğimde benden hoşlanmadı. Ablası desen iki de bir kaş göz yapıyordu." Diye bağırdı güçlü bir şekilde.
"Oyuna getirdiniz değilmi? He söyleyin lan!" Bağırdı. Ama bu sefer sesi diğerlerine göre çok fazla yüksekti.
"Oğlum olurm-" bahriye abla cümlesini tamamlamadan selim ayağa kalktı.
Başladık.
"Aloo! Sen hayırdır kime yalancı diyorsun lan?" Oha selim abi lan diyor? Kulaklarımda mı sorun var yoksa doğrumu duydum?
Salak yemin ediyorum, bu kız.
İlk defa selimi bu kadar sinirli gördüm. O kadar sinirliydiki boynundaki damarlar âdeta "ben burdayım" diye bağırıyorlardı. Yüzünden bahsetmek bile istemiyorum çünkü sinirden kıpkırmızıydı.
Annesine yalancı diyor ne bekliyon, mal?
Selim konuşmaya devam etti.
"Bana bak Emrecik. Sen kimin evinde kime yalancı diyosun."
"Çünkü yalan söylüyorsunuz."
"Bana bak hâlâ yalan söylüyorsunuz diyorsun? Noluyo lan sana vallah velet falan demem dalarım lan göt."
Şimdi de göt diyor? Bu selim abiye 1 yılda bir şey olduda ne?
İmansızlaştı bu iyice.
"Oğlum! Terbiyeli konuş" diyince selimin bütün kızgınlığı gitmiş gibi annesine baktı.
"Annem? yalancı diyor sana görmüyormusun?" Diyince Emre "anna kuzusu" diye mırıldansa da ben duymuştum.
Elimden tutup "kandırıyorlar bizi Dilek. Gidelim." Diyip beni çekiştirince selim hemen kolunu tutu.
"Hop! Bırak kızın elini" diyince emre alayca güldü.
"Bırakmasam naparsın anna kuzusu seni ?" Diyince Selim bir hışımla Emrenin üzerine atlayıp yakasına yapıştı.
"Anna kuzusu öylemi" diyip bir tane suratına yumruk attı. Emre afallayıp yere düşünce bir tane daha attı suratına.
"Bir de Dileği tutmuş götürüyor. Başka bir şey yapmayacağın ne malûm lan" diyince selime hak verdim.
Ona hemen güvenmemliydim. Sonuçta şeytan hiç rahat durmadan insanın aklını karıştırır. O da bir insanda o da hâtâ yapabilirdi. Bu yüzden onun helâli olmadan olmazdı. Onunla gidemezdim. Ama sanırım olmayacakta çünkü bahriye ablanın dediği gibi süt kardeşimiş. Onunla olamazdık.
Sonunda beynini kullandın aferin. Yavaş yavaş adam oluyon.
Sanki bir o eksikmiş gibi iç sesim ikide bir beni darlıyordu.
Selim artık 5. Yumruğu atacakken elini tutum. "Yeter selim!" Diyip konuşacakken. Gözünden bir damla yaş düştü. Elimin tersiyle silip. Zorda olsa ona bakmaya çalıştım. Ama o bana bakmadığı içi bende gözlerimi geri çektim.
"Gelemiyeceğim Emre. Evlenemeyiz. Süt kardeşimsin anla. Hem yalan atsalardı bahriye abla annenin ismini nerde bilsin? Hem onlara senden hiç bahsetmedim." Diyip zar zor devam ettim.
"Git emre, git" diyebildim sadece. "Bahriye abla yalan söylemez" diyip yere çömelip ağlatmaya başladım.
Bahriye abla yanımza geldi ama ilk önce selimi Emrenin üzerinden kaldırıp benim yanına geldi.
"Gençler böyle yaparak hiç bir şey elde edemezsiniz. Gelin oturalım ve Her şeyi anlatayım.
____
"İlk önce söylemek istediğim şu ki... yemin olsun ki siz evlinmeyin diye uydurduğum bir yalan değil"
"Şimdi şöyle ki: 2001 yılında dileğin annesi yeni doğum yapmıştı. Dilek doğalı daha 2 saat falan olmuştu sanırım. Komşusu olarak dileğin annesinin her an yanındaydım. Nefes almak adına dışarı çıktığınmda bir doktorun ve bir adamın konuştuğunu duydum. Ve kulak misafiri oldum.
"Annesini kaybetiğimizden beri serumlarla çocuğu doyurmaya çalışıyoruz. Ama böyle olamaz bir süt anne bulmanız gerekiyor. Yoksa çocuk büyünce bazı ciddi hastalıklara yaklaşabilir." Diyince, doktor bey; baban ağlayarak "onun yüzünden kendimden çok sevdiğim karım öldü be birde gidip ona süt annemi bulayım" diyip çekip gitmişti.
O sırda doktorun yanına gidip her şeyi öğrenmiştim. İlk önce dileğin annesinin uyanmasını bekledim. Sonrada sana yazık olamasın diye dileğin annesinden rica ettim oda kabul edince seni emzirdi. Hâtâ hâlâ hatırlıyorum senin ismini o vermişti İki yıl emzirdikten sonra seni yetimhaneye verdi. Bir kaç ay ağlasan da artık yetimhaneye alışmıştın. Sen hatırlamıyor olabilirsin ama ben çok iyi hatırlıyorum oğlum"
Emre kafasını çaresizce salamakla yetindi. "Anladım, özür dilerim böyle dememem lazımdı"
Bahriye abla gülümseyip "önemli değil." Diyip konuşmaya devam etti.
"Evet bu gün bizim misafirimizsin emre bey" diyip tekrar gülümsedi.
Hatice abla koluma girip "sana önceden odanı hazırlamıştım. Hadi gel götüreyim yorulmuşsumdur kuzum" diyince acıyla gülümseyip, ilerledik.
"Hop bilader nereye?" Dedi selim, Emreye. Durup onları izledik.
"Tam olarak nereye yatacaksın kardeş ?" Diye sordu merakla "hep beraber yatmıyormuyuz ?" Dedi emre.
Oha lan ne diyor bu
"Başka emrin ?" Dedi selim alayca ve konuşmaya devam etti.
"Takip et beni beraber yatacağız" diyince, emre kafasını salladı.
Bir sonraki bolum "final" olacaktır bilginize! Ve önce ki bölümde yorumlariniz için çok fazla teşekkür ederim kuzularım :)
Ama çok istenirse devam ettiririm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmamın oğlu
Pertualangan~kapak tasarımı bana aitir. İyi okumalar. siz: Merhabaaa imam oğlu imam oğlu: Aleyküm selam siz: Ne!? imam oğlu: lafa, Merhaba diye başlanmaz beyfendi. siz: beyefendi mi? Jkjkjkjkjkjkj imam oğlu: güldürecek bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. siz:...