Medya: Selim akgünAyyyy sizin için saat 12 de bölüm yazıyorum. Siz bana ne kadar destek olursanız bende size o kadar bölüm atar, hikayemi uzata bildiğim kadar uzatırım.
Şimdilik öpüldünüz.İYİ okumalar ^^
"Gerçekten selim abi polis mi" diye sordum hatice ablaya.
Yemeğimizi yedik, sofrayı topladık şimdi ise çekirdek çitleyip televizyondan film izliyorduk. Ama ben, az önceki, Bahriye ablanın sofrada söylediği cümle ile hâlâ beynime kan gitmiyordu.
Selim abi nasıl olurda polis olur hâlâ aklım almıyordu. Ya hu ben bunu gördüğümden beri tanırdım. Ama bu da glow up geçirmişti. Herkes değişmişti, mübarek. Bir tek bahriye ablam aynıydı vallah.
Küçüken selim abi hiç bir kızla konuşamayan bir tipti. Sadece babam, Kerem amcanın -Selimin babası- arkadaşı olduğu için beni yanına alırdı. Bende onlarla oyun oynayınca artık kaynaşıp hep beraber olmuştuk. Selim abi benden 3 yıl büyük. Hatice abla 5, Kerim abi ise 6 yıl büyüktü benden.
"Off dilek kaç kere sorucaksın bu soruyu? Evet diyorum neden anlamıyorsun kuzum" dedi hatice abla, siteme.
"Tamam abla son soru"
"Başka soru sorarsan cevaplamam"
"Peki, peki soruyorum"
"Sor bakiyim"
"Selim abi spora gidyor mu?" Dediğimde Hatice abla bana dönüp gözlerini sonuna kadar açtı.
"Oooo dilek bakıyorum da selimin cismine bakıyon kız"
"N-ne b-ben mi?"
"Yok dedem"
"Abla vallah sadece koları, çekti dikatimi. Yoksa başka bir yerine bakmadım". Diyince kıkırdayıp önüne döndü.
"Selim gelince söyliyim bari"
"Neyi?"
"Dikatini çektiğini" gözlerimi sonuna kadar açtım.
"Saçmalama abla sen benim nasıl, ablamsan o da abim sayılır".
"Ayy onu bunu boş ver hadi senin çenen yüzünden dizi bitecek". Diyince hemen önüme dönüp çekirdek çitlemeye devam ettim.
....
"Ayyy abla saat 21.34 olmuş ben gidiyim artık"
"Kalsaydın birazcık daha"
"Yok yok ben sonra gelirim"
"İyi, tamam kuzum sonra görüşürüz o zaman" diyip beni kapıya kadar eşlik etti.
"Allah'a emanet"
"Amin, sende abla" gülümseyip kapıyı kapadığında bende yola koyuldum.
Bizim evimiz selimgilerin evine çok yakın sayılmazsa da yakındı. Ben ilerlerken ayaklarım o eve yaklaşınca gid gide yavaşlıyordu. O eve girmekten artık korkuyordum.
"Dilek !" İsmimi duymamla yerimden sıçradım.
"Selim abi"
"Ne işin var burda"
"Eve gidiyordum" Dedim. Hayatımda bu kadar saçma bir soru sorulmadı, bana. Çünkü evin önündeyim şuan.
"O eve gidemezsin"
"Ama annem no-"
"Başlarım annene de"
"Selim abi sen iyimisin?"
"Özür dilerim ama bu yaptığın çok yanlış bir şey"
"Neden ?"
"Unutun mu?
"Hayır selim abi, unatacağımıda sanmıyorum".
"O zaman benimle geliyorsun"
"Nereye"
"Eve!"
"Ama ben size zahmet vericem, yük olucam, masraf edic-" daha cümlemi tamamlamadan öyle bir bağırdı ki artık kulaklarımıla bir daha işeteceğini zannetmiyorum"
"DİLEK!"
"Selim abi ne bağırıyorsun ya"
"Yürü gidiyoruz !"
"İyi tamam geliyorum, bekleyin bir anneme haber vereyim"
"Dilek !"
"Tamam tamam şaka yapıyorum" dedim gülerek.
Selim
Yine şaka yapmıştı. Zaten akşam yemeğinde yaptığı şaka yetmiyormuş gibi. Ama şaka yapması hoşuma gidiyordu çünkü gülümsüyordu.
Hayır, hayır gülüşüne hayran kalmıyordum. O derin gamzesine hayran kalıyordum. Güzüme tebessüm yerleştirildiğinde aklıma gelen şeyle o tebessüm gitmişti. Çünkü:
Bana 4 KKERE 'ABİ' demişti lan 4 KERE.
Evettt sonunda selimden beklediğiniz itiraf geldi. O gamzeye sen kurban ol kurban. Bende okuyucularıma olurumm.
Neyse düşüncelerinizi alalım hanfendiler?
Neyse bu günlük bu kadar yeter.
Öpüldünüz <3333 muchhhh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmamın oğlu
Avventura~kapak tasarımı bana aitir. İyi okumalar. siz: Merhabaaa imam oğlu imam oğlu: Aleyküm selam siz: Ne!? imam oğlu: lafa, Merhaba diye başlanmaz beyfendi. siz: beyefendi mi? Jkjkjkjkjkjkj imam oğlu: güldürecek bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. siz:...