2.7K 302 245
                                        

Jungkook,öfkeli adımlarla işkence odasının kapısında belirmişti.Kolları ve bacaklarından oturduğu sandalyeye bağlanan alfanın gözünün yaşına dahi bakmayacaktı.Asla ama asla uğraşmaması gereken birine bulaşmıştı ve bunun bedelini kesinlikle ödeyecekti.Peki ama onu bu denli kızdıran şey neydi?İşkence odasındaki adamlar da bunu oldukça merak ediyordu.

Aslında her şey,Jimin ve Jungkook'un yavru için alışveriş yaptıkları gün hastaneden çıkarken otoparkta başlamıştı.Jimin'in geldiği arabayı Namjoon aldığı için şu anda eve döneceği tek araç ya Jungkook'un arabası ya da taksiydi.Ancak yanında cüzdanı da olmadığı için taksi seçeneği de malesef elenmişti.

Yine de pes etmemiş ve bir şekilde Jungkook'dan arabanın anahtarını almaya çalışmıştı.Ama alfa niyetini anlayınca anahtarı yukarı kaldırmış Jimin'de kısa boyunun dezavantajı nedeniyle anahtara ulaşmak için zıplamaya başlamıştı.

"Ver şunu!"

"Alabiliyorsan al"

Parmak uçlarına çıksa da kesinlikle yetişemiyordu.Yine de pes etmeye niyeti yoktu.Bu yüzden hırsla zıplamaya devam etti.Parmaklarının uçları,Jeon'un ellerine kadar değiyordu.Belki ayaklarının altında bir yükseklik olsa o anahtarı alabilirdi.Hızlı düşünmesi sonuç vermiş ve aklına Jungkook'un ayaklarına basıp yükselmek gelmişti.Ama bunu yaptığı anda dengesi bozulmuş ve gerisin geriye düşecekken alfanın beline dolanan kolu sayesinde hem düşmekten kurtulmuş,hem de Jungkook'a oldukça yakınlaşmıştı.

Çok yakınlardı...Bir nefes uzaklardı birbirlerine.Dudakları değil belki ama burunlarının ucu birbirine değiyor,birbirlerinin gözlerinde kayboluyorlardı.Zaman durmuş gibiydi.Sersemlemişti ikisi de.Bugüne kadar hissetmedikleri bir yoğunlukta birbirlerini izliyorlardı.Belki konuşsalar,milimetrik mesafede duran dudakları birbirine değecek ve bir daha asla sönmeyecek bir yangını başlatacaktı.

Öylesine dalmışlardı ki birbirlerine,etraflarında olan hiçbir şeyi umursayacak durumda değillerdi.Karşıdan bakan biri,herhangi bir çiftin tatlı ve romantik bir an yaşadığını düşünebilirdi.O derece ait görünüyorlardı birbirlerine.Onları görünmez çemberlerinden çıkaran,kendilerine getiren şey,Jimin'in gözlerine doğru patlayan bir flaştı.

Odakları değişir değişmez birbirlerinden ayrılmışlar ve fotoğraflarını kimin çektiğini aramak için çevreye bakınmışlardı.Hemen arkalarında duran çelik mavisi bir arabanın arkasına saklanan esrarengiz fotoğrafçıyı görmeleri çok da zor olmamıştı.Jungkook,kendisinin müdahale edeceğini söylemesine bile kalmadan Jimin çoktan gizemli fotoğrafçının yanında almıştı soluğu.

"Kimsin? Fotoğrafımızı neden çektin"

"S-sizi çekmedim ben arabayı çekiyordum"

"Bana bak sen beni aptal mı sandın?Flaş gözümün içinde patladı.Ver şunu!"

Jimin,adamın elinden fotoğraf makinesini alır almaz çekilen fotoğraflara göz gezdirmişti.Ve orada az önce Jungkook'la sanki öpüşüyormuş gibi görünen fotoğrafları gördüğünde kan beynine sıçramış ve hiddetle fotoğraf makinesini yere çarpmıştı.

"NAPIYORSUN MAKİNEM!"

"Eğer kim olduğunu söylemezsen beynin de birazdan makinen gibi bin parçaya bölünecek"

Sesler yükselmeye başlarken Jungkook'da hızla yanlarına gelerek olaya müdahil olmuştu.Ancak kimsenin aklına,Jimin adama vurmak için hamle yapacağı sırada adamın alfa sesini kullanacağı ihtimali gelmemişti.

"SİKTİĞİMİN OMEGASI NE SANIYORSUN KENDİNİ HA!"

O dakikadan itibaren kaos başlamıştı.Jimin,çok yakınında duyduğu alfa sesi yüzünden kulağını tutup acıyla yere çökerken,aynı anda Jungkook'da ellerini alfanın gırtlağına sarmıştı.Boğazından tuttuğu adamı tek bir hamlede yukarı kaldırdıktan sonra acımasızca arabalardan birinin üzerine doğru savurmuştu.Öfke ve intikam duygularıyla dolup taşan Jungkook,öldürücü hamlesini yapmak için yeniden adama doğru yöneldiğinde gözleri çoktan kan kırmızısına dönmüştü.

Untamable | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin