Medya Mehmet
Naz...
"Naz artık otur"
"Oturamam oturamam... "Alev'in telefonda dediklerinden sonra salak gibi olmuştum. Oturduğum yerden kalkıp odanın içerisinde deli gibi tur atıyordum. Mehmet'se hiçbir şey olmamış gibi çok sakindi.
Hayır söylenti onun adına çıktı birde!
Korkudan ellerim titrerken Mehmet'in bu kadar sakin olması beni korkutuyordu. Eğer bu dedikodular büyürse işinden olabilirdi...
En başından yanlıştı benim onun yanında olmam. Evet aramızda adı konulmuş bir şey yoktu fakat ikimizde çocuk değildik ve kendisi benden daha yaşça büyüktü bile. Yaş farkı bile çevreden bu kadar eleştiri alacak olurken onun okulda hoca olması beni korkutmaya yetmişti. Şu an söylentiler her ne kadar asılsız gibi dursa da ilerde ne olacağını bilemezdik. Aniden Mehmet'in elimi tutmasıyla dönmeyi bırakmıştım. Panik anımda beni görmesini istemiyordum. Korkuyorsam görmesin kimse...
"Naz sakin ol. Kimse seni bilmiyor ve bilmeyecek de. Buna izin vermem!" nasıl bu kadar emin konuşabiliyor ki? Sonuçta burada onun da hayatı kayabilirdi. Neye güveniyor bu adam?
"Korkuyorum..." sonunda söylemiştim birisine korktuğumu. Bana sarılmasıyla ellerimin titremesi durmuştu. Beni sakinleştirmişti...
Başımı onun kalbinin olduğu yere koyup kalp atışını dinledim. Bir kalp atışı bu kadar huzurlu hissettirebilir mi gerçekten de? Bir eliyle saçımla oynarken diğer eliyle de belimi kavramıştı. Beni sakinleştirmişti gerçekten de. Sık sık aldığım nefes yerine daha rahat rahat alıyorum şimdi.
Ne kadar böyle kaldık bilmiyorum ama ayrılan oydu. Bana kalsa ayrılmaya niyetim yoktu ne yalan söyleyeyim? Yüzümü elleri arasına almıştı. O bana bu kadar nazik olurken az önceki düşüncelerim uçmuştu. Biz yanlış değildik sadece doğru zamanda değildik o kadar.
"İyi misin şimdi." sadece başımla onaylamıştım. "Bak Naz belki bazı şeyler aklında oturmuyor olabilir ama çocuk değilim, değiliz. İkimizde kabul ettik bazı şeyleri. O yüzden sana bir şey olmasına izin vermem! Bu dedikoduyu kim çıkardıysa da bulacağım. Sen hiçbir şey olmamış gibi devam edeceksin hayatına. Kimsenin istekleri üzerine kurma hayatını. İstersen anlarım seni... eğer uzak durmak istersen... Ama durma güzelim, seninle yeniden bir şeylere başlama umudu bulmuşken gitme be güzelim. Ama dediğim gibi istersen gidersin. Durum ne olursa olsun senin zarar görmene izin vermem Naz."
"Biraz düşünmek istiyorum sadece. Sadece yaşanacak şeyler korkuttu beni. Bana biraz zaman ver lütfen."
🌕🌕🌕🌕
"Vay be! Mehmet hocaya bak sen, adam çok iyi konuşmuş. Sen ne yapacaksın pekala?" Alev kahvesini yudumlarken bense diğer masaları siliyordum. Hafta içi bu saatlerde çok müşteri olmadığını söylemişti Sergen. Bugünkü yorgunluğuma rahat çalışma olması iyi gelmişti. Zaten kafam çok dağınıktı.
"Bilmiyorum Alev, ne yapmalıyım sence?" Mehmet'in yanından çıktığım gibi cafeye gelmiştim. Giderken Alev'de peşime takılıp beni bırakmamıştı. Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için gerçekten de çok şanslıydım. Beni yargılamıyordu anlamaya çalışıyordu. Bu benim için o kadar değerliydi ki anlatamam.
"Aşkım sen bilirsin ama adamda belli yani. Mehmet hoca olgun bir adam. Kendi halinde sakin birisi gibi duruyor. Keşke bizim okulda hoca olmasaydı ya. O zaman her şey daha kolay olurdu." masaları silmeyi bitirdikten sonra paspası alıp yerleri silmeye başladım. Her yer tertemizdi fakat kafamı dağıtmam için bir şeylerle uğraşmam gerekiyordu.
"Düzgün birisini olduğunu bende anladım. Gerçekten sakin, anlaşılır birisi... Galiba bir süre onunla yan yana gelmesek daha iyi olur. En azından şu dedikodular durana kadar. Burada sıkıntı tek bende değil. Okuldan atılabilir ama hiç umurunda değil gibiydi. Sanki güvendiği bir şey vardı.
"Bak o konuda da sen haklısın. Yani hocasın sen ama senin demene göre lüks bir arabası varmış. Hangi insan öğretmen maaşıyla onu alabilir ki?"
"Alev kapatalım valla konuyu ya! Konuştukça adamı mafya falan diye düşüneceğim! Edebiyat hocası mafya canlanıyor kafamda valla." Alev dediğime gülerken istemsiz bende gülmüştüm. Mafya saçmalığı cidden sinirlerimi bozmuştu. Eminim onunda aklına geldi fakat söyleyememişti. İkimizde salak salak gülerken çalan şarkıyla anlık ikimizin de modu değişip tadımız kaçmıştı.
Lena- Satellite
"Bu şarkı yasaklanmalı be! Canım gurubum kanayam yaram!" şarkı iyi hoştu da Manga varken olmazdı be Lena. Kanayan yaramızsın sadece sen bizim...
Manga nasıl birinci olamadı be?
Konudan konuya atlama konusunda uzmanlık? O bizde de biraz.
🌕🌕🌕🌕
Saat gecenin biri olmuştu bile. Bir gözüm kapalı evin kapısını zor açıp içeriye girmiştim. Bütün gün başım ağrıdan çatlaması yetmiyormuş gibi akşama doğru cafe iyice dolmuştu. Aslında iyi olmuştu da. Mehmet'i düşünecek vaktimin olmaması iyiydi, en azından eve gelene kadar onu düşünmemiştim yorgunluktan.
Sürüne sürüne mutfağa gidip bir su içtim. Sandalyeye oturup öylece halının desenine baktım. O kadar yorgun olmama rağmen bir türlü gitmiyordu aklımdan o. Düşüneceğimi söylemiştim ona fakat daha 24 saat bile geçmeden pişman olmuştum kararımdan. Belki bir umut ondan mesaj gelir diye ekrana baktım fakat boştu, tıpkı o olmadan önceki gibiydi.
Derin bir nefes alıp rehberden onun numarasına girdim. Girdim de arayamadım ki, ne diyecektim adama? Ben yanlış yaptım hadi yapmamış gibi davranalım mı?
Çocuk muyum ben ya? Ekranı kapatıp masaya koydum telefonu. O da arayamıyor beni kararımdan dolayı. Ne saçma bir çıkmaza girdim ben ya?
Yok arkadaş! Sonu düşünen harbiden kahraman olamaz!
Masadan telefonu aldığım gibi Mehmet'i aradım. Eğer biraz daha düşünseydim kararımdan vazgeçerdim. Telefonun ilk çalışıyla açılmasına şaşırmıştım. Telefon elinde mi yaşıyorsun be adam?!
"Nasıldın? Ya uyuyorsan uyandırmamışımdır umarım?" adam dakikasında açtı telefonu , sence uyuyor muydu gerçekten de ?
"Yok uyku tutmadı biraz, kitap okuyordum." valla bir kere de başka bir şey yap be adam! Kendimiz kültürsüz hissediyorum sayende.
"Naz orada mısın?" adama dönmeyi unuttum içimde ona sitem ederken ya.
"Buradayım... Ben düşündüm ve onun için aradım aslında... Eğer aramızdaki bu şey bilinirse iyi olmaz ikimiz içinde. Yani adı konulmuş bir şey de yok ortada onu da biliyorum ama... Bir şey olduğunu sadece ben düşünmüyorum değil mi?"
"Hayır tabikide Naz. Sadece birbirimizi tanıyoruz bizde herkes gibi." konuşması beni bir nebze olsa da rahatlatmıştı.
"Bilinmesini istemiyorum Mehmet. Bilinirse ikimizde yanarız ve yanmayalım." ona ilk defa ismiyle seslenmiştim. Acaba yüzü nasıl bir ifade aldı? Bunu telefonda demek yerine keşke yüzüne deseydim ya.
"Anladım seni... Sen nasıl istersen öyle olacak, herkes kendi hayatına dönecek." Ne?
"Anlamadım , herkes kendi hayatına mı dönecek?"
"Naz bilinmesin istedin ya? Ne olacak daha?" ay yanlış anlamıştı beni. Ben ne diyorum o ne anlıyor ya?
"Bilinmesin derken sen ben ve Alev bilsin aramızdakini okulda. Yani deneyelim Mehmet, ben pes etmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kodların Ardında
ChickLit**"Kodlarda Gizli Sen "**, bilgisayarın soğuk dünyasında doğan sıcak bir aşkı anlatan bir masal. Naz, kodların dilini çözerken Mehmet'in kalbinin kodlarını çözmeye başarabilecek mi? Şiirin dokunuşunu hissedebilecek mi? Yoksa duygularını ifade etmek...