Medya Naz
Naz...
Elimde valizim İstanbul
Ben evlenirem, kalamam dul
İş, güç, kariyer, cazibe yahşi
Türk yiğidini bulup evlen yahşiKulağımda çalan şarkı şu anki halime cidden çok uyuyordu. Valizlerimiz Alev'in evinde ve şu an derse geçiyorduk. Hala hiçbirimiz ailelerimize söylememiştik. Havalı güneş gözlüğüm, elimde kahvem ve yanımda kızlar. Hiçbir şey olmamış gibi çok rahat takılıyorduk. Dünya yansa sıcaklık fazla oldu ısındır deriz biz.
Bu dünyaya gamsız boş beleşçi üç kız lazımdı. Onları da bize hallettik artık!
"Kızlar benim dersim başlayacak birazdan, gidiyorum ama aklım sizde kalıyor." Alev tam bir anne modeline girmişti. Dünden beri kendini suçlu hissediyordu. Her ne kadar sende sıkıntı yok desek de işe yaramamıştı. Bizimki inat çıktı fazlasıyla.
Benim dersim boşken Didem ve Bade' nin dersleri vardı. Onlarla da vedalaştıktan sonra banka daha da yayılmıştım. Alev gelene kadar kimsenin onun evine girmeye cesareti yoktu. Tamam kızlar bir yer bulana kadar kalmamıza bir şey demedi ama olsun. Ben yine de girmek istemedim. Alev dersten çıksın beraber gireriz.
Rahat rahat otururken bir anda güneş kesilmişti . Ne olduğunu anlamak için gözlerimi açtığımda ise gördüğüm kişiyle rahat oturuşumu düzeltip öyle oturmuştum. Gelen malum hocamızdı. Düzelmemle beraber o da yanıma oturmuştu. Bana uzattığı bardağa bakmadan sıcak çikolatanın kokusu gelmişti. Kendisine de muhtemelen hep içtiği o kahvesini almıştı. Hatırladığım şeyle daha da şaşırmıştım. Alev'le dersleri yok muydu? Derste olması gereken saatte o gelmiş benim yanımda kahvesini yudumluyordu.
"Ne yaptınız kalacak yer işini?" araştırmamıştı ya da bildiği halde sormak istedi belki de.
"Şu anlık arkadaşımızda kalıyoruz hocam." kısık bir şekilde gülmüştü sadece. Anladım der gibi başını salladığında ise bu sefer bu gerici sessizliği ben bozmuştum.
"Dersiniz var diye biliyordum ben..." kahvesinden bakışlarını çekip bana dönmüştü. Yine o gülümseme vardı suratında. Neden bana böyle bakıyor bilmiyorum.
Onun bakışlarına bir türlü bir anlam yükleyemiyordum ya da ... anlam yüklemek istemiyordum belki de.
"Kaçak bir küçük hanımı bekliyorum derse girmesi için. Onunla beraber girerim diye düşünüyordum." beni beklemişti derse girmek için. Neden onun için normal bir öğrenciden farklıydım ki? Kulaklığımın ucundan çalan şarkıyla anında çıkarmıştım. Ben şarkı manifestlerine inanan birisiydim. O ortamda çalan şarkı bir işaretmiş gibi yorumlardım. Bu sefer yanlış çıktı işte. Sezen Aksu -biliyorsun...
Çıkardığım kulaklığın bir ucunu kendisine takmıştı. Diğerine bana uzatınca takmıştım tekrardan . O an şarkının nakarat kısmına denk gelmiştik.
Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsunNe o güzlerini çekti ne de ben... İkimizde susmuş sadece şarkıyı dinliyorduk. Etraftan soyutlanmış sadece birbirimize bakıyorduk. O şefkatli olan bakışları yerine yüzünde artık hiçbir duygu okunmuyordu. O kadar düz bakıyordu ki karşımda dün benim için endişelenen adam yok gibi. O gitmiş onun yerine bambaşka bir adam gelmiş gibiydi. Belki de bu sefer ben yanılıyordum. Şarkı manifesti doğruydu ve o da öyle düşünmüştü. Peki neden hala gitmedi? Neden beni burada bırakmadı? Kulaklığa dikkat ederek karşıya bakmaya başlamıştı bu sefer. Gitmemişti. Bırakmak istemedi belki de beni...
Haklısın, biraz geç karşılaştık
Oysa hiç konuşmadan anlaştık
Bazı şeyler var ki söylenmiyor
Biz senle sözleri susarak aştıkTelefonuna gelen mesajla bakışlımı ondan çekip soğumuş sıcak çikolatama baktım. Kulaklığın boşa düşmesiyle ona döndüm. Kulaklığı çıkarıp ayağa kalkmıştı. Gitmesi gerekiyordu onun.
"Gelecek misin?" hala bir umutla evet dememi bekliyordu. Fakat kabul edemem. Eğer kabul edersem sanki başka şeylere de onay vermişim gibi olacaktı. Olumsuz anlamda başımı sallayınca bir şey demeyip gitmişti.
Ne bekliyorsun gel diye yalvarmasını mı? Yalvarsa ne olacaktı ki? Kabul mü edecektim? Etsem ne olacaktı? Bilinmeyenlerle kalmıştım burada. O seri adımlarla binaya girerken bense hala onun arkasından bakıyordum öylece.
İlk defa hissediyordum böyle bir şeyi. Duygu denir mi onu da bilmiyorum fakat gitmesi beni ucu gözükmeyen bir boşluğa bırakmış gibiydi.
🌕🌕🌕🌕
"Aşko kendi evin gibi takıl bak. Beni bekleme girmek için de." Alev 8545652. kez söylediği cümleye inat biz yine onu bekleyecektik. O da biliyor da işte söylemekten vaz geçemiyordu.
Herkes uyurken biz Alev'le balkonda oturmuş çay içiyorduk. O bana gününü anlatırken yine konu ona gelmişti. Zaten konusundan bile kaçamıyorum ki !
"Bugün Mehmet hocayla bir şey mi oldu?"
"Neden noldu ki?" işte şimdi merak etmiştim.
"Derse yarım saat geç geldi, üstüne şiir bile okumadı. Suratı mahkeme duvarı gibiydi. O nazik adam gitmiş yerine başka bir Mehmet hoca gelmişti sanki. Benim de aklıma sen geldin. Bir şey mi oldu Naz?"
"Galiba oldu... O yarım saat benim yanımdaydı. Bana derse gelip gelmeyeceğimi sormuştu. Olumsuz cevap verince de hiçbir şey demeyip gitti." etkilemiştim onu. Diyememiştim Alev' e konuşmadan birbirimize bakarak konuşmuştuk biz.
"Sadece bu mu? Naz sanki başka bir şey var? Anlatmak ister misin?" Bende bilmiyorum ki ne olduğunu.
"Bilmiyorum yani ne olduğuna bende anlam veremiyorum ve bu durum... bu durum beni fazlasıyla korkutuyor. Yanlış bir şey yapmam değil mi?" korkum buydu benim. Yanlış bir şey yapmak.
"Neden yanlış bir şey yapacaksın ki canım benim? Ne olur kendini kapatma böyle. Yanlış bir şey yapmıyorsun da." haklı mıydı bilmiyorum ama canım sıkkındı. Şu an onunla konuşmak istiyordum. Merak ettiğim her şeyi de sormak istiyordum fakat korkum işte... İzin vermiyordu o. Duyacağım şeyler beni yanlışa sürüklermiş gibi korkuyorum. Ondan, kendimden... bizden.
"Umarım yapmam Alev..." bir şey demeyip sarılmıştım ona. Yanlış bir şey yapmaktan deli gibi korkuyordum ama onunla konuşma isteğimi yine de bastıramıyordum.
Bu his beni mahvediyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kodların Ardında
ChickLit**"Kodlarda Gizli Sen "**, bilgisayarın soğuk dünyasında doğan sıcak bir aşkı anlatan bir masal. Naz, kodların dilini çözerken Mehmet'in kalbinin kodlarını çözmeye başarabilecek mi? Şiirin dokunuşunu hissedebilecek mi? Yoksa duygularını ifade etmek...