**"Kodlarda Gizli Sen "**, bilgisayarın soğuk dünyasında doğan sıcak bir aşkı anlatan bir masal. Naz, kodların dilini çözerken Mehmet'in kalbinin kodlarını çözmeye başarabilecek mi? Şiirin dokunuşunu hissedebilecek mi? Yoksa duygularını ifade etmek...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Medya Mehmet
Naz...
"Abi ama senin uno demen gerekiyordu!"
"Yav bacım unutuyorum ben onu da!"
"Banane! Ben kazandım işte oyunu!" kartları masaya atıp arkama yaslandım. Serkan abi üçüncü kez kaybetti ve her seferinde de mızıkçılık yapıyordu. Fakat ben unodaki üstün yeteneklerim sonucunda yine ve yine yenmiştim herkesi.
Uno kraliçesiyim de ben.
"Yav bacım hilesi var bunun da!" onun dediğine gülüp ortamın saçmalığını düşündüm. Dünden beri burada hapistik. Nejat denen adam gidince onun adamları da ellerimizi çözüp bizim korkumuzu unutturmaya çalışmışlardı. Birisi gelip bütün kutu oyunları almışken diğeri de yiyecek bir şeyler almışlardı.
Kim böyle bir kaçırılma yaşar ki?
Mehmet mi? Onun geleceğini söyleyen adam gitmişti Nejat ile. Son durum ne ve neden hala gelmedi bilmiyorum ve burada daha fazla durmak istemiyordum. Her ne kadar bizi eğlendirmeye çalışsalar da her an ne yapacaklarını kestiremiyordum.
Gelen araba sesiyle ortamdaki neşe anında yok olmuştu. Adamlar oyunları ve yiyecekleri hemen kenara kaldırıp üstlerine hurdaları koymuşlardı. Diğer adam ellerimizi bağlarken bu sefer biraz geniş bağlamıştı. En azından bileğim morarmazdı.
"Bacım jilet gidince yine açarız kolların-" gelen silah sesiyle susmuştu. Lan ne oluyor?
Art arta gelen silah sesleri ve deponun kapısının kırılıp yere düşmesiyle korkudan çığlık atmıştım. Bu kimdi lan şimdi?
"ULAN JİLET SENİN GELMİŞİNİ GEÇMİŞİNİ ******* BANA DA MEHMET DEMESİNLER!"
AY BENİMKİ GELMİŞ!
Yerimden kalkacaktım ki bağlı olan ellerim ve ayaklarım buna izin vermemişti. İçeriye arkasında tabiri uygunsa bir orduyla dalmıştı. Önde kendisi iki elinde de silahı içerideki adamlara doğrultmuşken içerideki adamlarda onlara silah doğrultmuştu. Mehmet'le göz göze gelmemiz sonucu sanki hiç sinirli değilmiş gibi daha da sinirlenmişti. Arkasındaki adamlar da silahları doğrultmuş ortalarında biz kalmıştık.
Şey yoluna gidiyoruz galiba.
"Naz iyi misiniz?"
"Şu an kim vurduya gitmezsek iyiysek iyiyiz biz." gerçekten kim vurduya gitme ihtimalimiz vardı. Eli silah tutan yurdumun her insanı buradaydı sanki Acaba memleketlim çıkar mı ki buradakilerden?
"Sen iyiysen o zaman konuya geri dönelim... NERDE İT HERİF?"
"Bilmiyoruz dün gitti daha da gelmedi."
"**** belanı! Nerede dedim sana!" Mehmet seninle bu küfür işini konuşmamız gerek. Çok küfürbaz adam ya!
