6'Yurt

227 98 114
                                    


Naz...

"İyi misin?" iyi olmalı mıyım? Hala şaşkın ifadelerle ona bakarken o ise o ise çok normal bir şey yaşıyormuşuz gibi davranıyordu.

Hocam ben mapusa düştüm!

Siz beni buldunuz?!

"Hocam sizin burada ne işiniz var?" sonunda şaşkınlığı birazda olsun atıp merak ettiğim şeyi sormuştum. 

"Birazdan çıkacaksınız zaten merak etme. Değil mi avukat?" sesindeki o ima arkadaki adamı da tedirgin etmişti. Şey biraz bende tedirgin olmuş olabilirim, birazcık sadece.

"Aç mısın?" tuhaf hissetmiştim sadece. Beni bulması, çıkarmak için uğraşmasına ek acıkıp acıkmadığımı merak ediyordu. Hangi hoca öğrencisi bile olmayan birisi için bu kadar uğraşır ki? Olumsuz anlamda başımı sallarken o ise hala bana bakıyordu. İlkte  olduğu gibi artık o kadar da  utanmıyordum. Çünkü ben ne kadar utanırsam utanayım Mehmet hoca bana öyle bakmayı bırakmayacaktı. Şu kısacık zaman diliminde alışmıştım onun bakışları altında kalmaya. Normalde başkası olsa kaçan ben Mehmet hocanın bakması... kendime bile itiraf edemesem de hoşuma gidiyordu.

"Bir sıkıntı varsa hemen haber yolla bana. Anında gelirim, şimdi şu işlere bakayım." onu onaylamadan gitmemişti. Onaylayınca parmaklıkları tutan elimin üstüne elini koymuştu. 

"Geleceğim hemen." çıkmıştı. Bana güven veren davranışlarından sonra ortada kalmıştım böylece. Hala elime bakarken arkadan kızların sesiyle sonunda elime bakmayı bırakmıştım.

"Kız Didem ben yanlış mı gördüm?"

"Yok kanka bildiğin basbaya gerçek bu!"

"Naz o adam yani senin bahsettiğin hoca elini mi tuttu senin? Hem nereden buldu kızım seni bu adam? Daha anamız babamız bilmiyor burada olduğumuzu. Naz kötü bir şey yok değil mi?" bende bilmiyorum ki kötü bir şey var m yok mu.

"Bizi nasıl bulduğunu bende bilmiyorum. Sadece iki haftadır tanıyorum hocayı. Ve şey...elimi de destek olmak için öylesine tutmuştur yani. Bir sebep aramayalım canım ya." Kızların yanına oturup sırtımı duvara yasladım.

"Aşkım bak biz senin zaten yanlış yapacağını düşünmüyoruz fakat o adamın da sadece bir hocadan ibaret olmadığını bilmeni isteriz. Baksana seni buldu üstüne avukatlar getirmiş. Dikkat et lütfen." Bade' ye baktığımda ise bir şey demeyip dediklerini düşündüm. Onlara hak veriyordum. Mehmet hocanın  sadece basit bir edebiyat hocası olmadığı belliydi. Buz dağının görünmeyen kısmı da vardı ve nedensiz içimde bir ürperti oluşmuştu.

"Hadi kızlar yine iyisiniz valla. Mehmet Darıca sağolsun çıkıyorsunuz." memurun cümlesi daha da aklımı karıştırmıştı.  Mehmet hocanın eli kolu bu kadar uzun muydu gerçekten de?

Kızlarla dışarıya çıktığımızda imzalarımızı da atıp çıkmıştık. Dışarıda bizi bekleyen Mehmet hoca, Alev ve tanımadığım 3-4 adam vardı. Alev bizi görmesiyle koşarak üçümüze de sarılmıştı. Her ne kadar birbirimize sarılsak da gözlerim bize bakan daha doğrusu direkt bana bakan Mehmet hocadaydı.

 Her ne kadar birbirimize sarılsak da gözlerim bize bakan daha doğrusu direkt bana bakan Mehmet hocadaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başıyla selamını verip önden o arkasından da diğer adamlar gitmişti. Bugün ne olduğunu sormasam da yerinizi biliyorum Mehmet hocam. Elbet sorarım ben size...

🌕🌕🌕🌕

"Siz ne sorumsuz öğrencilersiniz be?! Utanmadan karşımda durabiliyorsunuz bir de! Yıkılın karşımdan!" karakol olayı yurdun da kulağına gitmişti maalesef. Aileler duymadı gitti yurt duydu ya! Şaka gibi resmen!

Sevgili müdürümüzün azarı bitmiş olmalı ki gitmek için kapıyı açmıştım.

"Gidin dediysem odanıza değil, yurttan gideceksiniz! Böyle terbiyesiz öğrencilerin yurtta işi yok. Başka öğrencilerin hakkına girmeyin de." hiçbir şey demeyip çıkmıştık. Üçümüzde odamıza gitmiştik. Öylece duruyorduk sadece. Ne yapacağımız konusunda cidden fikrim yoktu.  Kadın acımayıp sokağa atmıştı bizi. Gecenin bir vakti sokağa atıldığıma mı ağlayayım yoksa ailemin bana vereceği tepkiye mi? Zaten onlar için uzakta okuma fikri kötü bir fikirken bir de şimdi yurttan atılmıştım. Son sene demez direkt diplerindeki okula alırlardı beni. Ne  düşünüyorum, hissediyorum kimsenin umurunda da olmazdı, biliyorum ben ailemi. Her ne kadar onları çok sevsem de bizde uzak kalmak daha iyiydi. Hoş ailem öğrenirse o uzaklık bir oda kadar olacak gibi...

"Sokakta mı kaldık biz şimdi?"

"Galiba gerçekten de bu sefer yandık kızlar." 

"Bütün suç benim. Sizin hiçbir suçunuz yok kızlar. Yarın gidip müdürle konuşacağım ve sizin kalmanız için ikna edeceğim. Suçlu benim burada."

"Saçmalama Naz. Sen gittin de biz zorla mı geldik? Hepimizde suç var. Şimdi de suçumuzun cezasını beraber çekeceğiz. Biraz fazla olacak ama çekeceğiz artık." ne yapacağımız konusunda hiçbirimizin de fikri yoktu. Onların ailelerini de biliyordum ve benimki gibi olmasa da kızlara dünyayı dar ederlerdi.

Ne mükemmel hayat değil mi? Sokağa atıldık diye üzülmeyi geçtik ailemiz bize ne diyecek derdine düştük! 

"Toplayalım artık eşyaları da yarın ola gün ola." Bade' yi ikimizde onayladıktan sonra yatağın altından valizleri çıkarıp eşyalarımı yerleştirmeye başlamıştım.

Bu yurttan böyle ayrılmayı cidden düşünmüyordum. Mezun olduktan sonra kurtuldum diye sevinme hayalleri kurarken şimdi ise atılmış ve kalacak yerimiz yoktu.

"Naz telefonun çalıp çalıp duruyor. Kızım kim bu seni bu kadar arayan ya?" telefonum mu çalıyormuş? Karakoldan beri sessizdeydi telefonum. Masanın üzerinde duran telefonu alıp arayana baktım. Kayıtlı bir numara değildi. Üstelik bu numara beni sabahta defalarca aramıştı. Kim ki bu ya? Tekrar çalışınca hiç bekletmeyip açmıştım.

"Sonunda açtın  o telefonu küçük hanım."

Ne?

Mehmet hocam? İyi de nasıl?

"Hocam siz... Nasıl?" sessizce söylenmişti. Her ne kadar duymak için telefonu kulağıma yapıştırmayı denesem de duymamıştım.

"İlk karşılaştığımızda numaranı söylemiştin ya, oradan kaldı aklımda. Hafızam güçlüdür. İyi misin, merak ettim seni?" neden hafıza olayını yalanmış gibi geldi?

"İyiyim teşekkür ederim... Şu an çok müsait değilim hocam." kapatmasını kibar bir dille ifade etmiştim. Şu an Mehmet hoca ve onun gizemli hareketlerini düşünemem. Ondan önce büyük sıkıntılarım yeterince var zaten.

"Tabi anladım, sadece sesini duymak istemiştim. İyisin değil mi? Bir sıkıntı yok yani?" hissettin mi be adam anlamdım ki ya!

"Yok sık-"

"Kız siz yurttan atılmayı nasıl başardınız?" Allah seni alsın Sevil!

Odaya dan diye giren Sevil ve nerede nasıl konuşacağını bilmeyen bu mal yapmıştı yapacağını. Umarım duymadın Mehmet hocam... Telefondan gelen kırılma sesiyle duam geri gelmişti. Duymuştu bizim deliyi.

"Yurttan mı atıldınız?! Yurdun adını verir misin bana Naz." bu adam bana adımla mı hitap etmişti? Lakaplar alışınca tuhaf geliyormuş ya.

"Hayır hocam! Biz kendi başımızın çaresine bakarız. İyi geceler size." konuşmasına izin vermeyip yüzüne kapatmıştım telefonu.

Adım kadar eminim yurdu öğrenir ve buraya damlardı.

Allah seni alsın Sevil!

Cidden alsın!

Kodların ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin