Medya Mehmet hocamız
Naz...
Bütün etrafta saf salak şekilde takılmış üstüne bizimkilerin de dikkatini çekmiştim. Bizimkiler ne oldu diye sorsalar da bahanelerle kaçmıştım. Ne diyeyim Mehmet hoca bana yürüdü mü?
Yok bunlar beni asla bırakmazdı.
Öğle arası olmuş bizde okulun cafesinde oturuyorduk. Kızlar da oturmuş sohbet ederken ben koltukta cenin pozisyonu oturmuş bizimkilerin muhabbetini dinliyordum. Bahçe kapısından içeriye giren Mehmet hocayla dikkatimi ona vermiştim. Etrafa göz gezdirirken göz göze gelmiştik. Asık ifadesi göz göze geldiğimizde son bulmuş onun yerine gülümseyerek göz kırpmıştı. Ben yine bana göz kırpmasını atlatmaya çalışırken o da tam çaprazımızda boş olan yere karşımda duracak şekilde oturmuştu. Elindeki kitabını kaldığı yeri açıp okumaya başlamıştı. Ona baktığımı biliyordu ve yüzünde de gülümsemesi eksilmiyordu. Şerefsiz sırıtmasıydı tamda.
"Kızım sana sesleniyoruz yarım saattir." Alev'in sesiyle bakışlarımı ona çevirmiştim. İyi bunlar fark etmiyordu benim nereye baktığımı. Yoksa durumu nasıl anlatacağımı ben bile bilmiyordum.
Alev'in bir anda arkasına bakmasıyla Mehmet hocanın buraya baktığını görmüştü. Direkt bana döndüğü gibi sorgular bir ifade takılmıştı yüzüne. Sanırım o kadar da önceden konuşmak gerekmiyordu. Bu kadar hızlı yakalanamam ya!
"Şey dalmışım öyle de." Alev yemedim bunu der gibi bakarken bense en masum gülümsememi sunmuştum, yerse.
Yemedi.
Bende yemezdim.
"Neyse kızlar sohbete doyum olmaz, Hadi Didem gidelim biz." onların dersi bitmişti. Kızlar eve giderken karşımda oturan Alev anında yanıma oturmuştu.
"Kızım Mehmet hoca bakıyordu dimi? Ben yanlış görmedim değil mi ya?"
"Hayır görmedin, buraya bakıyordu."
"Şey siz ilerlettiniz yani konuşmayı?" Alev nasıl soracağını bilememişti soruyu. Hoş bende nasıl bir cevap vereceğimi bilememiştim. Ne diyebilirim ki?
"Bilmiyorum Alev ama... yanlış mı yapıyorum?" birisinden akıl almam lazımdı ve bunu yapabileceğim tek kişi de karşımda duruyordu. Bize bakmayı bırakan Mehmet hocaya bakıp tekrar bana döndü. Bir şeyleri anlamaya çalışıyordu ve sonunda kafası karışmış gibiydi. Valla ben kaç gündür bu haldeyim, düşün yani.
"Yanlışı sen mi yoksa o mu yapıyor bilmiyorum ama bu hikayede seni üzen karşısında beni bulur valla! Yolarım onun saçlarını!" dediğini gülmüştüm. Bir an hayal etmiştim Alev'in saç yolma sahnesini.
"Onu yapamayız işte. Boyumuz yetmiyor kızım, adam 2 metre." söylediğim şeyle tadı kaçmıştı. Ama ne yapabilirim ki? Adam 2 metre, bizim boy 165 cm.
"Olsun sandalyeye çıkar öyle yolarım. Tıpta çözüm tükenmez. Neyse yolmayı bırakıp gitmem lazım benim , malum hocamızla dersim var da. Görüşürüz aşko." Alev'le vedalaştıktan sonra tekrar bakışlarım ona dönmüştü. Alev'in kalktığını gördüğü gibi kitabını kapatıp ayağa kalkmıştı. Galiba derse gidiyordu yok gitmiyormuş. Çünkü yanıma gelip oturdu. Kitabını masaya koyup vücudunu bana döndürmüştü. Burası biraz fazla sıcak mı oldu?
"Okul çıkışı bir işin var mı?" ha?
"Şey evet var. Uygulama tasarlayacağım bir cafe bulmak için Karaköy'e gideceğim de." aptal kafam! Neden bu kadar açıklama yapıyorsun ki?
"Çıkışta 34 ASN 754 plakalı arabanın yanına geç. Şimdi gidiyorum derse." gitmişti. Ay beraber mi gideceğiz? Onun tavrına anlam veremezken o ise çoktan cafeden çıkmış telefonla konuşuyordu. Kimle konuşuyordu acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kodların Ardında
ChickLit**"Kodlarda Gizli Sen "**, bilgisayarın soğuk dünyasında doğan sıcak bir aşkı anlatan bir masal. Naz, kodların dilini çözerken Mehmet'in kalbinin kodlarını çözmeye başarabilecek mi? Şiirin dokunuşunu hissedebilecek mi? Yoksa duygularını ifade etmek...