Tavanda ki küçük lekeye odaklanmıştım. Ne kadar süredir bakıyordum? ne lekesiydi o? peki ya nasıl oraya bulaştı?"Kerem?"
sesin geldiği yöne kafamı çevirdim.
"Bu seninle olan 5. seansımız bayağı bir ilerleme kaydettin. Nasıl hissediyorsun?"
Karşımdaki kadının gözleri içerisine baktım. Büyük bir umutla cevabı bekliyor gibiydi. 5. Seansımız olmasına rağmen değişen hiçbir şey yoktu. Canım hala acıyordu.
"İyiyim."
Kadın gülümserken önündeki deftere bir şeyler not aldı.
"Son görüşmemizden bu yana neler yaptın?"
Tavana baktım tekrardan lekeyi bulmam 20 saniyemi aldı. Sabırla cevabımı bekleyen kadının yüzüne bakmak istemiyordum. Bana umutla bakıyordu ve bu gerçekten canımı sıkıyordu.
"Sahilde yürüdüm."
Ona bakmadığım halde bi şeyler karaladığından emindim.
"İlaçlarını kullanıyor musun?"
Beni robota çeviren ilaçları mı? asla! beni aptal etmekle kalmayıp anılarımı siliyordu. Onu 2. kez kaybetmeye dayanamam.
"Evet. Aksatmadan kullanıyorum."
"Güzel. Eğer hazır hissediyorsan kaldığımız yerden devam edelim."
Bacaklarımın üzerinde birleştirdiğim ellerime baktım. Sağ elimdeki baş parmağımın etrafı yara olmuştu. Stresli olduğumda her zaman sağ işaret parmağımdaki tırnağımla -sağ- baş parmağımın etrafındaki eti kazırdım.
"2006 senesinin Ekim ayıydı. 4. Liseme nakil vermiştim..."
***
Okul koridorunda ki ayak seslerim yankı yapıyordu. Her adımda daha fazla geriliyordum.
"En fazla ne olabilir ki? Biri ters bir laf eder kafa göz girerim ardından 5. Liseye nakil."
Bunu sesli söylediğim için kendime salak salak güldüm.
Nihayet yeni sınıfımın kapısına gelmiştim. Kalbim deli gibi atıyordu. Babamın, 'Bu okuldan da atılırsan senin ırzını sikerim!' lafları kulaklarımda çınlıyordu. Kalp atışlarını dinginleştirmek adına gözlerimi kapattım, derin bir nefes alıp verdim ve son olarak beşten geriye saymak kalıyordu. Kapının açılış sesiyle gözlerimi açtım. Kapı bana doğru açılırken bir iki tane geri adım attım. Açan kişi öğretmen olmalıydı.
"Geç mi kaldın genç adam?"
"Nakil öğrenciyim. Hay Allah ilk günden geç kaldım sanırsam. özür dilerim hocam."
Kafamı kaşırken karşımdaki adam gülümsedi.
"Önemli değil gel bakalım içeriye."
Sınıfın kapısını bırakıp tahtanın önünde durup içeri girmem için gözlerimin içerisine baktı.
Sınıfa girdim ve arkamdan kapıyı kapattım. Sınıfa girmemle birlikte sınıftan uğultular yükselmeye başladı. Hoca burnunun üzerine kayan ince telden gözlüğünü gözlerine doğru itti. 30lu yaşlarının başlarında, 1.80 boylarında hafif yapılı biriydi ve gözlük gerçekten yakışıyordu.
"12/A!"
Sesi gerçekten gür çıkmıştı. Tek kelimeyle sınıftaki tüm uğultuyu kesmesine hayran kalmıştım. Hocanın yanında durup sınıfa baktım. Herkes bana bakıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLARDAN KASIM +18 (GAY)
General Fiction... Hoca elindeki orta boy tebeşiri uzanan kişiye fırlattı. Kafasına tebeşir yiyen çocuk kafasını sıradan kaldırmadan ilk bana ardından hocaya baktı. "Gökhan gönüllü olduğun için teşekkür ederim. Arkadaşımızın bu cömertliğini alkışlayalım." ...