İlaçlardan sonra hafızam allak bullak olmuştu. İlk başlarda bunu fark etmemiştim.
2006 Kasımını düşündüğüm gün bazı anılarımın silindiğini fark etmiştim. Artık düşünemiyordum bile. Bunu fark ettiğim an bıraktım ilacı.
İyi olmam için ilacı bırakmamam gerekiyordu. Sikmişim iyiyi. Gökhan'ı unuttuktan sonra iyi olsam neye yarar?
Ayağa kalkıp banyoya doğru ilerledim. Bu güzel evin eski güzelliği, eski kokusu ve eski huzuru kalmamıştı.
İnanır mısınız? Kreme çalan duvarlar gri olmuştu. Fakat kirlendiği için değildi. Gökhandan sonra evinde rengi uçup gitmişti.
Musluğu açtım. Akan suyu boşboş izliyordum. Canım ağlamak istiyordu, çocuk gibi zırlamakta yoruyordu.
Bu acınası halime sadece gülümseyip soğuk suyu yüzüme çarpınca irikilip kendime geldim. Ardından musluğu kapatıp havluyla yüzümü kuruladım.
Salona geçip saate baktım.
"Fazla dağıldın Kerem. Kendine gel artık. Oğlunu kreşten alman gerekiyor."
***
Yeni okulda 2. haftamı doldurmuştum. Gökhan'ı iki haftadır görmediğim için hayvan gibi özlüyordum. Evinde değildi ve okula da 1 haftadır gelmiyordu.
İçim içimi yiyordu. Çok fazla huzursuzdum. Okul çıkışı eve uğramadan önce eski okuluma gitmek istediğimde Salih kafasını sallamakla yetindi.
Babamla artık ters düşmüyordum. Bu yüzden beni özgür bırakıyordu.
"Geldik efendim."
Salih'in sesiyle düşümden uyandım.
"Beni burada bekle."
"Peki efendim."
Arabadan inip okulun içine girdim. Okul bomboştu. Amcam'ın odasına yöneldim.
"Ooo! Kerem bey hoşgeldiniz."
"Merhaba Amca. Gökhan geldi mi?"
"12/A mıydı?"
"Evet."
"Bir saniye bekle."
Yoklamaya göz gezdirdi.
"Maalesef. Bugün de gelmemiş."
"Tamam. Kolay gelsin."
Cevap vermesini bile beklemeden odadan çıktığımda Amcam'ın homurdanma seslerini yarım yamalak duydum.
Menfaatçi köpek demişti arkamdan. Haklıydı. Sonuçta Gökhan olmasa Amcamın yüzüne dahi bakmazdım.
Okulun dışında beni bekleyen arabaya bindim.
"Gökhan'ın evine."
Salih cevap dahi vermeden sürmeye başladı. Birkaç dakika içerisinde kapıya geldiğimde cebimdeki yedek anahtarı çoktan çıkarmıştım.
Eve girdiğimde evin hala eski halinde olduğunu gördüm. Her şeyin yerli yerinde olması Gökhan'ın 1 haftadır eve uğramadığı anlamına geliyordu.
Beynimin içini kemiren soruları duymazdan gelmeye çalışıp evden çıktım. Arabaya dönerken gözlerim kararmaya başladı. Zar zor Salih'in yanına vardım.
"Efendim. Sorun ne?"
Görüntüler ve sesler birbirine karışmaya başladı. Gerisini hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim.
Salih doktorla konuşuyordu.
"Salih!"
Benim seslendiğimi görünce hemen koşarak yanıma geldi.
"N'oldu bana?"
"Aşırı stresliydiniz efendim. Büyük ihtimalle vücudunuz kaldıramadığı için reaksiyon gösterdi."
Stresli olduğum o kadar belli oluyor muydu?
"Burhan bey birazdan burada olurlar."
"Babama haber uçurmasan şaşardım zaten."
"Sağlık söz konusu olduğu için Burhan Bey'in bilgisi olması en iyisiydi efendim."
Salihe küfür de etsem kızsam da nafile sonuçta görevini yapıyordu.
Bu boş şeyleri düşünmeyi bırakmam gerekiyordu. Asıl önemli konuya gelelim.
Gökhan ner'de?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLARDAN KASIM +18 (GAY)
General Fiction... Hoca elindeki orta boy tebeşiri uzanan kişiye fırlattı. Kafasına tebeşir yiyen çocuk kafasını sıradan kaldırmadan ilk bana ardından hocaya baktı. "Gökhan gönüllü olduğun için teşekkür ederim. Arkadaşımızın bu cömertliğini alkışlayalım." ...