24

33 2 0
                                    

  Nihayet yorucu bir günün daha sonuna gelmiştim. Şirketten çıkalı çok olmuştu. Tuanadan yana kafam fazlasıyla karışıktı.

Kızın hal ve hareketleri yüzünden, sinir olmuştum. Son 5 yıldır babamın her isteğini sorgulamadan yapıyordum. Benim için en iyisini istemişti her zaman. Fakat bu sefer ya yanılıyorsa? Sadece şirket için evlenmemi istiyordu. Bunu inkar etmeyip defalarca kez dile getirmişti.

Babamla bu konu hakkında tartışmaya girmek istemiyordum. Çok yorgundum fakat eve gidesim de yoktu.

Önümde aniden duran motor yüzünden düş dünyamdan uyandım. Hızlıca frene bastım fakat biraz geç kalmıştım.

Çok sert çarpmadığım halde motorcu motorla birlikte yere savrulmuştu.

Hızlıca arabadan inip motorcuya doğru koştum.

"İyi misiniz?"

Motorcu yerde boylu boyuna yatıyordu. Diğer sürücülerde yardıma gelip üzerindeki motoru kaldırırken motorcuyu koltuk altından tutarak kendime doğru çektim.

Kafasındaki kaskı çıkardığı anda karşımdaki kişiye şokla bakakaldım.

"Kör müsün amına koduğum!"

Acıyla kıvranan kişi, sabah sohbet ettiğim pastane sahibiydi.

"Özür dilerim. Siz bir anda durunca duramadım."

"Kırmızı ışıkta ne yapmamı bekliyorsun?"

Yüzümü ve sesimdeki telaşı görünce biraz sakinleşmişti.

Biraz kalkmaya çalıştı fakat aniden bağırarak omzunu tuttu.

Sikeyim. Adamın omzunu mu kırdım? Diye içimden geçirdim.

"Şu motorun haline bak. Daha taksiti bitmedi."

Kendinde ki hasarı umursamayıp motora mı üzülüyordu? Deli mi bu adam?

"Zararınız neyse karşılarım. Merak etmeyin. Hastaneye gidelim isterseniz."

Etrafımıza insanlar doluşunca Pastane Çocuk daha fazla geriliyor gibiydi. Tepki vermesini beklemeden belinden ve bacaklarından tutup ayağa kaldırdım. Bendeki bu güce çok fazla şaşırmış gibiydi.

"N'apıyorsun yavşak? Yere indir beni!"

Hızlıca arabama doğru ilerleyip arabamın yanında duran adama komut verdim.

"Hastaneye götürmem lazım arabamın kapısını açabilir misiniz?"

Pastane Çocuk kıvranıyordu fakat fazla kendinde değil gibiydi.

Komut verdiğim adam hızlıca arabamın kapısını açtı. Pastane Çocuğu arabaya bindirdiğim gibi kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçtim.

"Motorum ne olacak?"

"Siktir et. Yenisini alırım. Şuan sağlığınız daha önemli."

"Şu durumda bile babanın parasıyla hava atmaya mı çalışıyorsun?"

"Hava atmaya çalışmıyorum."

Arabayı çalıştırdım.

"Ve kendi param. Babamdan para almayı bırakalı uzun zaman oldu."

Pastane Çocuk emniyet kemerini takmak için uzandı fakat omzu yüzünden acıyla inledi. Hızlıca ona doğru uzandığım sırada yüzü yanağıma değdi. Kemerini taktığım gibi hastaneye doğru yola çıktım.

Telefondan hızlıca emektar şoförümü aradım.

"Buyrun Kerem bey?"

"Salih Xxx sokağında kaza yapmış bir motor var. Hızlıca o motoru al."

"Peki efendim."

Telefonu kapattığım gibi Pastane Çocukla bakmıştım.

"Motoruna kavuşursun yakında."

Çocuğun yüzü Çarşamba pazarı gibiydi. Çok fazla şaşkın duruyordu.

"Adın Kerem mi?"

"Evet. Tanışma şeklimiz kötü oldu gibi."

"Sima'n çok fazla tanıdık geliyordu fakat isim de aynı olamaz. Salih dediğin kişi ne kadar süredir sizle çalışıyor?"

Beni neden sorguluyordu?

"Anlamadım."

Arabayı sürdüğüm için ona doğru dürüst bakamıyordum. Beyin travması falan mı geçiriyordu?

Hastaneye vardığımız gibi arabadan inmesine yardım edip hastaneye bıraktım. Telefonumun çalma sesiyle Pastane Çocuktan uzaklaşmak zorunda kaldım.

Arayan kişi babamdı. Telefonu açmamla beni azarlamaya başlaması bir oldu. Çok fazla telaşlıydı.

"Baba bende hiçbir sıkıntı yok. Ama araba için aynı şeyi söyleyemem."

Yaklaşık yarım saatlik bir mücadelenin ardından nihayet babam ikna olmuştu. İyi olduğumu anladıktan sonra rahatlayıp telefonu kapattı.

Hastaneye döndüğüm sırada çocuğu göremediğim için danışmaya doğru ilerledim.

"Afedersiniz az önce buraya motor kazası yapan birini getirmiştim. Nereye götürüldü?"

"İleriden sola dönün. Hasta kayıt o tarafta. Detaylı bilgiyi onlar size verirler."

Kafamı sallayıp söylendiği gibi hasta kayıya doğru ilerledim.

"Afedersiniz. Az önce motor kazasından yaralanan biri getirirldi buraya. Nereye yönlendirildi öğrenebilir miyim?"

Yanındaki arkadaşına doğru eğildi.

"Ayşe motor kazası yapan çocuğu soruyorlar. Kimliğine sen baktın. İsmi neydi?"

"Gökhan Şahindi galiba."

Gökhan? Arabada soru bombardımanına tutan çocuğun adı Gökhan mıydı?

"Film çekilmek üzere röntgene yönlendirilmiş."

"Hangi katta?"

"3. Kat."

"Teşekkürler."

Hızlıca koşup asansöre yetişmeye çalıştım. Fakat gelmesi uzun sürecek gibiydi.

İçime sebepsiz bir heyecan girmişti. Merdivenlerden koşarak 3. Kata çıkmaya başladım.

Eğer geçmişimdeki o çocuksa ne yapacaktım? Sebebini bilmeden neden bu kadar aceleyle yanına gitmeye uğraşıyordum?

Nihayet 3. Kata çıkıp röntgen cihazının bulunduğu odaya doğru koştum. Elinde bir kağıtla omzumu tutup bana doğru ilerliyordu.

Bunca zaman nasıl fark etmemiştim? Bu sarı saçları ve yeşil gözleri nasıl tanımam? Umarım yanılmıyorumdur.

Boyu çok fazla uzamamıştı ama fizik yapmıştı. Haddinden fazla yakışıklı olmuştu.

Hayatımda bu kadar iz bırakan birinin ismini nasıl unuttum? İsmi bırak bu çocuğu nasıl unuttum? Heycanı geçince yepyeni oyuncakları çöpe atan züppe zengin çocuklardan sadece birisi miydim?

Gökhan beni görünce yerinde durdu. Aramızda 3 metre kadar mesafe olmasına rağmen yeşillerindeki ışığı görebiliyordum.

"Seni en son gördüğümde de morluklarla kaplıydın."

Gökhan fazlasıyla şaşkın gözüküyordu. Başkası olsa ne diyor bu amcık der geçerdi. Ama bu çocuk hiçbir şey söylemeden sadece bana bakıyordu. Fazlasıyla şaşkın bir şekilde hem de.

Bu kesinlikle oydu. Tüm benliğiyle Gökhan karşımda duruyordu.

AYLARDAN KASIM +18 (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin