Yorum yapmazsanız ölüyor muşum 🥺Nefesinin dar gelipte ciğerlerinin yırtılacakmış gibi acıdığı geceleri anlatamazsın. Belki birkaç dal sigara yakarsın ama anlatamazsın.
Nazım Hikmet'in "insan insana iyi gelmeli. Gelmeyecekse hiç gelmemeli" sözü kafamın içinde dönüp duruyordu. Ben ona geldim geleli acı getirmiştim. En amansız acıları çektiği zamanlarda ben efsuna yetişememiştim. Ona ilk geç kalışım annemin bizi yatakta görüp efsunu ailesine şikayet etmesiyle efsunun babasından gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddetti.
Üzerinden aylar geçen bu durumu daha atlatamadığının, her ne kadar zarar gören kendi de olsa ailesini fazlasıyla özlediğinin bilincindeydim. Ben efsuna yar olmaya çalışırken bana en ihtiyacı olduğu zamanda ona geç kalarak ikinci kez yara olmuştum. Sevdiği kadına yar olmaya çalışıp yara olan adamdım ben.
Ona ilk geç kalışım babasının elinden yüzü gözü kan içinde aldığım gündü. Kahretsin ki ikinci kez ona geç kalmıştım. Efsuna ve kızıma yetişmek için varımı yoğumu ortaya koymuş yine de geç kalmıştım. Sahi geç kalınmışlık neydi?
Darağacında çoktan ayağındaki sandalyesi çekilmiş kişinin boynundaki ipi çıkarmak mıydı geç kalmak? Ya da uçurumdan düşmek üzere olan birisine yardım için uzattığınız elinizin boşluğa düşmesi miydi?
Efsuna ve dide'ye, hem bedenlerine hem yüreklerine açılan yaraları durdurmayacak kadar geç kalmıştım ben. Sekiz saatten kısa bir sürede onları bulmuş lakin yine de geç kalmıştım.
İçimdeki his öyle boğucuydu ki, başedemiyordum. Bir hafta geçmişti efsunun taburcu oluşunun üzerinden. Öyle tükenmiş bir haldeydi ki. Dide küçük olduğu için olan bitenin farkında değildi. Minik kızım efsunun yanına hiçbir erkeği yaklaştırmıyor arada bir beni bile itiyor izin vermiyordu ona dokunmama. Onda kalan bir diğer travma ise bıçak görünce ağlamaya başlıyordu. O günden sonra ikiside sessizleşmişti.
Dide'm, miniğimin yalnızca efsunun yanında güldüğünü görüyordum. Efsunun üzgün olduğunun farkındaydı. Daha bir buçuk yaşında olmasına rağmen efsunun yanında ona şirinlik yaparak türlü şaklabanlıklarla onu gülümsetmeye çalışıyordu. Onun dışında oldukça içine kapanmıştı.
Onları toparlamam gerekiyordu. Benim yüzümden aldıkları yaraları sarmam gerekiyordu. Lakin yaşadıkları telafiyi bırakın teselli edilecek şeyler dahi değildi. Günlerdir kendimi suçluyordum. Daha dikkatli olsaydım bunlar olmasaydı ya da daha hızlı olabilseydim ve karım ve kızım yaralara bulanmadan onları kurtarabilseydim diye.
Güçlü durmalıydım. Ben güçlü olmalıydım ki onları ayakta tutabileyim. Kendimi suçlamakla bir yere varamıyordum. Bir paradoksun içindeydim sanki ama çıkmam gerekiyordu.
Karıma ve kızıma zarar verenlerin, kılına dokunanların dahi sonunu getirmiştim lakin neyden sonra...
Düşündükçe kafayı yiyordum. Elimdeki bitmiş sigarayı söndürdüm. Kafamdaki düşüncelere set çekip efsunu uyandırmak için odaya döndüm. İlaç saati gelmişti ve kahvaltı yapıp ilacını alması gerekiyordu. Kahvaltıyı hazırlamıştım. Zar zor yediriyordum ona.
Yavaşça ona seslenip saçlarını okşayarak uyandırmaya çalıştım. Onu korkutmamaya özen gösteriyordum. Uyanık olduğu zamanda da ani hareketlere karşı tepki gösterip kendini korumaya alıyordu. Bu durum o kadar canımı yakıyordu ki. Hele ki buna benim sebep olduğumu bilmek ölesiye berbat bir histi.
"Efsun hadi uyan güzelim. Efsuun hadi güzel karım uyan"
Gözlerini çekingenlikle açıp önce korku dolu gözlerle etrafını izledi ve güvende olduğuna kanaat getirdiğinde ise tuttuğu nefesini dışarı verip yorunca yorganı üzerinden attı. Sessizce banyoya girip işlerini halletti ve benimle birlikte kahvaltıya indi. Konuşmuyordu. Gerek duymadıkça konuşmuyordu. Annesi babası hatta benim annem bile her gün kapıya gelip efsunu görmek belki ona iyi gelir belki umuduyla onunla zaman geçirmek istiyorlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/341140614-288-k345704.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜBREM (DÜZENLENECEK)
Storie d'amoreYETİŞKİN OKURLAR İÇİN UYGUNDUR! Boşandığı için 4 aylık bebeğiyle ailesinin evine dönen alparslan ve yan komşularının kızı efsunun hikayesi. "Gizlemene gerek yok efsun kızımla birlikte seyrettik" Burnunu boynuma doğru indirdi. Benim içimde yanardağ...