4

58.4K 1.7K 67
                                    

Alparslan temsili

Ben ve yandaşçım esra yalvaran gözlerle geceyi burada bitirmeyip bizimkileri en azından  bi şeyler içmeye ikna etmeye çalışıyorduk ki abim abiliğin kutsal görevi kıskançlığı ( ki asla üzerimdeki uyluğuma kadar yırtmaçlı ve göğüs dekolteli elbisemden kaynaklanmıyordu) yüzünden babamların yorulduğunu başka zaman kesinlikle çıkacağımızı söyleyip bizi yıldırmaya çalışıyordu ki babam söze girdi,

" Kızım abin doğru söylüyor. Ee biz yaşlandık artık siz eğlencenize bakın biz annenle eve geçelim"

" cengiz amca bizde sizinle kalkalım dide'min uyku saati geçti huzursuzlanmaya başladı bile"
Alparslan abinin sözleriyle dide'ye baktım başını babasının omzuna yaslamış minicik elleriyle gözlerini ovuyordu. Şu görüntü o kadar muazzamdı ki ikisine her baktığımda nedensiz bir şekilde mideme kramplar giriyordu.

" sensiz olmaz kardeşim ben bu iki deliyle ne yapacağım" 

Diyerek gülen abime baktım, haklıydı aslında esrayla yan yana gelince ortamdan soyutlanıyorduk. Ne yapacaktı bizimle. Nasıl olsa başka zaman hep beraber giderdik değil mi.

"o zaman abiciğim bu güne burada son veriyor başka zaman için sözleşiyoruz"

sözlerimden sonra herkesten onaylayan mırıltılar yükseldi ve arabalara doğru ilerlemeye başladık. O sırada esra absinin kucağında uyuya kalan sulusepkeni kucağına aldı ve dönüp tek eliyle bedenimi sararak
" efom yaa mezuniyet hediyeni evde unutmuşum biliyorum çok heyecanlısın sana olan muazzam hediyemi görmek için ama heyecanla yarını bekle. Yarın görüşürüz" diyerek bedenini geri çekip öpücük attı ve aracın kapısını açarak arka koltuğa yerleşti.

" Efsun" bana seslenen adama doğru döndüm. Efendim der gibi gülümseyip kaşlarımı kaldırdım. Yutkundu, adem elmasının kalkıp inişini seyrettim. Bir süre yüzümde gezindi bakışları, bense kafamı hafif yana yatırmış nedensiz heyecanımı gülümseyerek kamufle etmeye çalışarak söyleyeceği şeyi bekliyordum. Az önce arabadan aldığı küçük saksıdaki nergisi bana uzattı, yanında da bir kutu vardı.

" Nergis yeni başlangıçların çiçeğidir bilirsin. Tebrik ederim yeni başlangıçlara"

O bunları söylerken ben çiçeğimi koklayıp ona bakıyordum sanki zorlanarak söylüyordu. Yine de çok mutlu oldum. Bugün neredeyse hiç konuşmadık ve fotoğraf çekildiğimiz zaman dışında göz göze bile gelmedik. Anın verdiği mutlulukla ayaklarımın üzerinde durup kolumun tekini boynuna dolayıp konuştum.

"teşekkür ederim alparslan abi beni çok mutlu ettin" 

sarıldıktan sonra ne yaptığımın farkına vardım çünkü elimin altındaki beden aniden taş kesilmişti bi titreme geçti ikimizinde üstünden tam elimi çekecektim ki oda tek elini belime doladı. Sanki kırılacak bir eşyaymışım gibi naifçe dokunuyordu ve burnunu saçlarıma getirerek derin bir nefes aldı ya da ben o an kalbim tüm vücudumda güm güm attığı için öyle hissettim bilmiyorum. Aniden belimdeki elini çekerek beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzüme bile bakmadan arabaya geçip gazladı.

...

"Kızım hadi ama münevver teyzen bekliyor bak çok ayıp olacak akşama bir mahalle gelecek kadına  zaten yaptı o hazırlıklarını bi temizliğine yardım edeceksin üç beşte ikramlığına hadi yavrum git artık hadi"

Annemin gözlerini belerte belerte acele etmezsem terlik yiyeceğimden emin olduğum sözlerinden sonra önceden hazırladığım akşam giyeceğim kıyafetleri de alıp yan eve gitmek için evden çıktım.

Bu akşam gün vardı. Akşamda gün mü olurmuş demeyin bal gibide olurdu çünkü bu ailecek girilmiş bir gündü. Annem ve münevver teyzemin mahalleden kankişleri ve eşleriyle birlikte yaz akşamlarını değerlendirmek için sohbet eşliğinde çay içip güzelim yiyecekleri löp löp mideye indirerek cüzi bir miktarla girdikleri gün bu akşam esralardaydı ve ben her zamanki gibi sabahtan yardıma gidiyordum.

Üçüncü sefer söylene söylene zile bastım. Off esra, kızım fizandan mı geliyorsun açsana kapıyı ya. Elim tam tekrar zile gidiyordu ki kapı açıldı. Benimde gözlerim şokla açıldı. Cennete mi düştük noluyo noluyo biscolata erkekleri gerçek miymiş ya?

Alparslan abinin bariton sesiyle bakışlarımın odağını hayvan gibi yapılı pürüzsüz bedeninden zorda olsa gözlerine çevirdim  ve bir daha dumura uğradım. Yeni duştan çıktığını belli eden ıslak dağınık saçları ve saçlarını kuruladığı elindeki havluyla bana muazzam bir görüntü sunuyordu.

"Efsun sana diyorum geçecek misin içeri yoksa böyle kalalım mı kapıda. Benlik sıkıntı yok gerçi de sen bi daldın gittin hayırdır" son kelimesinde muzipçe gülümseyip göz kırpması beni benden aldı götürdü.
" Ay ilahi alparslan abi ne dalacağım senin göbekli vücuduna ya kızınla yarışır ha şu göbeğin az fit ol fit" deyip omzundan baş parmağımla iteleyerek hızlıca içeri girdim damarlarımdaki tüm kan yanaklarıma pompalanmıştı. Arkamdan güldüğünü duyuyordum. E adam haklıydı tabii. Hayvan gibi kaslı vücuda göbekli dersem oda böyle gülerdi işte.

MÜBREM (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin