28

22.4K 883 149
                                    

Yorum yapmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayın kankişleriim💖

Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum.

Nazım Hikmetin dizeleri doluştu aklıma. Banada artık ümit yetmiyordu, artık alparslanı yaşamak istiyordum. Her zerresini zerreme katmak, onunla her anlamda bir olmak, aile olmak istiyordum. Bunun ilk adımını da bugün atmıştık. Rüya gibi bir evlilik teklifi almıştım çünkü hiç beklemediğim bir anda olmuştu. Şu an içimde sayısız kelebek oradan oraya uçuşuyor hatta midemde kramplar oluşmasına sebebiyet veriyordu. Mutluydum,huzurluydum.

Herkesi evlerine yollamış bizde alparslanla minderleri üzerinde oturuyorduk. Esra bugün dide'm le bizde kalacaktı, alparslan dideyi annesine göstermediği için esra oraya götüremez ve alparslanın evinde de tek kalamazdı. Ne hikmetse ters yönde olduğu ve abimin arabası zaten eve gidecek olduğu halde tuğrul abi bırakacaktı esrayı. E tabii bıraksındı sevgilisiydi sonuçta ama bunu üçümüzden başka bilen olmadığından, yani alparslan da bilmediğinden ben bile tedirgin olurken onlar oldukça rahattı.

Alparslan her ne kadar bana karşı minik bir civciv olsada normalde sinirli bir adamdı. Bakışları her daim sert dalyan gibi dev cüssesi her zaman dikti. Tanımayan insan soru soracak olsa bile ilkin bir çekinirdi yani. Mizacı sertti ne yapalım ve ben öğrendiğinde vereceği tepkiyi kestiremiyordum bu yüzden.

Alparslan arkadaki ağaca sırtını vermişti bende bacaklarının arasına girmiş alparslanın göğsüne sırtımı vermiştim. Huzurun kucağındaydım yani. Etrafta kimsecikler yoktu, sadece alparslan ve ben vardık. Ben bir yandan parmaklarımı yüzüğümün üzerinde gezdiririyordum. Alparslanın bir kolunu belime sarmış karnımı okşuyordu bir yandanda saçlarıma minik buseler konduruyordu.

"alparslan şimdi biz evlenecek miyiz gerçekten"

Sesimden bile heyecanım belliydi. İçim içime sığmıyordu. Alparslansa daha dingindi. Uzun süredir aradığı huzuru bulmuş gibiydi.

"hemde en kısa zamanda evleneceğiz. Ben artık gün sonunda ayrı evlere dağılmak istemiyorum. Seninle aynı evin anahtarını paylaşmak istiyorum, kendi yuvamızı kuralım istiyorum efsun"

Alparslan ve kızımızla birlikte bir ev. Ev dediğin dört duvardı, ona yuva yapan içindeki bağlılık, huzur, sevgi, saygıydı. Ve ben üçümüzün olduğu bir yuvayı çok istiyordum.

"alparslan dönünce işlemleri hallettirip hemen evlenelim mi hem neyi bekleyeceğiz ki"

Şu an hayatımda alparslanın beni çiçeğiyle çikolatasıyla isteyeceği anne babam yoktu, ya da evinden telli duvaklı çıkacağım bi aile evim yoktu. Babam çoktan çıkmıştı o delikten, annem çok pişmandı ben babamdan o şiddeti görürken sessiz kalıp kılını bile kıpırdatmadığı için ama babam için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. Yaptığımız hataydı evet aramızda bir nikah en azından bir resmiyet bile olmadan neredeyse yatmıştık ama her koyun kendi bacağından asılmaz mıydı. Dertleri buysa eğer cennet ya da cehennemin bileti herkes için tek kişilikti. Eğer el alemin lafıysa sorun duyuran zaten onlardı.

Bizim ailemizin inancına ve yetiştirilme tarzımıza fazlasıyla ters düşen bir davranıştı ama yapmıştık. İş işten geçmişti ve onlar bizi karşılarına alıp yaptığımızın yanlış olduğunu, belki yanlış yolda olduğumuzu söylemek ya da en azından ataerkil bir ailenin vereceği en olası kararı yani bizi evlendirmeyi falanda gündeme getirmemişlerdi babam hariç tabii ki o namusunu temizle evimden götür demişti. Sonuç olarak isteme söz nişan gibi törenleri ve düğünü istemiyordum. Sevdiklerimle birlikte olduğum sade bir nikah yeterdi de atardı.

MÜBREM (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin