Keyiflice okuyun la
Yorumlarınızı bekliyorum
📍
"Ee ne olacak şimdi?" Bu durum öğrenilirse iki ülke arasında diplomatik sıkıntılar çıkabilirdi, özellikle de her yoldan sorun çıkartan bir ülke elbette bu durumu değerlendirecekti. "İyileşene kadar dönemdeyiz, sınır karargahına sığınacağız bir süre. "
Özmen en mantıklı olan fikri ortaya atarken Rodas arkadaşı için endişeliydi, komutanın pantolonundan tutup kendisine bakmasını sağladı. "O ölecek mi? Ölmesin! Bir sey yapsaniza!" Yere oturmuş halde arkadaşının yarasını sarmaya çalışıyordu fakat ağlamaklı gözleri yüzünden pek bir şey gördüğü söylenemezdi.
"Bu da çok dramatik çıktı amına koyayım ya. Oğlum adamın götünü tutarken nasıl ağlayabiliyorsun? Ben gülmekten işemiştim şimdiye." Türker ağzına sakız atmış çiğniyordu yarım saattir. Kendisi yüzünden bir gavurun vurulması çok hoşuna gitmişti.
"Sensin dramatig! Siz çok kötü ve fena! Ben diyecek sizi hükümete, sizin Avrupa hayal!" Birleşmiş milletleri kastederek kurduğu cümle Şahin de dahil herkesi sinirlendirdi. Özmen yunanın kolundan tutup kaldırdı ve boş olan başka bir izbe odaya götürdü oğlanı. İçeriye girer girmez kapıyı sertçe kapatıp Rodas'ı duvara fırlatarak boğazına sarıldı.
Bir kaç saniye...
Bir kaç saniyeliğine nefessiz kaldığını hissetti Yunan, ince uzun parmaklarını sert çehreye sahip komutanın nasırlı ve kaba duran eline sardı hemen. "Ağzını açtığın anda seni bu yer yüzünden silerim lan! Sen kimsin ki Türk askerini tehdit ediyorsun?" Rodas debelenirken Özmen sinirini yatıştırmak için derin nefesler alıyordu, yunanın nefesleriyle nefesinin karıştığının farkında bile değildi.
Diğer taraftan Şahin Bertan'la beraber askerleri teker teker çözdü ve onlarla konuşmaya çalıştılar. Türker ise Özmen komutanın peşinden gitti biraz bekleyip, bağırış çağırış olmadığı için ikilinin sadece konuştuğunu, komutanın yunanı dövmediği çıkarımını yaptı aklınca.
Fakat gördükleri bunun da fazlasıydı, Özmen komutan askerin boğazını sıkmış, iyice oğlana yaklaşmıştı. Nefeslerinin birbirine karıştığı aşikar olan görüntü ağzını açmasına neden oldu. Komutanın bir bacağını yunanın bacak arasındaydı.
"Komutanım yıldırım aşkı mı gerçekten? Hem de yunanla? Hiç de belli etmediniz az önce." İkili yalnız bırakma adına arkasına döndü Türker, gülmemek için kendisini sıkmaktan osuracaktı şimdi. Dün gece yedikleri acılı fasulyenin etkileri hala sürüyordu, kendisinin ki yetmemiş Şahin'in fasülyesini de yemişti üstelik.
"Lan ne alakası var Türker? Çenesini kapatıyordum." Özmen komutanın eli gevşer gevşemez Rodas derin bir nefes aldı ve başı adamın göğsüne düştü. Hiç takati kalmamıştı. "Dudaklarınızla mı? Farklı bir yöntem tabii saygı duyarım, zaten bu Yunan dünyaya ırk olarak sikilmeye geldiği için yani hiç şaşırtıcı değil."
"S-sen ne diyor korkunç adam! Ne zikilmesi? Aglahsız!"
Türker kahkaha patlattı boğazlandığı için kırmızılaşmış yüze, Özmen'in öfkeli suratı şuan keyfini bozamazdı. "Goygoyu bırak şimdi, telsizle haber vermediniz değil mi sınıra?" Yanlarında yaralı varken gizli bir şekilde sınıra yaklaşmak zorundaydılar. "Hayır komutanım, haber verilmedi. Yalnız yaralının mikrop kapmaması için birimiz yaralı gibi yapıp köye yakın sağlık ocağından ilaç almamız lazım, yanımızda kurşun yarası için yeterli malzeme yok."
Dikkatli davrandıkları için yaralanma ihtimalleri zordu, öyle olsa bile telsizle oldukları yeri hızlı bir şekilde haber verebildiklerinden kaynaklı hızlıca iyileşebiliyorlardı.
"Öğrenelim neredeymiş bu sağlık ocağı, Bertan ilaç almaya gider. Sen ve Şahin de köylülerden haber alın, mayın bölgesini haritalandıralım. Yarın bir gün lazım olur." Aklındayken bunu da aradan çıkarmak istiyordu. Artık sorunsuz bir şekilde geri dönebilirlerdi, operasyon şimdilik bitmiş sayılırdı.
Rodas ise artık daha iyiydi, nefes almanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark etmişti. Kendisi de acilen bir hastaneye gitmeliydi, iki hafta önce biten regl yüzünden muhtemelen mikrop kapmıştı ve deliğinin yara olduğunu biliyordu, en azından tahmin edebiliyordu. Daha bakma fırsatını bulamamıştı.
"Ben de istiyor doktor." Oturup onlara nedenini anlatamazdı fakat ihtiyacı vardı, bu genç yaşta ölümcül bir şeylerin başına gelmesini istemezdi. "Sebep? Azıcık boynunu sıktık diye ölmezsin merak etme." Özmen burnunu çekip kaşını kaşıdı, gözleri acıyordu uykusuzluktan.
"İşim var... Gitmek zorunda ben." Amerika üniforması içinde normal bir cüsseye sahip olan genç Yunanın yüz ifadesinden ciddi olduğu anlaşılıyordu. "Hemen olmaz, bir kaç gün içinde götürürüz seni bizim revire." Oğlanın gözlerinden geçen endişe parıltılarına garipçe baktı Özmen komutan.
Türker ise komutanına hafifçe yanaştı. "Komutanım belki ciddi bir hastalığı vardır." Rodas'ın dili tutulmuş gibi ağzını açmayışı onun için de garipti. "Ciddi hastalığı olsa askeriyede ne işi var Türker? Beynini kurşunun içinde düşman götüne mi soktun sen?"
"Haşa konutanım... Çok haklısınız valla, neden komutanımız olduğunuz ortada. Helal olsun." Türker'in zeka belirtisini yüksek dereceden gösteren komutanına karşı gösterdiği açık hayranlık karşısında Özmen sadece andaval şeklinde cevap verdi.
"Siz bana baksanisa! Ben diyor hastane siz konuşuyor bidir bidir." Büyükannesinden öğrendiği kelimeyi sarf ederken Özmen komutanın yüzünde tebessüm Türker'in ise kahkahasını göreceğini hiç düşünmemişti. "Biz severiz bidir bidir konuşmayı. Neyse, sen neden ben revir diyince bir tuhaf oldun? Ne hastalığın var senin? Nasıl asker oldun sen o zaman?"
Rodas iyice gerilirken titreyen ellerini cebine soktu hemen. Gergin olduğunda bu hep olurdu, kendisini kontrol edemezdi.
"Revirde var sert asker, ben istiyor hoş doktor." Türker Allah Allah bakışı attı gence. "Yarrama bak ya karı da ayarlayalım mı bir de sana? Herif hoş doktor istiyormuş. Seni bizim kazak kazıma götüreyim de gör sen." Rodas anlamazca baktı, kimdi o anlamamıştı.
"O kim?"
"Pala kılları vücuduna kadar dayanan mülayim bir abimiz, seversin."
"İyy hayir!"
📍
Bölüm nasıldı?
Başta biraz ağır ilerleyebilir fakat güzel gidecek
Arayı açtığım için üzgünüm
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen benziyorsun hayvan!
General Fictioninterseksüel birey içerir. . . . "Sen benziyorsun hayvan!" "Kes lan sesini kâfir." . . . mpreg.