Keyiflice okuyun la
Yorumlarınızı bekliyorum
📍
3 gün geçmişti operasyonun üstünden, Rodas iyileşmeye başlamıştı kalçasından vurulan asker ile beraber. Artık yara olan bölge acımıyor, sık sık ılık duş aldığı için de bölge ciddi anlamda toparlanmıştı.
"Ösmen komtan! Ösmen komtan!" Koridorun sonunda gördüğü adamla yerinden fırlamıştı yunan, komutan 3 gündür ondan uzak duruyor, kaçıyordu.
"Sen kaçıyor benden, ben artık bebek değil?" Komutanın dibine girerek sessizce konuşmasına karşın Özmen yakından ona bakan gözlere bakmamak için kafasını çevirdi.
"İşlerim var yunan, bir şey varsa söyle yoksa gidiyorum." Oğlanın dudakları büzüldü, komutanın neden böyle olduğunu anlamamıştı. "Sen benden ediyor nefret." Başını eğerek gitmek için hareketlenmişken Özmen komutan oflayarak kolunu tuttu yunanın.
"Nefret etmiyorum, neden nefret edeyim senden? Sadece yoğunum, seninle sürekli konuşmam da diğer komutanların dikkatini çeker. Aramıza sızmaya çalıştığını düşünürler." Bakışlar hep onun üzerindeydi ve o bunun farkında olmamasına karşın Özmen çok farkındaydı.
Rodas etrafına korkuyla bakıp komutanının kolundan tuttuğu gibi odaya soktu adamı. "Artık biz güvende komtan!" Neşesi yerine gelmişti.
"Ben sandım ki siz artık beni istemiyor, nefret ediyor..." nazlı nazlı konuşup komutanın kaslı koluna iki elini sarmıştı hemen, içinden vov demeyi de unutmadı. "Etmedim, etmem için bir neden yok." İşte bu daha çok üzerdi yunanı.
"Ama deme... Biz artık arkadaş! Hem ben biliyor... Sen homoşey!" Çok sevinmişti Rodas, karşısındaki adama karşı bir şansı olabilir, ona dümdüz yürüyebilirdi.
Özmen komutan kolunu çekip elini oğlanın koluna atarak sıktı ve geriye doğru itti yavaşca. "Ağzından bir laf kaçır bak ne yapıyorum seni. Hiç kimseden duymayacağım Rodas, anladın mı?"
Yunan gördüğü muamele karşısında dargınca baktı adama, o güzel düşüncelerle ona gelmişken komutan ona insan dışı muamele yapıyordu. "Yok... Söylemem." Başını öne eğdi, kolunu çekti komutandan.
"Ben gidim..."
Özmen komutanın ağzını açmasına fırsat bile vermeden odadan kaçtı Rodas, ağlamamak için kendisini zor tutmuştu. Kapıya çıkar çıkmaz yaşlar boncuk gibi gözlerinden dökülmeye başladı, odasına hışımla ilerledi.
Bir türlü o doğru, güzel insanla tanışamamak onu kaderiydi kuşkusuz. Her tanıştığı adam ya dolandırıcı ya homofobik ya da böyle sert ve odun çıkıyordu. Bir türlü o aşk adamla tanışmak ve aşk yaşamak nasip olmamıştı.
Bu durumu kabullenip istifasını vererek inzivaya çekilecekti, aşktan da vazgeçmişti an itibariyle.
Özmen komutanda ise durumlar daha farklıydı, bir anda Rodas'ın neden bu kadar duygusallaşıp alıngan bir şekilde odayı terk etmesini anlamıyordu.
"Regl günü yaklaşıyor herhalde." Çok gelişigüzel tahmini çok sonraları başına kakılmayacakmış gibi oturdu masasına, doldurulacak evrak çoktu. Ağrıyan başı için ağrı kesici aldıktan sonra ilk dosyayı açtı ve incelemeye başladı.
Yarım saat kadar sıkı çalıştıktan sonra esneyerek geriye yaslandı, saat 16.45'e geliyordu. Birazdan Türker odasına damlar birini vurmak istediğini belirtirdi.
Çok gecikmedi.
"Komutanım Arap kökenli ürdünlü bir asker mıntıka temizliğini düzgün yapmamış vurabilir miyim?" Türker hışımla içeriye girip koltuğa kendisini atarken homurdanıyordu. Aptal tek kişilik yataklar yüzünden Şahin'den kısmen ayrı uyuyordu.
Gece yarısı çeke çeke yatakları birleştirmekten telef olacaktı yakında.
"Hayır Türker vuramazsın, rahat dur artık. Şahin tasmandan tutup yanında taşımıyor mu seni?" Önceden vuramazsın diyen Şahin olduğu için görevi devralmış gibi hissediyordu Özmen. "Komutanım vallahi üzgünüm zaten gelmeyin üstüme Şahin konusunda."
"Sebep? Şahin yüz mü vermiyor sana?" Türker ofladı, sinirli hissediyordu. "Ondan değil komutanım, burası rahat değil. Ben Şahin'le uyuyamıyorum rahatça, o da basılıp yanlış anlaşılacağız diye korkuyor." Hayır yani iki insan beraber uyuyor diye neden yanlış anlaşılsınlar ki?!
"Bazen çok akıllısın da çoğu zaman gerizekalısın Türker. Şahin'in yanından bir saniye ayrılmayan sensin, adamı çekip çevreleyen onsuz uyumayan sensin ama tutup da sevdiğini anlamayıp ikinize de eziyet eden yine sensin." Özmen'in söyledikleri Türker'in beynine balyoz etkisi yaptı.
"Öyle şey yok komutanım, siz de kendiniz gibi sandınız bizi herhalde." Türker anlamadığı duyguları elbette aşk sanmıyordu. "Ben ne sandığımı biliyorum da sen ne hissettiğini bilmiyorsun Türker. Söyle bir bak bakalım kendine, Şahin'e bir bak. Bir gün bu adam evlenecek, belki bir daha asla görevlere katılmayacak. Sen bunca olan olaylar karşısında ne tepki vereceksin bir düşün?"
"Öyle bir şey olmayacak." Emindi Türker, Şahin'in hiçbir kadına ihtiyacı yoktu. "Adam kürt Türker, o bulmasa da ailesi bulup başını bağlayacak. Sen ne sandın? Ömrünün sonuna dek seninle mi kalacak?" Öyle sanıyordu elbette, şahin hep onunla kalacaktı.
"Evet, benimle kalacak."
"Sikime kalır Türker o zaman, yaşa da gör. Adamın sağdıcı olmak yük oluyor muymuş sana bir bak bakalım." Türker yutkundu, morali iyice bozuldu. "Şahin gitmeyecek de evlenmeyecek de ama siz de kaybedeceksiniz komutanım. O az önce ağlattığınız yunanı kaybedeceksiniz."
Özmen'in kafasına ağlama mevzusu takılsa da umursamamaya gayret gösterdi. "Yunan benim umrumda değil, o nedenle kaybetmek bana acı vermez."
"Göreceğiz komutanım."
📍
Yorgunluktan manyak olacağım ama bölüm yazdım
Bölüm nasıldı?
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen benziyorsun hayvan!
Fiksi Umuminterseksüel birey içerir. . . . "Sen benziyorsun hayvan!" "Kes lan sesini kâfir." . . . mpreg.