二十四

29 3 0
                                    


5 ağustos 1953
goheung-gun, jeollanam-do, güney kore

üç yıl. savaşın başladığı günden beri tam olarak üç yıl geçmişti. savaş başladığında 21 yaşında bir delikanlı olan ben artık 24 yaşında bir adamdım. önüme bir sürü sayısız zorluk çıkmıştı ama hepsini bir şekilde atlatmayı başarmıştım ve artık her şey sona ermişti. savaş bitmişti. ülke resmi olarak ikiye ayrılmıştı. her şeyin normale dönmesi için büyük bir adım atılmıştı.

bir aydır askerler yavaşça evlerine gönderiliyordu ve sonunda sıra bizim şehrimize gelmişti. herkesi görebileceğim bu günü sabırsızlıkla beklemiştim. artık babamı ve kardeşimi görebileccektim. artık mingyu'ya sarılabilecektim, ölümüne özlediğim kokusunu içime çekebilecektim. yaşadığım mutluluğu kelimelerle tarif etmem imkansızdı.

alzheimer tanısı konulduktan sonra ilk aylarım çok zor geçmişti. her gün ilaç almam gerekiyordu ve evde bile bir sürü değişiklik yapmak zorunda kalmıştık. annem birkaç ayda bir bakmam için fotoğraf albümü yapmıştı. işe gitme günlerim bir haftadan dört güne düşürülmüştü. ve artık annem uyku saatlerimi, yediğim yemekleri ve yaptığım işleri kontrol etmek durumunda kalmıştı. çok zorlu bir süreçten geçmiştim, hala geçiyordum.

ama artık bir seneyi bulmuştu. ben kendimi olduğum gibi kabullendim ve zaten zor olan hayatımı kendim için bir nebze de olsa kolaylaştırmaya karar verdim. artık hiçbir şey üzerine kafa yormayacaktım. yaşanan olayları düşünüp üzülmek beni daha da kötü bir ruh haline sokuyordu. bu yüzden düşünmeyi bıraktım. sadece günlerimi yaşayıp geçiyordum. eminim ki önümde olan problemleri de yanımdaki insanların yardımıyla atlatabilecektim.

yattığım yataktan kalktım ve komodinin üstündeki gözlüğümü alarak odamdan çıktım. güzel bir yaz sabahıydı. mutfaktan annemin sesleri geliyordu. savaştan dönenler için akşam iskelede bir parti düzenlenecekti. annem de parti için hazırlıklar yapıyor olmalıydı. büyük bir heyecanla mutfağın kapısını açtığımda tam da tahmin ettiğim gibi annemi yemek yaparken gördüm. bu süreç içinde annemi gerçekten zorlamıştım. ve ona artık hep saygıyla yaklaşıyordum. o, benim hayal edemeyeceğim kadar güçlü bir kadındı.

yanına yaklaşarak arkasından sarıldım. "günaydın anne. ne yapıyorsun?" annem gıdıklanarak elime vurdu ve gülmeye başladı. "ay wonwoo! korkutma beni şöyle. kimçili krep yapıyordum. babanın sevdiğinden." kollarımı belinden çekerek tezgaha yaslandım. "yardıma ihtiyacın var mı?" "yok. sen git parti alanını süslemeye yardım et. çoktan toplanmışlardır." onu onaylayarak tezgahtan ayrıldım ve hazırlanmak için odama doğru gittim. önümüzde uzun bir gün vardı.

üstüme beyaz bir gömlek ve dizlerimde biten bir şort giydim. 3 yıldır hiç kullanmadığım çam kokulu parfümümü de sıkarak odamdan çıktım. mutfaktaki anneme son kez baktım ve evden dışarı adımımı attım. hava gerçekten çok güzeldi. tanrı bile askerlerin dönüşü için hazırlık yapıyor gibiydi.

hızlı bir tempoyla yürümeye devam ettiğim sırada karşıma elinde kutularla soonhee noona çıktı. beni gördüğüne çok sevinmiş gibi bir hali vardı. "wonwoo!! seni bana tanrı gönderdi galiba. şu kutulardan birini al bakalım." cevabımı hiç beklemeden elinde tuttuğu kutulardan birini üstüme doğru ittirdi. başka bir seçeneğim olmadığından kutuyu tuttum. "içlerinde ne var bunların noona?" iskeleye doğru yürümeye devam ederken küçük bir sohbet oluşturmaya çalışıyordum. doktor insanlarla sürekli iletişim içinde olmamın benim için iyi olacağını söylemişti. "süslemeler falan var. ben de tam bilmiyorum bir teyze verdi." modu gayet yerindeydi. insanları mutlu gördükçe ben de iyi hissediyordum.

çok zor aylar geçirmiştim. bazı günler öylesine boğucuydu ki yaşamıma son verme düşünceleri beni ezip geçiyordu. asla bir çıkış yolu göremiyordum ve bu dengesizlik içinde yaşayıp gidiyordum. ne olacak? bu hissettiklerim geçecek mi? ne zaman kıyıya ulaşacağım? yoksa tanrı beni unuttu mu? hepsini teker teker düşündüğüm onca geceye sonunda güneş doğmuştu. artık ışığı görebiliyordum. iyi olacaktım.

when the world was at war we kept dancing, minwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin