二十五

32 3 0
                                    

mingyu

19 gün önce
17 temmuz 1953
38. enlem, kuzey-güney sınırı

nöbetim bittiği gibi kabinime döndüm ve kıyafetlerimi değiştirmeye başladım. bugün çok mutluydum. çünkü wonwoo hyung'un doğum günüydü. seungkwan kağıttan origami katlamayı öğretmişti. wonwoo hyung'a öğrendiğim şeyleri katlamak istiyordum. doğum günü için şu anlık elimden gelen buydu. küçük bir şey olsa da beğeneceğinden emindim.

"mingyu hyung. ben çıkıyorum." seungkwan üstümü değiştirirken arkamdan konuştuğunda ona döndüm ve baş selamı verdim. normalde nöbetlerimiz aynı olurdu ama ben sırf bu origamileri yapabilmek adına izin isteyerek sabah nöbetine gitmiştim. seungkwan ve diğerleri çıktığında kabinde sadece altı kişi kalmıştık. defterimden kopardığım kağıtlarla birlikte çalışma masasına oturarak kağıtları katlamaya başladım.

"ne yapıyorsun hyung?" bohyuk bir anda yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda bir anlığına ona döndüm. tekrar işime dönerek konuşmaya başladım. "arkadaşımın öğrettiği birkaç şey var onları yapmak istedim de." hiçbir şey söylemedi ve kağıttan turna kuşu yapışımı seyretti. hemen dibimde oturması garibime gidiyordu ama hiçbir şey demedim. "bugün ağabeyimin doğum günü." "evet biliyorum." fısıltıyla konuşuyordu. sanki kimsenin abisinin doğum gününü hatırladığını bilmesini istemiyor gibi bir hali vardı.

konuşmaya devam etmeden işimi yapmaya devam ederken bir anda kapının açılmasıyla herkes o noktaya odaklandı. seungcheol hyung tüm heybetiyle kapıda duruyordu. hemen ayağa kalkıp diğer herkes gibi selam verdim. "rahat. hazırlanın beyler, göreve çıkıyoruz." sözleriyle birlikte göğsüm heyecanla havalandı. nöbet tutmaktan başka doğru düzgün bir görevim olmamıştı. bazen tutsakları gözetlerdim. her şey bundan ibaretti. tam bavuluma yönelecekken seungcehol hyung koluyla beni durdurdu. "sen biraz bekle. orgeneral kim'in seninle konuşacakları varmış. diğer takım iki saat içinde gelecek. onlara yetişirsin."

her ne kadar hevesim kırılsa da pozisyonumdan ödün vermedim. "emredersiniz!" seungcheol hyung kapıdan çıkmasıyla herkesin üstüne tatlı bir telaş yerleşmişti. babamın benimle ne konuşacağını tahmin edebiliyordum. son birkaç aydır konuşmalarımız hep aynı konu üstüne oluyordu. bıkkınlıkla masama oturdum ve kağıtları katlamaya devam ettim. herkes hızla hazırlanırken ben arkada kalmıştım. ve ne yüzünden? babamın büyük ihtimalle canı sıkılmıştı ve erkek öpmeyi sevdiğim için yine başımın etini yiyecek, konuşmasının ardından bir iki tokat atacaktı. alışmıştım.

herkes kabinden çıkarken bohyuk yanıma tekrar yaklaşıp elini omzuma götürerek hafifçe sıktı. "iki saat içinde görüşürüz hyung. çok canını sıkma." kafamla onu onaylamakla yetindim ve kapıdan çıkışını izledim. şimdi yapayalnızdım. babamın içeri gireceği anı beklerken kağıtlarla oynamaya devam ettim. bohyuk'un dediği gibi çok düşünmemeye çalıştım. babam söylemesi gerekenleri söyleyip gidecekti. ben de böylelikle diğer takıma yetişebilirdim.

kapının açılış sesi kulağıma dolunca yutkunarak arkamı döndüm. babam ceketini düzelterek içeri girdiği sırada ayaklanarak yanına gittim. kısa bir selam verdim ve rahat pozisyonuna geçtim. "yalnızken şöyle davranmamanı söyledim sana." "her şeye rağmen komutanımsın." yanağını kaşıdı ve az önce kalktığım sandalyeye oturdu. masanın üstündeki turna kuşlarını görünce yüzünü ekşitti ve birini eline alarak bana döndü. "ne lan bunlar?"

"wonwoo hyung'un doğum günü için yaptım. dönünce vereceğim." babamla bu tarz konuşmaları o kadar yapmıştık ki artık hiçbir şeyi saklama gereği duymuyordum. sinrle burnundan soludu ve kuşları bir bir yırtmaya başladı. "karı mısın sen? böyle aptal aptal şeyler yapıyorsun." rahat pozisyonundan çıkmadan onu izlemeye başladım. kağıt vardı elimde sonuçta. tekrar yapabilirdim. "neden uğradığınızı sorabilir miyim?" yaptığım kuşların hepsini parça pinçik ettikten sonra yüzünde bir sırıtmayla "ne? oğlumla konuşmaya gelemez miyim?" dedi. gözlerimi gözlerinden ayırmadan derin bir nefes aldım. ""gelebilirsiniz tabii."

when the world was at war we kept dancing, minwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin