1.1 ☘︎

17 3 21
                                    

Hikayeye başlamadan önce mutlaka medaydaki şarkıyı dinleyip alt yazısına bakın, bu kitap sadece isim olarak değil konusuda tamamen şarkıdan ilham alınmıştır ⭐

Karahindiba dolu ormanlık alanda uzun saçlı bir adam bekliyordu.

Rüzgar uzamış saçlarını yüzüne doğru iterken, o her zamankinin aksine bundan rahatsız olmuyordu.

Yüzünde asla solmayan kocaman bir gülümseme ile sevdiğinin gelmesini bekliyordu.

Rüzgar aniden sertleştiğinde karahindibaların tüylü tohumları havaya uçuştu, bulutlar ışığını kesmek için güneşin önüne geçtiğinde otuzlu yaşlarındaki adam gözlerini açtı.

Havanın ani değişimi bile onu mutsuz edemezdi, "ah Jolene güzel sevgilim nerde kaldın?"

Bakışlarını bulutların arkasına hapsedilmiş güneşi bulduğunda gözlerini kıstı, bulutlar önünü kesmiş olabilirdi ama bu onun ışıklarını asla engelleyemezdi.

'Tıpkı Jolene gibi' diye geçirdi içinden.

Çünki genç kız onun için güneşten farksızdı, güneş dünyayı Jolene ise onun hayatını aydınlatıyor, yaşamasını sağlıyordu.

Rüzgar daha da sert esti ve bir kaç damla düştü gökyüzünden, uzun bir süre bekledi adam.

Güneş artık batmaya başladığında kadının gelmeyeceğini düşünmüştü, yaşadığı hayal kırıklığını kalbinin bir köşesine yerleştirip evine gitmek için arkasını döndü.

Atına doğru ilerleyeceği sırada tam karşısında bir kız görmüştü.

Hayır bu Jolene değildi.

Jolene nazaran daha genç olan kumral beyaz tenli bir kızdı, üstünde eski püskü kıyafetler vardı, bu onun bir hizmetçi olduğunu açıkca gösteriyordu.

Adam karşısında duran kıza bir süre baktı.

"Jolene gelmeyecek"

Dedi kız çatık kaşları ile. Genç adam duydukları ile bir süre şaşkınca karşısında duran kıza baktı. Kafası karışmıştı.

"yoksa Mektubuma cevap veren-"

"Bendim" dedi sözünü keserek, "gerçekten sana cevap yazacağını mı düşündün? Son yazdığın mektupları görseydi şu an karşında ben değil muhafızlar oldurdu"

Genç adam duydukları ile daha da sinirlenirken yumruklarını sıktı. 'Bir hizmetçi parçası benimle nasıl bu şekilde konuşur?' diye düşünmüş, kendine yedirememişti.

"Sen hangi cüretle Jolene'e yazdığım mektupları okursun? Kimsin sen?!"

Sona doğru sinirlerine hakim olamamış ve bağırmıştı, kız, adamın tavrına karşı korkmamış ve başı dik bir şekilde adama bakmıştı.

"Aptal aşk mektuplarının onun için değerli olduğunu mu zannediyorsun? Seni sevmiyor! Ayrıca zaten evli olan bir kadına bunları yazdığın ortaya çıkarsa ne olacağını sanıyorsun?"

Adam hâlâ kıza sakin kalmak için gözlerini kapattı "bu sizi hiç ilgilendirmez küçük hanım" aşağılayıcı bir bakışla kızı süzdü "evinize gidin, yada çalıştığınız yere"

Hızlı adımlarla yanından geçip atına doğru ilerledi, atın ipini açıp kendini konumladı ve atın üstüne bindi.

Bakışları hâlâ aynı yerde duran kızı bulduğunda gözlerini kıstı, "bir daha gönderdiğim mektupları okursan bu sefer bu kadar sakin olmam, haddini ve en önemlisi yerini bil, yoksa ben hatırlatırım"

Hafif yağmur yağmaya başladığında atını sürüp hızla ordan uzaklaştı, kız giden adama bakıp ayağını sinirle yere vurdu.

"Seni aptal! Sana iyilik yapanda kabahat zaten!" gözlerini devirip offlayarak hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

"Yağmurdan nefret ediyorum, Jolene'den de, aşk mektuplarından da, lanet olası sevgililerinden de!"

Jolene / 𝑲𝑻𝑯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin