"Sen onu nerden tanıyorsun?" dedi hâlâ olayı anlamaya çalışırken, Jane bir süre Soobin'in eline bakmış ardından zorla gülümseyerek tutmuştu.
"Ormanda karşılaştık" dedi Soobin ve kızın tuttuğu elini dudaklarına götürüp küçük bir buse kondurdu.
"İkiniz beraber misiniz?" Genç olan kıza bakarken konuştuğunda, Taehyung gözlerini iyice kıstı "evet" kısa cevabın ardından Soobin arkadaşlarının yanına dönmüştü.
Jane yakalanmanın verdiği utançla sessizce yere bakıyordu " 'gelirken biriyle karşılaştım beni rahatsız etti' böyle demiştin değil mi?" Taehyung sorgulayıcı bir şekilde kıza bakarken Jane omuz silkti "benimle konuşmaya çalıştı bende istemedim" dedi olaydan sıyrılmaya çalışarak.
"Benimle alay mı ediyorsun? Kaç gündür bahsettiğin adamı bulmaları için bir sürü insan görevlendirdim, şimdi ise sadece konuşmak isteyen biri olduğunu söylüyorsun, üstelik bahsettiğin kişi benim kuzenim!" Jane duydukları ile kendini suçlu hissetmiş ve sessiz kalmıştı.
"Kuzeniniz olduğunu nerden bilebilirdim ki?" dediğinde Prens kıza ters ters baktı "ne yani başka biri olsa senin için sorun olmaz mıydı?"
"Söykediklerimi umursuyormuş gibi görünmüyordunuz" dedi Jane itiraf ederek, olayın bu kadar büyüyeceğini asla düşünmemişti.
"Uzaktan bakınca o kadar düşüncesiz biri gibi mi duruyorum"
Jane ne kadar 'evet' demek istesede,Prensin haklı olduğunu biliyordu, o merhametli biriydi ne kadar umursamaz görünüyor olsa da oldukça düşünceliydi.
"Özür dilerim"
"Her neyse daha sonra konuşuruz"
Taehyung bakışlarını etrafta gezdirdiği sırada kapıdan içeri giren kızıl kadını gördüğünde çatık kaşları gevşemiş ve yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.
Sadece Taehyung değil, Salondaki bütün erkekler kızıl saçlı kadına dönmüştü, Jolene üstündeki bakışları hissettiğinde amacına ulaştığı için gülümsemişti.
Göz önünde olmayı seviyordu.
"Ona aşık olduğunuzu hissettirirseniz asla size bakmaz daha gizemli olmalısınız"
Jane bakışlarını eskiden yanında çalıştığı kadından çekip Prense döndü "ona bakmayın hatta ilgilenmeyin" Prens duydukları ile bakışlarını yanındaki kıza çevirdi. "Ne yapmam gerekiyor?"
"Hiç bir şey ben hall edeceğim"
Aslında hiç bir şey halletme derdinde değildi, Jolene'in Taehyung'u beğenmediğini biliyordu, onunla asla ilgilenmezdi. Çünki onu daima hazırda duran seçenekler arasında saklıyordu, Jolene daima sıradışı erkekleri isterdi, Taehyung ise Normal bir insandı, kitap sevgisi yazma tutkusu onu Jolene'in gözünde daima ikinci seçenek yapıyordu.
İkisi farklıydı.
"Eğer ikimizin arasını yapabilirsen, emin ol bu senin hayrına olur" Taehyung Jolene'e kaçamak bakışlar atarken Jane gözlerini devirdi.
"Emin olun bu sözleri çok duydum, her kes benim Jolene çok iyi tanıdığımı bilir"
Jane bakışlarını etrafta gezdirip dans eden kalabalığı gözüne kestirmiş ve prense dönmüştü. "Hadi" kız Prensin elini tutup yürümeye başladığında, Taehyung itiraz etmemiş ve peşine düşmüştü.
"Nereye gidiyoruz?"
İkisi dans eden insanların yanlarına geldiklerinde Jane adımlarını durdurup adama döndü "dans edeceğiz" Taehyung kaşlarını çatıp önündeki kızın ciddi olup olmadığını kontrol ederken, Jane elini adamın omzuna koymuştu.
Taehyung insanların onlara baktığını bildiği için elini kızın beline yerleştirdi ve dans poziyonunu aldı "bunun Jolene'i etkilememe ne gibi bir katkısı var?"
"Jolene ile ilgisi yok ayakta dikilmekten sıkıldım"
Jane söylediğinin ardından şirin bir şekilde gülümsediğinde, Taehyung sinirle soludu, "sakın ayağıma basayım deme küçük fare"
"Esas siz dikkat edin, ben profosyonel bir danscıyım"
"Hah! Güldürme beni, dans etmeyi nerden öğreneceksin sen?"
Jane kaşlarını çatıp adama dik dik baktı "dans ne zamandan beri zenginlere özel bir şey oldu?"
İkisi yavaş hareketlerle dans ederken bir birine laf yetiştirmeyi de ihmal etmiyordu.
"Dans etmek zenginlere özel bir şey değil ama küçük fareler bu konuda bilgili olmaz"
