2.8 ☘︎

11 3 0
                                    


"Merak etmeyin sadece burkulmuş, yine de bir süre üstüne basmasın"

Doktor ayağımı sarmayı bitirdiğinde ayağa kalktı, "teşekkür ederiz doktor" Jungkook doktoru uğurlarken prens yanıma oturmuştu. Onun yüzünden düştüğümüz için endişe ediyor olmalıydı.

"Ağrın var mı?" başımı iki yana sallayıp önüme döndüm, şimdilik bir ağrım yoktu ama ayağa kalkınca olacaktı büyük ihtimal.

"Prensim sizde doktora görünseydiniz" Prens başını iki yana sallamış ve Jungkook'u reddetmişti, "gerek yok, hadi saraya gidelim"

Jungkook başını sallayarak yanımıza gelmiş ve elini uzatmıştı "kalkabilir misi?" ben daha ağzımı açamadan Taehyung araya girmiş ve "gerek yok" demişti.

Aynı ormanda olduğu gibi kolunu belime sarmış ve beni kucağına almıştı. "Gerek yok yürüyebilirim" beni umursamayarak yürümeye başladığında, boş vererek omzuna yaslandım. Belli ki kendini suçlu hissediyordu, ayrıca fazla kilolu değildim beni taşısa ölmezdi.

Dışarı çıktığımızda havanın iyice karardığını görmüştüm, burda pek ev yoktu ve açıkcası ürküdücü bir havaya sahipti.

Atın yanına geldiğimizde Taehyung beni yere bırakmıştı, "hadi" atın ipini tutarken konuştuğunda, bir Süre boş bir ifadeyle ona bakmıştım.

Onunla mı gidecektim?

"Anlamadım?"

"Neyini anlamadın acaba? Hadi bin"

İtiraz etmeyerek, ata ilerlemiş -ve tabi prensin yardımı ile- üstüne binmiştim, Gelirken Jungkook ile geldiğim için onunla gideceğimi sanmıştım.

Prensde arkama geçtiğinde gitmek için hazırdık, ellerini kollarımın altından geçirip ipi tuttuğunda, hafif eğildiği için nefesi toplu saçlarımın açık bıraktığı boynuma vurmuştu.

Gözlerimi kapatıp gelen heyecanımın geçmesini beklemiştim ama at harekat ettiği için bu pek mümkün olmamıştı.

"Bana yaslan"

Prens kulağımın dibinde konuşup ellerinden birini belime sarmış ve vücutlarımızı bir birine yaslamıştı.

İçimdeki küçük olan heyecan gittikçe artarken kendimi kontrol altına almaya çalışıyordum, neyim vardı benim?

Sanırım daha önce hiç bir erkekle yakın olmadığım için bu şekilde hissediyordum, sonuçta bütün hayatım Jolene'in hizmetçiliğini yaparak geçmişti, şimdide ona aşık bir adama hizmet ediyordum ama sonuçta o bir erkekti.

Benim için heyecanlı geçen yolculuğun ardından saraya vardığımızda Taehyung attan inmiş ve ellerini belime sarmıştı.

Düşmemek adına ellerimi omuzlarına koyduğumda beni kendine doğru çekmişti, aramızdaki yakınlık kısa süreliğine nefesimi keserken Prens hemen geri çekilmişti.

"Onu içeri getir benim taşımam uygun olmaz" bakışları hâlâ yüzümdeyken, Jungkook'a hitaben konuşmuş ardından ellerini üstümden çekmişti. Bakışlarımız ayrıldığında bir süre arkasından onu izledim.

"Ben örümcek ağlarının olduğu kirli yerlerde gezmem, böyle bir şey söylemiştin değil mi?"

Jungkook'un sesini duyduğumda irkilerek önüme döndüm, "n-ne?" anamayarak bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde, üstümdeki panik hali gülmesine neden olmuştu.

"Birileri aşkın ağlarına yakalanmış gibi görünüyor" duyduklarıma karşı yalancı bir gülümseme ile cevap verdim "saçmalama, dalmışım sadece" bakışları ne kadar inanmadığını söylese de omuzlarını -umursamadığını belli edercesine- kaldırıp indirdi.

"Hadi içeri girelim"

Yanıma gelip elini belime sarmış ve beni kolay bir şekilde kucağına almıştı, başımı omzuna yasladığım sırada, Jungkook'a bu kadar yakın olmamın hiç bir şey hissettirmediğini fark etmiştim.

Kısa bir süre Taehyung'un kucağındayken fazla heyecanlıydım oysaki...

Acaba Jungkook'un dedikleri doğru olabilir mi? Bu ihtimali ne kadar kafamdan çıkarıp atmak istiyor olsamda, hissettiğim duyguların az çok ne olduğunu tahmin ediyordum.

Ama bu hisslerin sadece hoşlantı olarak kalmasını dilerim çünki, bu asla mümkün olmayacak bir hayaldi.

O ve Jolene bu hikayenin baş karakteriydi bense sadece onları birleştirmek için yazılmış yan karakterlerden biriydim.

Ve isteseme istemesemde Bu hikayenin sonu çoktan yazılmıştı.

Jolene / 𝑲𝑻𝑯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin