"Bundan sonra prense özel olarak hizmet edeceksin" Jungkook elindeki kıyafetleri Kumral kıza uzattı. "Bunları giyin, dışarıda seni bekliyorum" kız b başka çaresi olmadığını bildiği için itiraz etmemiş ve adamın dışarı çıkmasını beklemişti.
Jungkook dışarı çıktıktan sonra üstündekilere nazaran daha yeni olan kıyafetleri giyinmişti.
Bir yandan Jolene'in kölesi olmaktan kurtulduğu için seviniyor olsada, prense güvenmiyordu.
Sonuçta onu buraya intikam için getirmişti. İki şekilde de hizmetçilik yapacağım zaten diye düşündü.
Onun için hiç bir fark yoktu en azından artık dır dır çekmem diye düşünüyordu, ama yanıldığı bir konu vardı..
Kapıyı açıp dışarı çıktığında Jungkook yürümesini işaret etti.
"Saraya gittiğimiz zaman kesinlikle konuşmayacaksın her kes seni dilsiz olarak bilecek, bir ismin olmayacak, Prens dışında kimseye görünmeyeceksin" ikisi yürürken Jungkook bir yandan da kıza kuralları anlatıyordu.
"Kim olduğunu yada nerden geldiğini kimseye söylemeyeceksin, yazı yazmak yok, yada her hangi bir şey okumak, her kes seni satılan kölelerden biri sanacak"
Jungkook konuşurken kız sadece dinliyordu, zaten yapacak başka bir şeyide yoktu, daha önce de insanların hizmetinde çalışıyordu yine aynı şeyleri yapmak ona zor gelmeyecekti.
"Ve son olarak, kesinlikle Prense cevap verme, yüzüne bakma hatta mümkünse sinirli olduğu zamanlar gözüne görünme, Her şey anlaşıldı değil mi?"
Kız istemeyerekde olsa sadece başını salladı ve yürümeye devam etti, uzun bir süre yürümenin ardından saray gözler önüne çıkmıştı.
Kız daha önce üst rütbeli insanların evinde çalışmıştı ama bu güne kadar hiç saraya girmemişti, bu onun için bir ilk olacaktı.
Açıkcası pek heyecanlı değildi, çünkü sorumluluğu eskisinden daha fazlaydı yaptığı en ufak hatada kellesi gidebilirdi.
Jungkook sarayın arka tarafındaki girişe yönelip muhafızlarla kısa bir konuşma gerçekleştirmiş ve kızla birlikte içeri girmişti.
Sarayın çalışanlarının olduğu alana geldiklerinde Kız etrafa bakındı.
"Buraya toplanın" Jungkook sesini duyan çalışanlar toplanmış ve merakla genç kıza bakmaya başlamıştı.
"Bu Jane bundan sonra Prensimize hizmet edecek, onun dışında kimse prensin odasına girmeyecek, kendisinin bu konularda ne kadar hassas olduğunu biliyorsunuz, Jane prensin istekleri dışında hiç bir iş yapmayacak, kendisine yapması gerekenleri anlatırsınız"
Çalışanlar Jungkook'un konuşmasını sessiz bir şekilde dinlemişti, Jungkook kıza baş selamı verip ardından yanından geçip gitmişti.
Genç olan çalışanlar kıza kıskançlıkla bakarken, diğerleri bu kızın kim olduğunu ve neden sadece Prense hizmet edeceğini merak ediyordu.
"Gel sana Prensin odasını göstereyim, kendisi biraz dağınık biridir o gelmeden odasını toplasan iyi olur"
Orta yaşlardaki kadın düz bir ifadeyle konuşup kızın önünden yürümeye başladı.
Kız -yada yeni ismiyle Jane- sessizce kadını takip etmişti, ikisi üst kata çıktıklarında kadın odayı göstermişti "prens özel eşyalarının karıştırılmasından hiç hoşlanmaz sadece etrafı toparla o kadar" Jane başını sallayıp kadını onayladı ve kapıyı açıp içeri girdi.
Oldukça büyük olan oda aynı zamanda fazlasıyla dağınıktı.
"Hem aptal hem dağınık! Tanrım neden bütün pasaklı insanları benim karşıma çıkarıyorsun ki?!" isyan ederek yatağın üstündeki kıyafetleri kucaklamış ve kirli sepetine atmıştı.
Bakışkarını odada gezdirip başka dağınıklık var mı diye kontrol ederken gözleri çalışma masasında takılı kalmıştı.
Açık kapıyı kontrol edip kimsenin olmadığından emin olduktan sonra masaya ilerlemiş ve dağınık kağıtlara bakmıştı.
Bizim aptala burda yazıyormuş demek içinden geçenlere sırıtıp kağıtlardan birini eline aldı.
"Güzel sevgilimmiş hah! Kıçım bile ondan daha güzeldir, tavuk suratlı aptal kadında ne bulduysa!"
Okuduğu mektup yüzünün buruşmasına sebep olurken burun kıvırıp kağıdı masaya bıraktı, tam o sırada "ne yapıyorsun sen!" diye bir ses duyulmuştu.
Kız korkuyla sıçradığında eli masadaki mürekkep kabına çarpmış ve, mürekkep devrilip bütün kağıtları batırmıştı.
Evet işte şimdi başı beladaydı.
