2.0

31.7K 1.7K 799
                                    

İyi ve keyifli okumalarrr

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.

Efe'yi bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum. Ben daha çok nefret ettiğinizi düşünmüştüm. Onu hikayeden çıkarmak istemiyordum. Böyle daha iyi bir sonuca ulaştığımızı düşünüyorum. Ayrıca onun için çok güzel planlarım varr.

Bölümün sonu çok duygusal oldu o kadar hissederek yazdım ki sanki Miray'ın o an ki hallerini yaşadım.

Buyurun o zaman bölüme.

***
2 gün sonra

Elimdeki dondurmadan bir kaşık daha almıştım. Aynı zamanda telefonumdan almak istediğim ürünlere göz gezdiriyordum.

Bu sırada mutfaktan bir şeylerin düşme sesi gelmişti. Evde ben ve Eray dışında kimse yoktu. Diğerleri merkeze alışverişe gitmişlerdi. Benim fazla keyfim olmadığı için gitmek yerine evde kalmak istemiştim.

Eray ise yeni tarifler denemek için evde kalmak istemişti. Mutfakta o olduğunu düşünerekten çıkan sesle gitmek istememiştim.

Tekrar bir şeylerin düşme sesi ve ardından acı bir inleme sesi duydum. Bir yanım git bak dese de diğer tarafım otur oturduğun yerde diyordu.

En sonunda içimdeki vicdanın sesini dinleyerek mutfağa gitmeye başladım. Mutfaktan içeri girdiğimde etraf savaş alanı gibiydi. Yerde ki tencereler, tavalar ve plastik kaplar...

Sonra gözüm Eray'ı buldu. Bir eliyle kafasına buz tutuyor, diğer eliyle omzunu tutuyordu. Bakışları ise yerdeki kaplardaydı.

"Ne oldu burada?"

Sesimle bakışları bana döndü. Yüzü zaten asıktı ama beni görünce daha da asıldı.

"Sana pasta yapacaktım. Kek kalıbı arıyordum. Yukarıda buldum ama alırken üstündeki her şeyle birlikte üstüme düştüler."

Yüzümü gülmemek için sabit tutuyordum. Çünkü şu an küçük bir çocuk gibi şikayet ediyordu.

İyi olmuş. Keşke kafasını da kırsaydı.

Keşke.

Ona doğru yürümeye başladım. Yerde bulunan şeyleri toplamasını da yardım ediyordum. Bana yavru kedi bakışlarını atıyordu. Kaç gündür hepsi bu hâldeydi. Kendilerini affettirmek için girmedikleri şekil kalmamıştı.

Ben ise son zamanlarda acayip bir duygusal bir şeydim. Benim için bunca çabaya girmeleri beni hem mutlu ediyordu hem de üzüyordu. Keşke en baştan bu duruma getirmeselerdi. Belki o zaman her şey çok daha farklı olabilirdi. Birlikte çok eğlenebilirdik. Aptallar.

"Bir yerine bir şey oldu mu?"

Elimdeki kapları tezgâha koyarak ona yaklaştım. Bana hâlâ aynı bakışları atıyordu.

"Ne?" Dalgınlıkla sorulmuştu bu soru.

"Bir yerine bir şey oldu mu? Dedim."

"Hee yok sadece kafama geldi o kadar."

"Bakayım mı?" Daha da yaklaşarak sordum.

"Neye?" Diye sordu ona yaklaşmamdan dolayı şaşkın çıkan sesiyle.

Salak mı bu?

Sanırım öyle.

"Kafana."

"Neden?"

"Küçük bir dostum demişti 'yaralar öpünce iyileşirmiş.' Bende kafana bir bakayım öpünce geçecek mi?" Yalandı. Katiyen yalandı. Benim küçük bir dostum falanda yoktu. Ama küçük hain planlarım vardı.

Sarıbasanlar/abilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin