3.0

18.1K 1.1K 219
                                    

İyi ve keyifli okumalar.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Bundan sonraki bölüm final :')

Final için erken diyebilirsiniz ama onlar için bitiş çizgisindeyim. Yazacak pek bir şey kalmadı. Sona geldik. Daha fazla uzatırsam kötü olur. Tadında bırakalım bu kitabı. Ayrıca hepinizi sevdiğimi unutmayın. Çok duygusalım da.

Zaman atlaması yapacağım. Bu bölümü final gibi hissedebilirsiniz. Biraz final çünkü.

Bu bölüm üzüleceğiniz hiçbir şey yok. Sadece mutluluk yazdım.

***
1 ay sonra

"Abi emin misin?" Diye sordum bir kez daha.

"Eminim Miray. Bunu yapalım bak çok korkup çok mutlu olacaklar." Emir abim böyle dediğinde hâlâ tam karar veremiyordum. Hem mutlu olup hem korkmaları bile çelişiyordu.

Bu sefer Demir abime döndüm. O da hâlâ emin değildi. Biz bir işe girişiyorduk. Yakında Efe ve Ege'nin doğum günleri vardı. Ailenin zeka küpü Eray bir fikir atmıştı ortaya. Doğum günlerinde benim kaçırıldığıma dair bir yalan söyleyeceklerdi. Sonrasında adres diye bir deponun yerini atacaklardı.

Bu sırada ben ve diğer aile üyelerimiz depoyu süsleyecektik. Yani kaçırıldığımı sanıp beni aramaya çıkacaklardı. Ama sonrasında ben elimde pasta ile ortaya çıkıp onlara sürpriz yapmış olacaktım.

Bu kaba taslak bir plandı. Daha detaylı anlatacak olursam eğer Efe ve Ege dışında herkes benim kaçırılmadığı bilecekti. Onlara ise Demir söyleyecekti. Rastgele adresler verip beni aramak için dağılma numarası yapacaklardı. Efe ve Ege'yi de bizim sürpriz hazırladığımız depoya yollayacaklar ama onlardan önce depoya geleceklerdi.

Ama hâlâ emin değildim. Bu yalan için ikisi de bizi yiyebilirdi.

"Yapalım bakın çok eğlenceli olacak." Eray bizi hâlâ ikna etmeye çalışıyordu. Bir Emir abim bir Eray ikisi de iki koldan Demir ve beni ikna etmeye çalışıyordu. Enes ve Giray çoktan onaylamıştı.

"Hadi biz planınızı onaylasak, onlardan gizli nasıl konuşup halledeceğiz?" Dedi Demir. Ona arada abi diyordum. Yani bazen içimden bazen de dışımdan.

"Orası kolay abi hemen bir grup kuralım. Anlamazlar bile." Enes'in ortaya attığı fikirle Giray telefonunu çıkartıp grubu kurmuştu bile. Demir ile göz göze gelince kafamı salladım. Yapalım bakalım bu dâhiyane planı.

Odaya Ege girince yanıma gelip yanağımdan öptü. Bunu günlük bir rutin haline getirmişti. Beni gördüğü anlarda geliyor, öpüyordu. Bazen ona karşılık veriyordum. Bugün de içimden öpmek gelince yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Bana kocaman gülümsemesiyle baktı.

Sonra onun kollarından çıktım ve telefonumu aramaya başladım. Ben evdekilerle sosyalleştikçe telefonumu kaybedip unutmaya başlamıştım. Burada bulamayınca odama çıkmaya başladım.

Odamda yatağımda bulduğum telefonumla sesli bir oh çektim. Nerelere kaybolmuştu benim en sevdiğim varlık. Telefonu açtığımda bir uygulamanın bildirimi beni karşıladı.

Bildirime tıkladığımda beni bir fotoğraf karşıladı. Fotoğrafta Barış ve ben vardık. Çok eski olduğu belliydi. Üzerimizdeki okul forması... tarihe baktığımda onunla tanıştığım ilk yılın kasım ayından kalma bir fotoğraf olduğunu anladım. Ben fotoğrafın varlığını unutmuşum ama uygulama sağ olsun unutturmuyordu.

Fotoğrafa bakarken gözlerim dalıp gitmeye başladı. Barış'ın gitmesinin üzerinden bir ay geçmişti. O gün dışarda ağlayıp eve gelmiştim. Yemek yemeyecek kadar iştahsızdım. Odama geçip Eslem'i aramıştım. Bir turda ona anlatarak ağlamıştım.

Sarıbasanlar/abilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin