İyi ve keyifli okumalar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Üç gündür bölüm atıyorum. Maşallah bana yani. Yarın bölüm gelmeyebilir. Hem sınıftaki günümüz için bir şeyler yapacağım hem de nöbetçiyim yorucu geçiyor genellikle. Canım çıkmaz ve vaktim olursa kısa bir şey yazar atarım.
***
Birkaç gün sonraGecenin bir saatinde sebepsiz yere uyanmıştım. Uyanmak neyse de geri uyuyamamak sorundu. Yatakta dönüp durmaktan çarşaf yeri boylamıştı.
Çarşafın düşmesi ve yatağın bacaklarıma değmesi beni huylandırıyordu. Sinirlenip ayağa kalktım. Gidip ışığı açtım. Birkaç saniye gözlerimin aydınlığa alışmasını bekledikten sonra gidip çarşafı yerden aldım.
Kendime söylene söylene takmaya çalıştım. Bir yerini taksam diğer taktığım yer çıkıyordu. En sonunda sabrım ve uykusuzluktan acıyan gözlerim yüzünden çarşafı yere attım.
Sinirle söylenip çarşafın üzerinde tepindim.
"Aptal çarşaf! Niye olmuyorsun ya sen!? Gece gece seninle mi uğraşacağım ben? Gıcık şey seni. Keseceğim seni gör sen!" Söylenerek tepindiğim çarşafı kenara attım.
Ona sinirli ve dik bir bakış atıp odamdan çıktım.
Miray bir ruh hastası olmadığın kalmıştı. Bu ne hâl? Daha demin cansız bir varlıkla kavga ettiğinin farkında mısın?
En sonunda delirtmeyi başardılar işte! Neyse umursamayacağım.
Merdivenlerden inip mutfağın yolunu tuttum. Sinirlerimi yarıştıracak bir şeyler bulurdum belki. Mutfağa girip ışığı açtım. Beni karşılayan boş mutfakla sırıttım. Kimseyle karşılaşmamak işime gelmişti.
Son günlerde yürüyen gerginlikten öte değildim. Hatta geçen gün Emir ile bu evin teras katında karşılaşmıştık. Benden özür dilemişti. İstediğim şeyleri yaparsa affedeceğimi söylemiştim. Kendisi istediğim şeyleri hem yapmış hem de beni sinirlendirmişti.
Emir ve Miray teras katı/Birkaç gün öncesi
Yazarın anlatımıylaEmir gizli saklı işlerle uğraşan biri değildi. Her zaman duyguları başta olmak üzere her şeyi açıkça yaşardı. Üzülürse hemen belli olurdu. Mutlu bir haber aldığında ise yüzündeki gülümseme son bulmazdı.
Kendisi şimdi Miray için üzgün hissediyordu. Yapılan hataların farkındaydı. Hatta herkes farkındaydı. Annesi bile tavır almıştı. Babası desen canına okuyordu. Kendini Miray'a karşı sorumlu hissediyordu. O gün hakkında bilmeden atıp konuşmuştu.
Pişmandı. Fazlasıyla. Ama asıl kötü olan şey sözleri değil Miray'ın kırılan kalbiydi. Biraz önce karşısındaki kıza içinden ne geçirdiğiyse onu söylemişti. Miray ise yüzüne dümdüz bakıyordu.
Zaten iki gündür evdekilere agresif davranıyordu. Anne ve babası dışında onunla konuşan herkese kan kusturuyordu. Emir bu konuşmayı önceden yapmaya çalışmış ama o da Miray'ın gergin hallerinden nasibini almıştı.
Bu yüzden onun biraz sakinleşmesi bekledi. Ama karşısındaki kız bunun olmadığını belli edercesine suratına bakıyordu.
"Ne yapayım kardeşim? Hepiniz pişmansınız anladık. Benden hemen affetmemi beklemiyorsunuzdur herhalde?" Cevabını alınca susmuş ikisi dışarıyı izlemişlerdi.
"Senin için ne yaparsam bu süreci hızlandırır?" Dediğinde Emir, Miray düşünmeye başlamıştı.
Miray'ın o an aklına gelen şey onu güldürdü. Düşününce yapmak istemeyeceğinden emindi. Bakalım Emir bey sınırları ne kadar zorlaya bilirdi?